Kuran-ı Kerim

Nisâ Suresi 119. Ayet Meali, Arapça Yazılışı, Anlamı ve Tefsiri

Nisâ Suresi 119. Ayet Meali, Arapça Yazılışı, Anlamı ve Tefsiri

Bu paylaşımımızda siz kıymetli okurlarımız için Kuran Meali ve Tefsiri ile alakalı bilgiler sunmaya çalıştık. Kuran Meali ve Tefsiri başlıklı konumuzu dikkatli okumanızı öneririz. Yazımızın detayın Kuran Meali ve Tefsiri ile alakalı geniş bir şekilde bilgilere sahip olacaksınız.

Nisâ Suresi 119. ayeti ne anlatıyor? Nisâ Suresi 119. ayetinin meali, Arapçası, anlamı ve tefsiri…

Nisâ Suresi 119. Ayetinin Arapçası:

وَلَاُضِلَّنَّهُمْ وَلَاُمَنِّيَنَّهُمْ وَلَاٰمُرَنَّهُمْ فَلَيُبَتِّكُنَّ اٰذَانَ الْاَنْعَامِ وَلَاٰمُرَنَّهُمْ فَلَيُغَيِّرُنَّ خَلْقَ اللّٰهِۜ وَمَنْ يَتَّخِذِ الشَّيْطَانَ وَلِيًّا مِنْ دُونِ اللّٰهِ فَقَدْ خَسِرَ خُسْرَانًا مُب۪ينًاۜ

Nisâ Suresi 119. Ayetinin Meali (Anlamı):

“Onları mutlaka doğru yoldan saptıracağım. Onları boş ümitler ve yalan sevdâlarla oyalayacağım. Onlara emredeceğim, hayvanların kulaklarını yaracaklar. Yine onlara emredeceğim de Allah’ın yarattığı şekli değiştirecekler.” O halde kim Allah’ı bırakıp şeytanı dost edinirse, tabi ki o, açıktan açığa büyük bir zarara uğramış olur.

Nisâ Suresi 119. Ayetinin Tefsiri:

Emrine
isyân etmesi sebebiyle Allah Teâlâ şeytanı lânetlemiş, azametine yaraşır bir
kahır ve gazap ile onu huzurundan kovmuş, rahmetinden uzaklaştırmıştır. Buna
mukâbil şeytan, yemin ederek kıyamete kadar insanları Allah yolundan saptırmak
üzere harekete geçmiştir. Onlardan belli bir pay almaya azmetmiş ve ihlâsa
erenler hariç herkesi aldatacağını söylemiştir. (bk. Sād 38/83) Gerçekten de insanlık
tarihi boyunca görülen manzara şeytanın bu iddiasını tahakkuk ettirdiğini
göstermeye kâfidir. Nitekim şu âyet-i kerîme işin hazîn neticesini şöyle haber
vermektedir:

“Gerçekten de İblîs’in insanlar ile ilgiliki zan ve temennîsi doğru
çıktı.  Çünkü bir kısım mü’minler dışında
herkes ona uyup gitti.”
(Sebe’ 34/20)

Şeytanın
elde etmek istediği payla alakalı olarak Allah Resûlü (s.a.s.) şöyle buyurur:

“Allah Teâlâ kıyamet günü:

«- Ey Âdem! Cehenneme gidecek kâfileyi gönder» buyuracak, Âdem:

«- Cehennem kâfilesi de nedir?» diyecek, bunun üzerine Cenâb-ı
Hak:

«- Her bin kişiden dokuz yüz doksan dokuz kişi» buyuracaktır.” (Müslim,
İman 379)

