A’râf Suresi 61. Ayet Meali, Arapça Yazılışı, Anlamı ve Tefsiri
A’râf Suresi 61. Ayet Meali, Arapça Yazılışı, Anlamı ve Tefsiri
Bu paylaşımımızda siz kıymetli okurlarımız için Kuran Meali ve Tefsiri ile alakalı bilgiler sunmaya çalıştık. Kuran Meali ve Tefsiri başlıklı konumuzu dikkatli okumanızı öneririz. Yazımızın detayın Kuran Meali ve Tefsiri ile alakalı geniş bir şekilde bilgilere sahip olacaksınız.
A’râf Suresi 61. ayeti ne anlatıyor? A’râf Suresi 61. ayetinin meali, Arapçası, anlamı ve tefsiri…
A’râf Suresi 61. Ayetinin Arapçası:
قَالَ يَا قَوْمِ لَيْسَ ب۪ي ضَلَالَةٌ وَلٰكِنّ۪ي رَسُولٌ مِنْ رَبِّ الْعَالَم۪ينَ
A’râf Suresi 61. Ayetinin Meali (Anlamı):
Nûh şunları dile getirdi: “Ey kavmim! Bende hiçbir sapıklık yoktur. Bilakis ben, Âlemlerin Rabbi aracılığıyla gönderilmiş bir peygamberim.”
A’râf Suresi 61. Ayetinin Tefsiri:
“Biz her bir peygamberi, dinî emir ve
yasakları onlara en güzel biçimde anlatmaları için kendi kavminin diliyle
gönderdik” (İbrâhim 14/4) âyet-i kerîmesinin de delâletiyle Allah Teâlâ her
kavme, kendi aralarından, dillerini bilen ve onlara apaçık tebliğde bulunabilen
peygamberler göndermiştir. Bu, sonsuz merhamet sahibi olan Rabbimizin kullarına
çok büyük bir ihsanıdır. Bu münâsebetle Cenâb-ı Hak, Nûh (a.s.)’ı kavmine
risâlet vazîfesiyle göndermiştir. O da, önceki ve sonraki bütün peygamberler
gibi, onları, kendinden başka hiçbir ilâh bulunmayan, yegâne ma’bûd olan
Allah’a kulluğa davet etmiştir. Yapılan bu davet gayet açık ve anlaşılır bir
davettir; kapalı kalan ve anlaşılmayan bir tarafı yoktur. Lakin bu daveti
kabulün en büyük engeli, küfür, isyan ve günah kirlerine batmış nefistir. Özellikle
maddi imkânları yerinde olan, toplum içinde haklı yahut haksız bir mevki elde
etmiş bulunan ve böylece toplumun ileri gelenleri içinde bulunan gururlu
kimselerin, ilâhî daveti kabulde zorlandıkları net olarak görülmektedir. Bu
kudsî davete icâbet ettikleri takdirde, ellerinde bulundukları imkânlardan
mahrum kalacakları korkusu onları derinden sarsmakta ve onları peygamberlere
karşı amansız bir mücadeleye itmektedir. Aynı biçimde Nûh kavminin ileri
gelenleri de Hz. Nûh’un tebliğini reddetmişler ve onu sapıklığa düşmüş olmakla
suçlamışlardır. Nûh ise, kendisinde sapıklıktan hiçbir iz olmadığını ve
kendisinin Allah aracılığıyla gönderilmiş, hidâyet üzere bulunan, istikamet üzere
yaşayan ve Allah’ın dinini insanlara tebliğ eden, nasihat eden, vahiy aldığı
için normal bireylerin bilmediklerini bilen bir peygamber olduğunu ısrarla
söylemeye devam etmiştir.
“Risaleti
tebliğ”le “nasihat etmek” içinde şöyle bir fark olduğu söylenebilir: Risaleti
tebliğ, Allah’ın emrettiği bütün mükellefiyetleri, hükümleri, emir ve yasakları
açıkça beyân etmek ve anlaşılır bir biçimde tanıtmaktır. Nasihat ise itaate
teşvik, günahlardan sakındırmak ve âhirette faydası olacak hayırlı ameller
işlemeye irşad etmektir. Nitekim hz. Nûh, kendi misyonunu şöyle hülasa
etmektedir:
A’râf Suresi tefsiri için tıklayınız…
Kaynak: Ömer Çelik Tefsiri
A’râf Suresi 61. ayetinin meal karşı karşıya geldirması ve diğer ayetler için tıklayınız…
Kaynak: https://www.islamveihsan.com/