Yusuf Suresi 36. Ayet Meali, Arapça Yazılışı, Anlamı ve Tefsiri
Yusuf Suresi 36. Ayet Meali, Arapça Yazılışı, Anlamı ve Tefsiri
Bu paylaşımımızda siz kıymetli okurlarımız için Kuran Meali ve Tefsiri ile alakalı bilgiler sunmaya çalıştık. Kuran Meali ve Tefsiri başlıklı konumuzu dikkatli okumanızı öneririz. Yazımızın detayın Kuran Meali ve Tefsiri ile alakalı geniş bir şekilde bilgilere sahip olacaksınız.
Yusuf Suresi 36. ayeti ne anlatıyor? Yusuf Suresi 36. ayetinin meali, Arapçası, anlamı ve tefsiri…
Yusuf Suresi 36. Ayetinin Arapçası:
وَدَخَلَ مَعَهُ السِّجْنَ فَتَيَانِۜ قَالَ اَحَدُهُمَٓا اِنّ۪ٓي اَرٰين۪ٓي اَعْصِرُ خَمْرًاۚ وَقَالَ الْاٰخَرُ اِنّ۪ٓي اَرٰين۪ٓي اَحْمِلُ فَوْقَ رَأْس۪ي خُبْزًا تَأْكُلُ الطَّيْرُ مِنْهُۜ نَبِّئْنَا بِتَأْو۪يلِه۪ۚ اِنَّا نَرٰيكَ مِنَ الْمُحْسِن۪ينَ
Yusuf Suresi 36. Ayetinin Meali (Anlamı):
Onunla birlikte hapse iki genç daha girmişti. Bunlardan biri: “Ben rüyâda kendimi şarap yapmak için üzüm sıkarken görüyorum” dedi. Diğeri de: “Ben de rüyâda başımın üzerinde ekmek taşıdığımı ve kuşların bunu gagalayıp yediğini görüyorum” dedi. Sonra ikisi birlikte: “Ne olur! Bize bunun tâbirini haber ver; doğrusu biz senin bu işi iyi bilen kimselerden olduğunu göze çarpıyor” dediler.
Yusuf Suresi 36. Ayetinin Tefsiri:
Bu
iki gencin zindana atılmaları husûsunda şöyle bir rivayet mevcuttur:
Mısır’ın
ileri gelenlerinden bir kısım insanlar, Melik Reyyân b. Velid’i zehirleterek
öldürmek ve yerine aralarından tespit ettikleri bir kimseyi getirmek
istiyorlardı. Bunun için Melik’in sofrasını hazırlayan biri aşçı biri şerbetçi
olan iki kişiyi çeşitli vaatlerle kandırdılar. Onları, Melik’in yemeğine ve
içeceğine zehir katmaları hususunda iknâ ettiler.
Şerbetçi
bu işin kötülüğünü anladı, zehir katmaktan vazgeçti. Aşçı ise bu kötü fiili
irtikâb etti. Vaktâki sofra konup Melik elini uzatınca şerbetçi:
“−Ey
Melik! Sakın yeme, çünkü o yemek zehirlidir” dedi. Aşçı da:
“−Ey
Melik! Sakın içme, çünkü o içecek zehirlidir” dedi.
Bunun
üzerine Melik şerbetçiye sofradaki içeceği içmesini emretti. O da tereddüt
etmeden içti. Sonra aşçıya dönüp yemekten yemesini emretti. Lakin aşçı yemedi.
Yemeği bir hayvana yedirdiklerinde hayvan hemen orada ölüverdi. Bunun üzerine
ikisi de hapse atıldılar. (Kurtubî, el-Câmi‘, IX, 189)
Hapisteyken
bunlardan biri rüyasında şarap yapmak için üzüm sıktığını; diğeri ise başında
ekmek taşıdığını ve kuşların gelip o ekmekten yediğini gördü. Kendileriyle
birlikte hapiste bulunan Hz. Yûsuf’un iyilik sever, herkese iyilik yapmaya
çalışan güzel bir insan olduğunu görünce, ona kanları ısındı ve rüyalarının
tâbir etmesini ondan istediler.
Rivayete
göre Hz. Yûsuf hapishanede hastaları ziyaret eder, onları tedaviye çalışır,
bakımlarını yapar; üzüntü ve kederli olanları teselli eder; darlığa düşenlerin
sıkıntısını giderir; muhtaç olanlara yardım ederdi. (Kurtubî, el-Câmi‘,
IX, 190)
Hz.
Yûsuf, aynı hapishaneyi paylaşımı yaptığı bu iki gence ilk kez tevhîd akîdesini
tebliğ etmek istedi:
Yusuf Suresi tefsiri için tıklayınız…
Kaynak: Ömer Çelik Tefsiri
Yusuf Suresi 36. ayetinin meal karşı karşıya geldirması ve diğer ayetler için tıklayınız…
Kaynak: https://www.islamveihsan.com/