Hûd Suresi 6. Ayet Meali, Arapça Yazılışı, Anlamı ve Tefsiri
Hûd Suresi 6. Ayet Meali, Arapça Yazılışı, Anlamı ve Tefsiri
Bu paylaşımımızda siz kıymetli okurlarımız için Kuran Meali ve Tefsiri ile alakalı bilgiler sunmaya çalıştık. Kuran Meali ve Tefsiri başlıklı konumuzu dikkatli okumanızı öneririz. Yazımızın detayın Kuran Meali ve Tefsiri ile alakalı geniş bir şekilde bilgilere sahip olacaksınız.
Hûd Suresi 6. ayeti ne anlatıyor? Hûd Suresi 6. ayetinin meali, Arapçası, anlamı ve tefsiri…
Hûd Suresi 6. Ayetinin Arapçası:
وَمَا مِنْ دَٓابَّةٍ فِي الْاَرْضِ اِلَّا عَلَى اللّٰهِ رِزْقُهَا وَيَعْلَمُ مُسْتَقَرَّهَا وَمُسْتَوْدَعَهَاۜ كُلٌّ ف۪ي كِتَابٍ مُب۪ينٍ
Hûd Suresi 6. Ayetinin Meali (Anlamı):
Yeryüzünde kımıldayan bütün canlıların rızkı yalnızca Allah’a aittir. Allah, her canlının anne karnından başlayıp devam eden hayat yolculuğunun her basamağında uğrayacağı menzili, orada kalacağı süreyi ve bu basamağın sonunda emânet bırakılacağı yeri de bilir. Bütün bunlar, apaçık ve açıklayıcı-ayrıştırıcı bir kitapta kayıtlıdır.
Hûd Suresi 6. Ayetinin Tefsiri:
اَلدَّابَّةُ
(dâbbe), debelenen, hareket eden her bir canlıdır. Bu, insan dâhil, rızka
muhtaç ufak-büyük, erkek-dişi, sağlam-zayıf, uçan-uçmayan bütün canlıların
genel ismidir. Allah Teâlâ lutuf ve keremiyle bunların her birini
rızıklandırmayı üzerine almıştır. Ya bizzat kendi iradesiyle yahut onların
iradelerini de devreye koymak suretiyle rızıklarını kendilerine
ulaştırmaktadır. Allah, kâinatı ve bunun içinde de yeryüzünü canlıların
rızıklarını karşılayacak biçimde yaratmış, her canlıveya tabiatlarına uygun
çeşit çeşit rızıklar var etmiştir. Nitekim bir diğer âyet-i kerîmede şöyle
buyrulur:
“Nice
canlılar var ki, hayatları için gerekli olan rızkı yanlarında taşıyamaz.
Onların da sizin de rızkını veren Allah’tır. O, her şeyi hakkiyle işiten, her
şeyi hakkiyle bilendir.” (Ankebût 29/60)
اَلْمُسْتَقَرُّ (müstekarr), canlıların dünya üzerinde
bulunduğu yer; اَلْمُسْتَوْدَعُ (müstevda‘), babanın
sulbünde yahut anne rahminde bulunduğu yerdir. Veya müstekar, hayatta iken
bulunduğu yer; müstevda’ ise öldükten sonra konulacağı yerdir. Bu iki kelime,
her canlının anne karnından başlayıp devam eden hayat yolculuğunun her
basamağında uğrayacağı menzili, orada kalacağı süreyi ve bu basamağın sonunda
emânet bırakılacağı yeri de içine almaktadır.(bk. En‘âm 6/98)Allah
Teâlâ, bunların hepsini bilir. Çünkü bunların hepsi, çok önceden Levh-i
Mahfuz’a yazılmıştır; orada kayıtlıdır.
İşte
Allah’ın ilim ve kudreti böyle geniş, fazl-u keremi böyle boldur. Dolayısıyla
insan rızkını Allah’tan istemeli, rızık için endişe etmemeli ve rızık için
değil, Allah için çalışmalıdır. Bu hususta şu misaller ne kadar dikkat
çekicidir:
Rivayete
göre Mûsâ (a.s.)’a imana davet etmek için Firavn’a gitmesi ile ilgili vahiy
geldiği zaman kalbi ailesinin durumuna takıldı. “Ya Rabbi, ailemle kim
ilgilenecek?” dedi. Bunun üzerine Allah Teâlâ Mûsâ (a.s.)’a, asasını kayaya
vurmasını emretti. Mûsâ (a.s.) kayaya vurunca kaya yarılıp içinden bir kaya
daha çıktı. Asasını bu kayaveya vurunca kaya yarılıp üçüncü bir kaya çıktı.
Asası ile bu kayaya vurduğu zaman ise kayadan bir böcek çıktı. Ağzında gıda
yerine geçecek bir şey vardı. Mûsâ (a.s.)’ın kulağından perde kaldırıldı ve
böceğin şöyle dediğini işitti: “Beni gören, sözümü işiten, yerimi bilen, beni
hatırlayan ve unutmayanı tesbih ederim, O her tür noksanlıktan pak ve uzaktır.”
(Bursevî, Rûhu’l-Beyân, IV, 129)
Sâlihlerden
birine: “Sen nerden yersin?” diye sorulunca şu cevabı vermiş: “Değirmeni var
eden, orada öğütülen unu da getirir. Ağızları yaratan kim ise, azıkları
yaratan da O’dur.” (Kurtubî, el-Câmi‘, IX, 7)
O nihayetsiz kuvvet, kudret, ilim ve hikmet
sahibi Allah ki:
Hûd Suresi tefsiri için tıklayınız…
Kaynak: Ömer Çelik Tefsiri
Hûd Suresi 6. ayetinin meal karşı karşıya geldirması ve diğer ayetler için tıklayınız…
Kaynak: https://www.islamveihsan.com/