Mâide Suresi 52. Ayet Meali, Arapça Yazılışı, Anlamı ve Tefsiri

Mâide Suresi 52. Ayet Meali, Arapça Yazılışı, Anlamı ve Tefsiri
Bu paylaşımımızda siz kıymetli okurlarımız için Kuran Meali ve Tefsiri ile alakalı bilgiler sunmaya çalıştık. Kuran Meali ve Tefsiri başlıklı konumuzu dikkatli okumanızı öneririz. Yazımızın detayın Kuran Meali ve Tefsiri ile alakalı geniş bir şekilde bilgilere sahip olacaksınız.
Mâide Suresi 52. ayeti ne anlatıyor? Mâide Suresi 52. ayetinin meali, Arapçası, anlamı ve tefsiri…
Mâide Suresi 52. Ayetinin Arapçası:
فَتَرَى الَّذ۪ينَ ف۪ي قُلُوبِهِمْ مَرَضٌ يُسَارِعُونَ ف۪يهِمْ يَقُولُونَ نَخْشٰٓى اَنْ تُص۪يبَنَا دَٓائِرَةٌۜ فَعَسَى اللّٰهُ اَنْ يَأْتِيَ بِالْفَتْحِ اَوْ اَمْرٍ مِنْ عِنْدِه۪ فَيُصْبِحُوا عَلٰى مَٓا اَسَرُّوا ف۪ٓي اَنْفُسِهِمْ نَادِم۪ينَۜ
Mâide Suresi 52. Ayetinin Meali (Anlamı):
Kalplerinde hastalık bulunanların: “Ne olur ne olmaz, korkarız ki zaman aleyhimize dönüverir de başımıza bir felaket gelir” diyerek, o zâlimlerin dostluklarını kazanmak için âdeta yarış yaptıklarını görürsün. Kim bilir, belki de Allah, mü’minlere bir zafer, bir ferahlık ihsân eder yahut münafıklara doğrudan kendi katından bir musibet verir de onlar, içlerinde gizledikleri nifak yüzünden: “Eyvah, biz ne yaptık!” diye pişman olurlar.
Mâide Suresi 52. Ayetinin Tefsiri:
“Kalplerinde hastalık bulunanlar”dan (Mâide 5/52) maksat münafıklar olup, burada onların yahudi, Hıristiyan ve mü’minlerle olan münâsebetlerinden bir kesite yer verilmektedir. Âyetlerin indiği dönem itibariyle Medine’de yahudiler hem verimli topraklara sahip hem de ticari hayata da hâkim durumda idiler. Bu nedenle toplumun iktisâdî ve siyasî yaşamında hissedilen bir ağırlıkları bulunmaktaydı. Hıristiyanlar da yaşadıkları bölgelerde iktisâdî açıdan diğerlerinden daha iyi durumda idiler. Resûlullah (s.a.s.)’in önderliğinde Medine’de kurulmuş bulunan İslâm devleti ise, düşmanlarına karşı verdiği mücadele halen kesin bir sonuca ulaşmadığı için münafıklar durumlarını tam anlamıyla netleştirmemişlerdi. Bunlar görünürde müslümanların içinde yer alıyorlar, fakat mücadele müslümanların mağlubiyetiyle neticelenecek olursa yahudi ve hıristîyanlara sığınabilmek için onlarla olana dostluk münâsebetlerini de devam ettirmeye gayret gösteriyorlardı. Lakin onlar Allah’ın, Muazzez Peygamberine yardım edeceğini, ona zaferler, fetihler nasip edebileceğini yahut düşmanlarının başına bir felâket getirip de onları yok edebileceğini, bu takdirde sergiledikleri iki yüzlü tavırlarından pişmanlık duyacaklarını hesaba katmıyorlardı. Gerçekten de netice itibariyle münafıkların hesabı tutmamış, yüce Allah vaadini yerine getirerek peygamberine fetihler ve başarılar nasip etmiş, yahudileri bertaraf etmiş, böylece münafıklar, içlerinde gizledikleri kötü niyet ve planlarından dolayı pişman olarak hayal kırıklığına uğramışlardır.
Bu durum karşısında mü’minler haklı olarak, umduklarını bulamayıp şaşkınlık içine düşen bu münafıklara tasvir ederek ve bunların ümit bağladıkları o mağlup ve perişan dostlarına hitap ederek, yüzlerine karşı yahut kendi aralarında: “Var güçleriyle Allah’a yemin edip, biz müslümanlarla birlikte olduklarını söyleyenler bunlar değil miydi?” (Mâide 5/53) demişlerdir. Çünkü münafıklar yahudi dostlarına önceden “Eğer siz yurdunuzdan sürülürseniz biz de mutlaka sizinle birlikte çıkarız. Sizin aleyhinizde hiç kimseye itaat etmez, sözünü dinlemeyiz. Size savaş açılırsa tabi ki yardımınıza koşarız” (Haşr 59/11) diye söz vermişlerdi. Böylelikle bu vaadlerinde de yalancı oldukları yaşandı. Neticede onların bütün amelleri, gayretleri ve planları boşa gitti. Dünya ve âhirette kaybeden, zarara uğrayan ve hiçbir şey elde edemeyen kimseler oldular. Bu vasıftaki bireylerin din emânetini taşımaları olabilecek değildir. Bu nedenle Cenâb-ı Hak, İslâm’ı tüm yönleriyle öğrenecek, yaşayıp yaşatacak gerçek mü’minleri tanıtmak üzere buyuruyor ki:
Mâide Suresi tefsiri için tıklayınız…
Kaynak: Ömer Çelik Tefsiri
Mâide Suresi 52. ayetinin meal karşı karşıya geldirması ve diğer ayetler için tıklayınız…
Kaynak: https://www.islamveihsan.com/