Kuran-ı Kerim

Nisâ Suresi 86. Ayet Meali, Arapça Yazılışı, Anlamı ve Tefsiri

Nisâ Suresi 86. Ayet Meali, Arapça Yazılışı, Anlamı ve Tefsiri

Bu paylaşımımızda siz kıymetli okurlarımız için Kuran Meali ve Tefsiri ile alakalı bilgiler sunmaya çalıştık. Kuran Meali ve Tefsiri başlıklı konumuzu dikkatli okumanızı öneririz. Yazımızın detayın Kuran Meali ve Tefsiri ile alakalı geniş bir şekilde bilgilere sahip olacaksınız.

Nisâ Suresi 86. ayeti ne anlatıyor? Nisâ Suresi 86. ayetinin meali, Arapçası, anlamı ve tefsiri…

Nisâ Suresi 86. Ayetinin Arapçası:

وَاِذَا حُيّ۪يتُمْ بِتَحِيَّةٍ فَحَيُّوا بِاَحْسَنَ مِنْهَٓا اَوْ رُدُّوهَاۜ اِنَّ اللّٰهَ كَانَ عَلٰى كُلِّ شَيْءٍ حَس۪يبًا

Nisâ Suresi 86. Ayetinin Meali (Anlamı):

Size bir selâm verildiğinde, onu daha güzeliyle, hiç değilse aynısıyla alın. Unutmayın ki Allah, her şeyin hesabını tutmaktadır.

Nisâ Suresi 86. Ayetinin Tefsiri:

Âyette
“selam” mânasında geçen اَلتَّحِيَّةُ
(tahiyye) kelimesi, esas itibariyle sağlık ve uzun ömür dileme manasına gelmektedir.
Cahiliye zamanında Araplar birbirlerine selam verecekleri zaman حَيَّاكَ اللّٰهُ (hayyâkallah) yani “Allah sana uzun ömür
versin” derlerdi. Uzun ömür her zaman iyilik ve saadet sebebi olmadığı için
İslâm’dan sonra dünya ve âhiret selametini içine alan (esselamü aleyküm)
ibaresi yaygın hale gelmiştir.

İslâmda
selamın yeri çok mühimdir, “İslâm” kelimesiyle “selam” aynı kökten gelir.
Cenab-ı Allah’ın bir ismi de “es-Selam”dır. Her türlü iyi niyeti ve duayı içine
alan bu kelime, müslümanların kaynaşmasının ve yekvücut olmasının sembolü
olmuştur. Peygamberimiz bilhassa Medine’yi ilk teşriflerinde, müslümanları
birbirine kaynaştırmak için selamlaşma üzerinde çok durmuş, herkesle
selamlaşmanın fazileti ve ecri hususunda sürekli olarak tavsiyelerde bulunmuştur.

Fıkhî
açıdan selam vermek sünnettir, verilen selamı almak ise farzdır. Türkçemizde اَلسَّلَامُ عَلَيْكُمْ (es-selâmü ‘aleyküm)
yahut bunun hafifletilmiş şekli olan سَلَامٌ عَلَيْكُمْ
(selâmun ‘aleyküm) en yaygın selam şekilleridir. اَلسَّلَامُ
عَلَيْكُمْ وَ رَحْمَةُ اللّٰهِ وَ بَرَكَاتُهُ
(es-Selâmü aleyküm ve
rahmetullahi ve berekâtuhu) ise selamın en şümullü ve zengin şekilidir ki
âyet-i kerîmede de “daha güzeli” ifadesiyle buna işaret buyrulur.

Habîb-i
Ekrem Efendimiz (s.a.s.) şöyle buyurmuştur:

“Allah Teâlâ Âdem’i yaratınca ona:

«– Git şu oturmakta olan meleklere selâm ver ve senin selâmına nasıl
karşılık vereceklerini de güzelce dinle; çünkü senin ve neslinin selâmı bu
biçimde olacaktır!» buyurdu. Âdem meleklere:

«– es-Selâmü ‘aleyküm» dedi. Melekler:

«– es-Selâmü ‘aleyke ve rahmetullâh» karşılığını verdiler. Onun
selâmına «ve rahmetullâh»ı ilâve ettiler.”
(Buhârî, Enbiyâ 1)

İmrân
b. Husayn (r.a.) şöyle anlatıyor:

Resûlullah
(s.a.s.)’e bir adam geldi ve:

“–
es-Selâmü ‘aleyküm” dedi. Efendimiz onun selâmına aynı biçimde karşılık
verdikten sonra adam oturdu. Allah Resûlü:

“– On sevap kazandı” buyurdu. Sonra bir başka adam geldi, o da:

“–
es-Selâmü ‘aleyküm ve rahmetullâh” dedi. Peygamberimiz ona da verdiği selâmın
aynıyla mukâbelede bulundu. O kişi de yerine oturdu. Resûl-i Ekrem:

“– Yirmi sevap kazandı” buyurdu. Daha sonra bir başka adam geldi ve:

“–
es-Selâmü ‘aleyküm ve rahmetullahi ve berekâtüh” dedi. Fahr-i Kâinat o insana
de selâmının aynıyla karşılık verdi. O kişi de yerine oturdu. Efendimiz onun
ile ilgili da:

“– Otuz sevap kazandı” buyurdu. (Ebû Dâvûd, Edeb 131-132)

Bu
gibi âyet-i kerîme ve hadis-i şerifler, müslümanın her zaman ve zeminde İslâmî âdâb
ve nezâkete uygun en güzel davranışları sergilemelerini ister. Selamlamada,
armağanleşmede ve bütün beşeri münâsebetlerde hep fazilet tarafını tercih
etmelerini talep eder. Zira müslüman daima sevdiren, cezbeden, bağlayan, ülfet
ettiren kişidir. Halbuki kaba ve nazik olmayan davranışlar, insanları
uzaklaştırır. Kalplerini soğutur. Güzel ve nazik davranışlar ise kalpleri
ısıtır, muhabbeti artırır. Özellikle insanlar arası ilişkilerin gergin olduğu
zamanlarda, böyle faziletli ince, nazik ve güzel davranışlar kat kat gerekli ve
faydalı olur. Bu tür faziletli davranışlarda başarılı olmanın şartı ise tek
olan Allah’a bağlanmak, yaptığımız her ameli O’nun rızâsını tahsil için yapmak
ve ebedî âhiret yaşamını hiç hatırdan çıkarmamaktır:

Nisâ Suresi tefsiri için tıklayınız…

Ayrıca Bakınız.  Tevbe Suresi 47. Ayet Meali, Arapça Yazılışı, Anlamı ve Tefsiri

Kaynak: Ömer Çelik Tefsiri

Nisâ Suresi 86. ayetinin meal karşı karşıya geldirması ve diğer ayetler için tıklayınız…

Kaynak: https://www.islamveihsan.com/

İlgili Makaleler

Bir yanıt yazın