A’râf Suresi 27. Ayet Meali, Arapça Yazılışı, Anlamı ve Tefsiri
A’râf Suresi 27. Ayet Meali, Arapça Yazılışı, Anlamı ve Tefsiri
Bu paylaşımımızda siz kıymetli okurlarımız için Kuran Meali ve Tefsiri ile alakalı bilgiler sunmaya çalıştık. Kuran Meali ve Tefsiri başlıklı konumuzu dikkatli okumanızı öneririz. Yazımızın detayın Kuran Meali ve Tefsiri ile alakalı geniş bir şekilde bilgilere sahip olacaksınız.
A’râf Suresi 27. ayeti ne anlatıyor? A’râf Suresi 27. ayetinin meali, Arapçası, anlamı ve tefsiri…
A’râf Suresi 27. Ayetinin Arapçası:
يَا بَن۪ٓي اٰدَمَ لَا يَفْتِنَنَّكُمُ الشَّيْطَانُ كَمَٓا اَخْرَجَ اَبَوَيْكُمْ مِنَ الْجَنَّةِ يَنْزِعُ عَنْهُمَا لِبَاسَهُمَا لِيُرِيَهُمَا سَوْاٰتِهِمَاۜ اِنَّهُ يَرٰيكُمْ هُوَ وَقَب۪يلُهُ مِنْ حَيْثُ لَا تَرَوْنَهُمْۜ اِنَّا جَعَلْنَا الشَّيَاط۪ينَ اَوْلِيَٓاءَ لِلَّذ۪ينَ لَا يُؤْمِنُونَ
A’râf Suresi 27. Ayetinin Meali (Anlamı):
Ey Âdem oğulları! Şeytan nasıl anne-babanızın üzerinden elbiselerini soyup edep yerlerini birbirlerine göstermiş ve onları cennetten çıkarmışsa, sakın aynı biçimde sizi de dünya çapında tâbi tutulduğunuz imtihanlarda kaybetmenize neden olarak benzer bir belânın içine atmasın! Çünkü şeytan ve soyu, sizin onları göremeyeceğiniz yerden sizi görürler. Şüphesiz biz, şeytanları iman etmeyenlere dost ve onların işbirlikçileri yaptık.
A’râf Suresi 27. Ayetinin Tefsiri:
İblîs,
Âdem ve Havva’ya vesvese verip yeminler ederek yasak ağaca yaklaşmalarını
sağlamış, onlar da yasak ağacın meyvesinden tadar tatmaz avret yerleri
birbirine görünür olmuş ve bundan dolayı cennetten çıkarılmışlardır. Dolayısıyla Âdem
ve Havva’nın cennetten çıkarılma sebebi şeytan olmuştur. İşte Cenâb-ı Hak bütün
insanlığı, bu kıssadan ibret alarak şeytanın vesvesesine kanmama ve tuzaklarına
düşmeme hususunda uyarmaktadır. Çünkü türlü türlü yalanlarla Âdem ve Havva’yı
aldatan İblîs, onların çocuklarını daha kolay kandırabilecek ve ayaklarının
kaymasına neden olabilecektir. Bu nedenle şeytanın hile ve desiselerine karşı
dâimî bir surette uyanık durulması gereği ortaya çıkmaktadır. Çünkü o ve onun
soyu, taraftar ve askerleri, insanları, kendilerini görmedikleri bir yerden
görür ve onlara vesvese verirler. “Şeytan ve soyu, sizin onlarıgöremeyeceğiniz yerden sizi görürler” ifadesinde
hem şeytanların sinsiliklerine dikkat çekilmekte, hem de görünmedikleri halde
onların şeytanlık ve aldatma noktalarının bilinebileceği ve bundan korunmanın
olabilecek bulunacağı bildirilmektedir. Ayrıca bir âdemoğlu herhangi bir olaya İblîs
ve yönettikleri gibi bakamaz. Onların bakış açıları daima düşmanca, sinsice ve
tuzak kurma kasdıyladır. İnsanın bakışı böyle olmamalıdır.
Lakin
âyetin ifadesinden, insanın şeytanı hiç göremeyeceği mânası çıkarılmamalıdır.
Çünkü görülmeyecek bir yönden görmek, hiçbir biçimde görülememeyi gerektirmez.
Nitekim bir kısım bireylerin şeytanları ve cinleri gördüğüne dair sahih rivayetler
bulunmaktadır. (bk. Buhârî, Vekâlet 10; Müslim, Mesâcid 40)
Allah
Teâlâ şeytanları, iman etmeyen kâfirlerin dostları, yoldaşları, başlarına belâ
olmuş yakınları ve dostları kılmıştır. İmansızlıkla şeytanlık içinde bir
cezb ve incizâb kanunu[1]
cereyân eder. Korumasız bahçeye haşere ve böceklerin üşüşmesi gibi, imandan
mahrum kalplere de şeytanlar öyle musallat olur. İman etmeyenler şeytanlığı
sever, şeytânî haslet ve hareketlere meftûn olurlar. Nitekim bu hususa ışık
tutan bir âyet-i kerîmede şöyle buyrulur: “Görmedin mi, biz şeytanları
kâfirlerin üzerine Musallat ettik; onları durmadan günaha tahrik ediyor,
kaynatıyor, oynatıp kıvrandırıyorlar.” (Meryem 19/83)
Bu
yüzdendir ki:
[1] Cezb ve incizap: İki şeyin birbirine olan
aşırı tutkunluğu sebebiyle birinin diğerini kendine doğru çekmesi ve asla
ayrılmayacak biçimde ikisinin birbirine bağlanması. Güneşin, etrafında dönüp
duran gezegenlerle ilişkisi gibi…
A’râf Suresi tefsiri için tıklayınız…
Kaynak: Ömer Çelik Tefsiri
A’râf Suresi 27. ayetinin meal karşı karşıya geldirması ve diğer ayetler için tıklayınız…
Kaynak: https://www.islamveihsan.com/