Kuran-ı Kerim

Mâide Suresi 46. Ayet Meali, Arapça Yazılışı, Anlamı ve Tefsiri

Mâide Suresi 46. Ayet Meali, Arapça Yazılışı, Anlamı ve Tefsiri

Bu paylaşımımızda siz kıymetli okurlarımız için Kuran Meali ve Tefsiri ile alakalı bilgiler sunmaya çalıştık. Kuran Meali ve Tefsiri başlıklı konumuzu dikkatli okumanızı öneririz. Yazımızın detayın Kuran Meali ve Tefsiri ile alakalı geniş bir şekilde bilgilere sahip olacaksınız.

Mâide Suresi 46. ayeti ne anlatıyor? Mâide Suresi 46. ayetinin meali, Arapçası, anlamı ve tefsiri…

Mâide Suresi 46. Ayetinin Arapçası:

وَقَفَّيْنَا عَلٰٓى اٰثَارِهِمْ بِع۪يسَى ابْنِ مَرْيَمَ مُصَدِّقًا لِمَا بَيْنَ يَدَيْهِ مِنَ التَّوْرٰيةِۖ وَاٰتَيْنَاهُ الْاِنْج۪يلَ ف۪يهِ هُدًى وَنُورٌۙ وَمُصَدِّقًا لِمَا بَيْنَ يَدَيْهِ مِنَ التَّوْرٰيةِ وَهُدًى وَمَوْعِظَةً لِلْمُتَّق۪ينَ

Mâide Suresi 46. Ayetinin Meali (Anlamı):

Daha sonra, o peygamberlerin izleri üzere Meryem oğlu İsa’yı, kendinden önce indirilen Tevrat’ın hükümlerini doğrulayıcı olarak gönderdik. Ona da içinde doğru yolu gösteren ve gerçekleri aydınlatan âyetler bulunan İncil’i, kendisinden önceki Tevrat’ı tasdik etmek üzere ve takvâ sahiplerine bir yol gösterici ve öğüt olarak verdik.

Mâide Suresi 46. Ayetinin Tefsiri:

Allah’ın
indirdiği hükümler yalnızca Tevrat’tan ve Tevrat’ta bulunanlardan ibaret
değildir.  Tevrat’tan sonra Allah Teâlâ,
kendinden önceki peygamberlerin izlerinden yürümek üzere Hz. İsa’yı göndermiş,
ona da İncil’i vermiştir. İncil de aynen Tevrat gibi içinde hidâyet ve nur
bulunan, takvâ sahipleri için güzel güzel öğütler veren, insanlara ebedi
saadetin yollarını gösteren ilâhî kelâmdır. Âyette hem Hz. İsa hem de İncil’in
Tevrat’ı doğrulayıcı olduğuna dikkat çekilmektedir. Hz. İsâ’nın Tevrat’ı
doğrulamasından maksat ona iman etme­si, emir ve yasaklarını yaşaması ve
yaşatmaya çalışmasıdır. İncil’in Tevrat’ı doğrulaması ise onun tevhid,
nübüvvet, haşir ve adâlet gibi temel esaslarıyla birlikte neshedilmemiş bir çok
hükmünü içermesi demektir. İncil ehli olan Hıristiyanlar, Tevrat’ın kendileri
için geçerli olan hükümleriyle birlikte İncil’deki hükümlerle amel etmekle
sorumlu tutulmuşlardır. Allah’ın indirdiği ile hükmetmedikleri takdirde iti­kadî
durumlarına göre yukarıda 44. âyetin tefsirinde kısaca temas edildiği gibi
kâfirler, zalimler yahut fâsıklar zümresine dâhil olurlar.

Allah
Resûlü (s.a.s.), hakimlerin mesuliyetinin büyüklüğü ile ilgili şöyle buyurur:

“Hâkimler üç sınıftır. İkisi cehennemde, biri cennettedir.
Cehenneme girecek olan bir grup hâkim bilerek adâletsiz hükmettiği için, diğeri
bilmeden hükmedip de bireylerin haklarının yok olmasına yol açtığu için
girer. Hak ve adâlete uygun hükmeden hâkim ise cennete girer.”
(Ebû Dâvûd,
Akdiye 2; Tirmizî, Ahkam 1)

Tevrat
ve İncil’le alâkalı ilâhî beyânlar bu biçimde bildirilmiştir. Lakin Allah Teâlâ’nın
indirdiği kitaplar bunlardan ibaret değildir. Bilindiği üzere son kez,
önceki bütün ilâhî kitapları doğrulayıcı ve koruyucu vasfıyla Kur’ân-ı Kerîm’i
inzal buyurmuştur:

Mâide Suresi tefsiri için tıklayınız…

Ayrıca Bakınız.  Bakara Suresi 254. Ayet Meali, Arapça Yazılışı, Anlamı ve Tefsiri

Kaynak: Ömer Çelik Tefsiri

Mâide Suresi 46. ayetinin meal karşı karşıya geldirması ve diğer ayetler için tıklayınız…

Kaynak: https://www.islamveihsan.com/

İlgili Makaleler

Bir yanıt yazın