Yusuf Suresi 3. Ayet Meali, Arapça Yazılışı, Anlamı ve Tefsiri

Yusuf Suresi 3. Ayet Meali, Arapça Yazılışı, Anlamı ve Tefsiri
Bu paylaşımımızda siz kıymetli okurlarımız için Kuran Meali ve Tefsiri ile alakalı bilgiler sunmaya çalıştık. Kuran Meali ve Tefsiri başlıklı konumuzu dikkatli okumanızı öneririz. Yazımızın detayın Kuran Meali ve Tefsiri ile alakalı geniş bir şekilde bilgilere sahip olacaksınız.
Yusuf Suresi 3. ayeti ne anlatıyor? Yusuf Suresi 3. ayetinin meali, Arapçası, anlamı ve tefsiri…
Yusuf Suresi 3. Ayetinin Arapçası:
نَحْنُ نَقُصُّ عَلَيْكَ اَحْسَنَ الْقَصَصِ بِمَٓا اَوْحَيْنَٓا اِلَيْكَ هٰذَا الْقُرْاٰنَۗ وَاِنْ كُنْتَ مِنْ قَبْلِه۪ لَمِنَ الْغَافِل۪ينَ
Yusuf Suresi 3. Ayetinin Meali (Anlamı):
Biz, sana vahyettiğimiz bu Kur’an ile kıssaların en güzelini anlatıyoruz. Oysa sen önceden bunları hiç bilmezdin.
Yusuf Suresi 3. Ayetinin Tefsiri:
Kur’ân-ı
Kerîm mûcize bir kelamdır. Onun mûcize oluş yönlerinden bir diğeride gaypten haber
vermesidir. Nitekim bu âyet-i kerîmede, kendisine vahyedilen bu Kur’an
aracılığıyla Peygamber Efendimiz (s.a.s.)’e, önceden hiç haberi olmadığı
konuların en güzel bir ifade ile anlatılacağı müjdelenmektedir.
Âyette
bulunan اَحْسَنَ الْقَصَصِ “ahsene’l-kasas” ibaresi iki mânaya gelir:
›
En güzel biçimde anlatma
›
En güzel kıssa
Buna
göre burada en güzel biçimde anlatılacak olan Yûsuf (a.s.)’ın kıssası, aynı
zamanda kıssaların da en güzelidir. Bunun neden ve hikmetleri ile ilgili şu
izahlar yapılabilir:
›
Buna “en güzel kıssa” adının veriliş sebebi, Hz. Yûsuf’un
kardeşlerini güzel bir biçimde affedip bağışlaması, eziyetlerine sabredip
katlanması, onlarla karşı karşıya geldiktan sonra da yapmış olduklarını hatırlatmayarak
onları affetmesi, onları af edişindeki keremidir. Hatta Hz. Yûsuf kardeşlerine
: “Bugün size bir ayıplama, bir kınama yok” (Yûsuf 12/92) demişti.
›
Bu sûrede peygamberlerin, sâlihlerin, meleklerin, şeytanların,
cinlerin, bireylerin, hayvanların, kuşların, hükümdarların ve onların idâre
ettikleri kimselerin davranışlarının, tüccarların, âlimlerin ve cahillerin,
erkeklerin, kadınların, kadınların hile ve tuzaklarının söz konusu edilmesidir.
Yine bu sûrede tevhid, fıkıh, siyer, rüya tabiri, siyaset, muaşeret, iktisadi
hayat, hem dine hem de dünyaya yarayacak birden fazla faydalı konuların
bulunmasıdır.
›
Bu sûrede sevenin, bi hayli beğeni alanin ve bunların izledikleri yolların söz
konusu edilmesidir.
›
Kur’ân-ı Kerîm’de bu kıssanın ihtiva ettiği ibret ve hükümleri
ihtiva eden bir başka kıssa bulunmamasıdır. Nitekim bu sûrenin sonunda yer
alan “Yemin olsun ki, önceki peygamberlerin, özellikle Yûsuf ve
kardeşlerinin kıssalarında selîm akıl sahiplerinin çıkaracağı nice dersler ve
ibretler mevcuttur” (Yûsuf 12/111) buyruğu bu hususa tasvir eder.
›
Bu sûrede sözü edilen herkesin sonunda mutluluğu elde etmesidir.
Bunun için Yûsuf’un, babasının, kardeşlerinin ve azizin hanımının akıbetlerini
hatırlamak yetecektir. Ayrıca hükümdarın da Hz. Yûsuf’a iman edip İslâm’a
girdiği de söylenmiştir. Rüyasının tabir edilmesini isteyen ve rüyasında efendisine
şarap sunduğunu gören kişi ve yine denildiğine göre şâhitlikte bulunan kişi de
böyledir. Kısa olarak hepsinin sonuçta hayra ulaştığı görülmektedir.
› Bu isim,
Yûsuf’un yaptığı şu duanın en güzel dua, olmasından ileri gelmiştir: “Allahım!
müslüman olarak canımı al ve beni sâlih kullarının arasına kat!” (Yûsuf
12/101) Yûsuf (a.s.) müslüman bir halde ölerek Allah’a ulaşmayı temenni eden
ilk kişidir.
›
Bu kıssa, lafızları itibariyle çok veciz fakat mânaları yönünden
çok muhtevalıdır. Aslını söylemek gerekirse bu kıssa, verâset, hilâfet, kalp, ruh, çeşitli
kuvveler ile nefs-i emmârenin tasfiyesini ortaya koymaktadır. Bu nefs-i emmâre
ilk kez Züleyha sûretinde ortaya çıkmış, emmâreliği yüzünden Yûsuf’u arzuladıktan
sonra müslüman olup rızâ ve imtinan makamına ulaşıncaya kadar kendini tezkiye
etmiş ve teslim olmuş; nefsânî kuvvetlerinin, kardeşleri suretinde boyun
eğişinden sonra da Yûsufî ruhla bir araya gelmiştir.
›
Bu kıssa, insanın çeşitli halleriyle ve Allah’a dönüp O’na vâsıl
olmasıyla benzerlik ve uygunluk arzettiği için en güzel kıssa adını almıştır.
Şöyle ki, bu kıssa, insanın ruh, kalp, sır ve nefsten mürekkep olduğuna,
insanın beş duyusuna, altı adet batıni gücüne, bedene ve bedenin dünyaya
müptelâ oluşuna; bunun bunun yanında insanın en yüce mertebeye ulaşana kadarki çeşitli hallerine
işaret etmektedir. Mesela Yûsuf kalbe, Yâkub ruha, Râhil nefse, Yûsuf’un
kardeşleri de çeşitli kuvve ve duyulara tasvir eder.
İşte Hz. Yâkub’un oğlu Hz. Yûsuf’un ibretlerle dolu
kıssası:
Yusuf Suresi tefsiri için tıklayınız…
Kaynak: Ömer Çelik Tefsiri
Yusuf Suresi 3. ayetinin meal karşı karşıya geldirması ve diğer ayetler için tıklayınız…
Kaynak: https://www.islamveihsan.com/