Şeytan
akıl, irade ve imanı zayıf olan kimseleri doğru yoldan saptırmaya çalışır.
Onları gerçekleşmesi olabilecek olmayan dipsiz emeller, boş ümitler ve temennîlerle
oyalar, uğraştırır durur. Her insanı yaşı, bilgisi, mevkisi, ihtiyaçları, arzu
ve isteklerine göre ümitlere boğar. Özellikle günahta ısrar etmelerini sağlamak
üzere ömürlerinin uzun bulunacağını, iyilik yapacak daha çok zaman
bulabileceklerini, ileride tevbe edip Allah’a dönebileceklerini söyler ve bu
düşünceyi onların zihinlerine yerleştirmeye çabalar. Onları daima Allah’ın razı
olmayacağı yanlış işlere yönlendirir. Buna âyet-i kerîmede iki muşahhas misal
verilmektedir:

Birincisi;
putlara adanan yahut belli vasıfları taşıyan hayvanların kulaklarını yarmak,
gözlerini çıkarmak. Bu misal, din ve akıl dışı bütün yanlış anlayış ve
hurafelerin şeytanın bir aldatmacası olduğuna işaret etmektedir.

İkincisi;
Allah’ın yaratışını ve yarattıklarını değiştirmek. Bu misal de fıtrata ve selim
tabiata uymayan sapmalara işaret etmektedir. Örnek olarak şu hususlara temas
etmek olabilecekdür:

    İnsanların
yararlanması için yaratılan güneş, yıldız, ay, taş ve ateş gibi yaratıkları
putlaştırmak.

    Helâle haram,
harama helâl, iyiye kötü, kötüye iyi demek; hayır yerine şer işlemek, imar
edilmesi gerekeni yıkıp, yıkılması gerekeni imar etmek.

    Yaratılış
kanunu zıddına işler yapmak; kadını erkek, erkeği kadın yapmaya çalışmak; kadın
yerine erkek, erkek yerine kadın çalıştırmak.

    Erkekleri
iğdiş edip hadım ağası yapmak; uzuvları yaratılış görevlerinin dışında
kullanmak; nikâh yerine zina etmek, temizi bırakıp pisliklere koşmak.

    Bıyıkları
sakalları yolmak, yüzleri boyamak, kılıklarını değiştirmek; kulak, burun kesip
göz çıkarmak.

    Menfaati
bırakıp zararı seçmek, ciddilikleri atıp eğlenceye heves etmek, doğruluğu
budalalık, eğriliği hüner saymak.

    Ruhların
yaratılışındaki selamet ve saflıklarını bozmak; hidâyet yolunu ve Allah’a
kulluğu terk etmek; yaratılanı yaratıcı yerine koymak, tevhitten uzaklaşıp bâtıl
dinler ve fikirler arkasında koşmak ve şeytanın peşinden gitmek.

İşte
dünya yaşamında insanlara apaçık düşman olan, akıllarını şaşırtan, kalplerine
nüfuz ederek onları hak ve hayırdan uzaklaştıran melun bir kuvvet mevcuttur ki, o
şeytandır. Dolayısıyla Allah’ı bırakıp da şeytanı dost ve amir edinenler,
Allah’ın emrini dinlemeyip şeytana itaat edenler, artık çok açık ve büyük bir
ziyan içindedirler. Zira şeytan onlara devamlı boş vaatlerde bulunur, nefsânî
arzularını kamçılar, ağızlarının suyunu akıtır. Lakin o melunun vesveseleri ve
telkin ettiği kuruntular apaçık aldanıştan başka bir şey değildir. Bütün bu
ikazlara rağmen şeytanın izini takip edenler, eğer tevbe edip bundan vazgeçmez
iseler, yürüdükleri yolun tabii bir neticesi olarak cehenneme varacak ve oradan
asla bir çıkış kapısı bulamayacaklardır.

İman
edip sâlih ameller işleyenlere gelince: 

Nisâ Suresi tefsiri için tıklayınız…

Ayrıca Bakınız.  Nisâ Suresi 55. Ayet Meali, Arapça Yazılışı, Anlamı ve Tefsiri

Kaynak: Ömer Çelik Tefsiri

Nisâ Suresi 119. ayetinin meal karşı karşıya geldirması ve diğer ayetler için tıklayınız…

Kaynak: https://www.islamveihsan.com/

İlgili Makaleler

Bir yanıt yazın