Kuran-ı Kerim

Nisâ Suresi 149. Ayet Meali, Arapça Yazılışı, Anlamı ve Tefsiri

Nisâ Suresi 149. Ayet Meali, Arapça Yazılışı, Anlamı ve Tefsiri

Bu paylaşımımızda siz kıymetli okurlarımız için Kuran Meali ve Tefsiri ile alakalı bilgiler sunmaya çalıştık. Kuran Meali ve Tefsiri başlıklı konumuzu dikkatli okumanızı öneririz. Yazımızın detayın Kuran Meali ve Tefsiri ile alakalı geniş bir şekilde bilgilere sahip olacaksınız.

Nisâ Suresi 149. ayeti ne anlatıyor? Nisâ Suresi 149. ayetinin meali, Arapçası, anlamı ve tefsiri…

Nisâ Suresi 149. Ayetinin Arapçası:

اِنْ تُبْدُوا خَيْرًا اَوْ تُخْفُوهُ اَوْ تَعْفُوا عَنْ سُٓوءٍ فَاِنَّ اللّٰهَ كَانَ عَفُوًّا قَد۪يرًا

Nisâ Suresi 149. Ayetinin Meali (Anlamı):

Siz, açık yahut gizli bir iyilik yaptığınızda veya size yapılan bir kötülüğü bağışladığınızda, şunu bilin ki Allah da sizi affedecektir. Çünkü Allah, çok affedicidir, her şeye gücü yetendir.

Nisâ Suresi 149. Ayetinin Tefsiri:

Rivayete
göre bir adam bir kavme misafir olmuştu. Onu misafir etmede, yedirip içirmede
kötü davrandılar da onlardan şikâyette bulundu. Bu âyet-i kerîme, onun şikâyette
bulunmasına ruhsat tanımak üzere nâzil oldu. (Vâhidî, Esbâbu’n-nüzûl, s.
189)

Bir
diğer rivayete göre Peygamber Efendimiz’in de hazır bulunduğu bir mecliste bir
adam Hz. Ebubekir’in aleyhinde konuştu. Ebubekir yanıt vermedi. Adam konuşmaya
devam edince dayanamadı ve yanıt verdi. Bunun üzerine Resûl-i Ekrem (s.a.s.)
kalkıp meclisten ayrılmak istedi. Ebubekir: “Ey Allah’ın Rasûlü, bu adam benim
aleyhimde konuşurken oturuyordun, ben yanıt verince çıkmaveyavrandın?!” dedi.
Efendimiz: “O, senin aleyhinde konuşurken bir melek senin yerine o adama
yanıt veriyordu. Lakin sen yanıt verince melek gitti, yerine şeytan gelip
oturdu”
buyurdu ve bu âyet-i kerîme nâzil oldu. (Ebû Dâvûd, Edeb 41/4896; Fahreddin
er-Râzî, Mefâtîhu’l-gayb, XI, 72)

Allah
Teâlâ, ne fiil ne de söz olarak, ne gizli ne de âşikâr kötülüğün hiç birini
sevmez. Kötü fiil şöyle dursun, kötülüğün söz kabilinden olarak bile meydana
konulmasını istemez. Sadece sözle bile olsa kötülük ilan edildiği ve
bilgisi verildiğı zaman oraya ilâhî gazap ve azap iner. Lakin eziyet ve haksızlığa
uğrayan kişi bundan müstesnâdır. Zulme uğramış, hakkına tecavüz edilmiş olan
kimse feryat edebilir, zalim aleyhine bağıra bağıra beddua edebilir yahut ondan
yakınarak kötülüklerini söyleyebilir, hatta kötü kelimelerine misliyle karşılıkta
bulunabilir.

Hasan
Basri (r.h.), şu üç şahıs aleyhinde konuşmanın gıybet olmayacağını söyler.
Bunlar; zâlim sultan, açıktan günah işleyen fâsık, insanları kendi uydurduğu
bidate çağıran bidatçi kimsedir.

“Allah çirkin sözün, açıkça söylenmesinden asla hoşlanmaz. Lakin
zulme uğrayan kimsenin durumu başkadır”
(Nisâ 4/148) âyetinden şöyle bir
işârî mâna anlamak olabilecekdür: “Allah, avâmın kötü ve çirkin kelimeleri açıkça
söylemesini, havâssın kendi kendine söylemesini, ehassu’l-havâssın ise
gönlünden geçirmesini sevmez. Lakin beşer olması hasebiyle istemeyerek bir
mâsiyet işlemesi veyâ zorlanması sebebiyle haksızlığa uğrayan kimseler bunun
hâricindedir.” (Bursevî, Rûhu’l-Beyân, II, 381)

Lakin
ister fiilî olsun ister kavlî olsun açık yahut gizli yapılan bütün iyiliklerin
ve kendimize yapılan kötülük ve haksızlıkları affetmenin Allah katında büyük
mükâfatı mevcuttur. Özellikle “Siz, açık yahut gizli bir iyilik yaptığınızda” (Nisâ
4/149)ifadesiyle söze start verilmesi kötülüğü bağışlamaya teşvik için bir
giriştir. Zaten ardından da Allah’ın affediciliği ve her şeye kâdir olduğu
zikredilmiştir. Buradan, Allah’ın razı olduğu davranışın, cezalandırmaya gücü
yeterken affetmek olduğu anlaşılmaktadır. Gerçekten de Allah âsîleri cezalandırmaya
ve onlardan intikam almaya muktedir olduğu halde çok affedicidir. Demek ki
intikam almaya gücü yettiği halde affetmek Allah’ın ahlâkındandır. Mü’minlerin
de Allah’ın bu ahlâkına ve değişmez yasasına uymaları gerekir. Bu âyetlerde mazluma,
intikam almak için ruhsat verildikten sonra güzel ahlâk prensibine uyarak af
yolunu tercih etmesine de teşvik mevcuttur. Nitekim bir diğer âyet-i kerîmede
şöyle buyrulur:

“Bunun yanında kim affeder ve böylece düşmanlığı bittirip
barışı sağlarsa, onun mükâfatı Allah’a aittir…”
(Şûrâ 42/40)

Af ve iyilikten yana hiçbir nasibi olmayıp Allah’ı
ve peygamberleri inkâr edenlere gelince:

Nisâ Suresi tefsiri için tıklayınız…

Ayrıca Bakınız.  Tevbe Suresi 87. Ayet Meali, Arapça Yazılışı, Anlamı ve Tefsiri

Kaynak: Ömer Çelik Tefsiri

Nisâ Suresi 149. ayetinin meal karşı karşıya geldirması ve diğer ayetler için tıklayınız…

Kaynak: https://www.islamveihsan.com/

İlgili Makaleler

Bir yanıt yazın