Kuran-ı Kerim

Nisâ Suresi 46. Ayet Meali, Arapça Yazılışı, Anlamı ve Tefsiri

Nisâ Suresi 46. Ayet Meali, Arapça Yazılışı, Anlamı ve Tefsiri

Bu paylaşımımızda siz kıymetli okurlarımız için Kuran Meali ve Tefsiri ile alakalı bilgiler sunmaya çalıştık. Kuran Meali ve Tefsiri başlıklı konumuzu dikkatli okumanızı öneririz. Yazımızın detayın Kuran Meali ve Tefsiri ile alakalı geniş bir şekilde bilgilere sahip olacaksınız.

Nisâ Suresi 46. ayeti ne anlatıyor? Nisâ Suresi 46. ayetinin meali, Arapçası, anlamı ve tefsiri…

Nisâ Suresi 46. Ayetinin Arapçası:

مِنَ الَّذ۪ينَ هَادُوا يُحَرِّفُونَ الْكَلِمَ عَنْ مَوَاضِعِه۪ وَيَقُولُونَ سَمِعْنَا وَعَصَيْنَا وَاسْمَعْ غَيْرَ مُسْمَعٍ وَرَاعِنَا لَيًّا بِاَلْسِنَتِهِمْ وَطَعْنًا فِي الدّ۪ينِۜ وَلَوْ اَنَّهُمْ قَالُوا سَمِعْنَا وَاَطَعْنَا وَاسْمَعْ وَانْظُرْنَا لَكَانَ خَيْرًا لَهُمْ وَاَقْوَمَۙ وَلٰكِنْ لَعَنَهُمُ اللّٰهُ بِكُفْرِهِمْ فَلَا يُؤْمِنُونَ اِلَّا قَل۪يلًا

Nisâ Suresi 46. Ayetinin Meali (Anlamı):

Yahudilerden bir kısmı sözcüklerin yerlerini değiştirerek tahrif ederler. Peygamber’e de dillerini eğip bükerek ve din ile alay ederek: “Duyduk ama itaat etmiyoruz”, “Dinle, dinlenmez olası” ve “râinâ: bizim çoban” derler. Eğer onlar “İşittik ve itaat ettik”, “Dinle ve bizi gözet: ünzurnâ” deselerdi kuşkusuz kendileri için daha hayırlı ve daha doğru olacaktı. Lakin küfürleri sebebiyle Allah onları lânetlemiştir; artık onlardan pek azı inanır.

Nisâ Suresi 46. Ayetinin Tefsiri:

Yazılı
bir metnin lafzını yahut anlamını çarpıtmaya“tahrîf” denir. Lafzî tahrîfte bir kelimenin yerine bir başkası geçirilir.
Yahudi âlimlerinden bazılarının Tevrat’ta böyle keyfî değişiklikler yaptığına
dair rivayetler mevcuttur. Mâna ile alakalı tahrîf, bir dilden başka dile çeviri
yapıldığı zaman yahut muğlak bir ibare tefsir edilirken sözkonusu olur.
Yahudilerin bütün bu tahrif çeşitlerini uyguladıkları kaynaklarda beyân
edilmiştir. Bazı bid’at fırkalarının kendi hevâlarına tâbi olarak yaptıkları
tefsirler de bu kısıma girer. İbn Abbas der ki: “Kimsenin Allah kelâmını tahrif
etmeye gücü yetmez, fakat sözü yanlış bir biçimde tefsir edebilirler.”

Yahudiler,
yaptıkları bütün bu tahriflerle de kalmamışlar, bazıları tahrifin sözlü olan
bir başka çeşidini uygulayarak, aradaki ses benzerliği bundan dolayı müminlerin
dile getirdikleri bazı sözcüklere kötü anlam yükleyerek Resûlullah’a hakaret kastı
gütmüşlerdir. Mesela müminler farklı zamanlarda Peygamberimize رَاعِنَا (râ‘inâ) derler ve bununla “bizi gözet, durumumuza uygun söz
söyle” demek isterlerdi. Bunu duyan bir kısım yahudiler ise İbrânice’de bu
kelimeye benzeyen ve “kalın kafalı, ahmak” anlamlarına gelen “râ‘ûnâ”yı
kastederek “râ‘inâ” demişler, bunu derken sarhoş gibi dillerini eğip bükmüşler,
bir de buna çift manalı غَيْرَ مُسْمَعٍ (gayra
müsma‘) ibaresini eklemişler, bununla da “dinlemeyez olası” diye bir başka
hakareti kastetmişler, bütün bu hareketlerinde de hak dine tânetme, onu ufak
düşürme amacını gütmüşlerdi. müslümanlar gibi “işittik ve itaat ettik”
diyecekleri yerde de “işittik ve isyan ettik” diyerek küfürdeki inatlarını
iyice ortaya koymuşlardı. Kötü niyetle, gerçeği bile bile yaptıkları bütün bu
edepsizlikleriyle Allah’ın lanetine müstahak olmuşlardır. (bk. Bakara 2/104) Bu
nedenle şöyle bir tehdidi haketmişlerdir:

Nisâ Suresi tefsiri için tıklayınız…

Ayrıca Bakınız.  Hûd Suresi 6. Ayet Meali, Arapça Yazılışı, Anlamı ve Tefsiri

Kaynak: Ömer Çelik Tefsiri

Nisâ Suresi 46. ayetinin meal karşı karşıya geldirması ve diğer ayetler için tıklayınız…

Kaynak: https://www.islamveihsan.com/

İlgili Makaleler

Bir yanıt yazın