Kuran-ı Kerim

Mâide Suresi 106. Ayet Meali, Arapça Yazılışı, Anlamı ve Tefsiri

Mâide Suresi 106. Ayet Meali, Arapça Yazılışı, Anlamı ve Tefsiri

Bu paylaşımımızda siz kıymetli okurlarımız için Kuran Meali ve Tefsiri ile alakalı bilgiler sunmaya çalıştık. Kuran Meali ve Tefsiri başlıklı konumuzu dikkatli okumanızı öneririz. Yazımızın detayın Kuran Meali ve Tefsiri ile alakalı geniş bir şekilde bilgilere sahip olacaksınız.

Mâide Suresi 106. ayeti ne anlatıyor? Mâide Suresi 106. ayetinin meali, Arapçası, anlamı ve tefsiri…

Mâide Suresi 106. Ayetinin Arapçası:

يَٓا اَيُّهَا الَّذ۪ينَ اٰمَنُوا شَهَادَةُ بَيْنِكُمْ اِذَا حَضَرَ اَحَدَكُمُ الْمَوْتُ ح۪ينَ الْوَصِيَّةِ اثْنَانِ ذَوَا عَدْلٍ مِنْكُمْ اَوْ اٰخَرَانِ مِنْ غَيْرِكُمْ اِنْ اَنْتُمْ ضَرَبْتُمْ فِي الْاَرْضِ فَاَصَابَتْكُمْ مُص۪يبَةُ الْمَوْتِۜ تَحْبِسُونَهُمَا مِنْ بَعْدِ الصَّلٰوةِ فَيُقْسِمَانِ بِاللّٰهِ اِنِ ارْتَبْتُمْ لَا نَشْتَر۪ي بِه۪ ثَمَنًا وَلَوْ كَانَ ذَا قُرْبٰىۙ وَلَا نَكْتُمُ شَهَادَةَ اللّٰهِ اِنَّٓا اِذًا لَمِنَ الْاٰثِم۪ينَ

Mâide Suresi 106. Ayetinin Meali (Anlamı):

Ey iman edenler! Birinize ölüm gelip çattığı zaman vasiyet esnâsında sizden adâletli iki kişi; şâyet ölüm musîbeti yolculuk yaparken sizi yakalarsa sizden olmayanlardan iki kişi aranızda şâhitlik yapsın. Eğer şâhitlerden şüphelenirseniz, namazdan sonra onları alıkoyun ve kendilerine şöyle yemin ettirin: “Vallahi, akrabamız bile olsa biz yeminimizi hiçbir menfaat karşılığında satmayız ve Allah’ın emâneti olan bu şâhitliği de asla gizlemeyiz. Böyle yaparsak mutlaka günahkârlardan oluruz.”

Mâide Suresi 106. Ayetinin Tefsiri:

Bu
âyetlerin iniş sebebi olarak tefsir ve hadis kaynaklarında şu olay nakledilir:
Temîm ed-Dârî, Adiyy b. Bedâ ve Büdeyl b. Ebû Meryem  ticaret için birlikte Şam’a gitmişlerdi. Temîm
halen müslüman olmamıştı, Adiyy de hıristiyan idi. Büdeyl ise müslümandı. Şam’a
vardıklarında, bir rivayete göre yolda, Büdeyl hastalandı. Yanındaki eşya­ların
bir listesini yapıp bunları yazdığı kâğıdı yol dostlarına haber vermeden
kumaşların arasına yerleştirdi. Sonra onlara döndüklerinde eşyalarını ailesine
tes­lim etmeleri için vasiyette bulundu, ardından ruhunu teslim etti.
Arkadaşları dön­düklerinde, eşyanın içinde bulunan altın nakışlarla bezenmiş
gümüş bir kabı alıp diğerlerini ailesine teslim ettiler. Ailesi Büdeyl’in
yaptığı listede bir de gümüş kap bulunduğunu görünce bunu istediler, onlar
böyle bir şey teslim aldıklarını inkâr et­tiler. Ailesi durumu Resûlullah (s.a.s.)’e
arzetti. Bunun üzerine 106. âyet indi. Resûl-i Ekrem (s.a.s.) ikindi namazını
müteakip onlara yemin ettirdi. Mes’ele bir müddet öylece çözüm­süz kaldı. Sonra
dava konusu gümüş kap Mekke’de bulundu. Sahiplerine kimden aldıkları soruldu,
onlar da Temîm ed-Dârî ve Adiyy b. Bedâ’dan satın aldıklarını dile getirdiler. Durum
tekrar Resûlullah’a arzedildi, bu kez 107. âyet nâzil ol­du. Peygamber
Efendimiz ölünün vârislerinden iki insana bu hususta yemin ettirdi ve da­vayı
kazandılar. Diğer bir rivayete göre Temîm ve Adiyy bu kabı 1000 dirheme sa­tıp
parasını bölüşmüşlerdi. Temîm müslüman olunca bu olaydan duyduğu rahat­sızlık
üzerine Büdeyl’in ailesine durumu açıklayıp 500 dirhemi ödedi. Onlar da Adiyy
aleyhine dava açtılar ve âyete göre yemin edip davayı kazandılar. (bk. Buhârî,
Vesâya 35; Ebû Dâvûd, Akdiye 19; Tirmizî, Tefsir 5/19-20)

Bu
âyet-i kerîmelerde, ölümü yaklaşan kimsenin vasiyette bulunması halinde bunun
âdil iki birinin şahid tutulması ile gerçekleşeceği haber veril­mektedir. Eğer
kişi, yolculukta bulunup, yanında mü’minlerden herhangi bir kimse yoksa, bu
sefer yanında hazır bulunan kâfirlerden iki kişiyi şâhit tut­ar. Bu iki kişi
yolculuklarından dönüp, onun vasiyetine dair şâhitliklerini ifa edecek
olurlarsa, namazdan sonra[1]
yalan söylemediklerine, hiçbir değişiklik yapmadıklarına ve yaptıkları şâhitliklerinin
gerçek olduğuna, şâhitlikten hiçbir şeyi gizlemediklerine dair yemin ederler ve
onların bu şâhitlikleri gereğince hüküm verilir. Şayet bundan sonra, onların
yalan dile getirdikleri yahut hainlik ettikleri veya bunun gibi günah olan herhangi
bir durum­ları tespit edilecek olursa, bu sefer yolculukta iken vasiyette
bulunan ve ölen birinin vârislerinden iki kişi yemin ederler, bu durumda şâhitlik
yapan iki kişi, yaşanan hainliklerinin tazminâtını öder­ler. Görüldüğü
üzere yeminin ölenin vârislerine intikal ettirilmesi, onların, vasiyetle alakalı
şâhitlik yapanların o malı ölen kişiden satın aldıklarını iddia etmeleri
sebebiyledir. Eğer bir vasiyetin şahidi, ölen birinin malından bir şey alsa ve
“bunu bana ölen kişi vasiyet etti” dese, vârisler bunu kabul etmedikleri
takdirde yemin edip malı geri alabilirler.

108.
âyette, şâhitliğin ağırlaştırılmış yemin şar­tına bağlanması ve bu yeminin de
karşı bir yeminle çürütülebilme imkânının ve­rilmesinin gerçeğin ortaya
çıkmasına en uygun yol olduğu söylenmektedir. Zira yemini tekit etmede âhiret
korkusu, yemini reddetmede de dünya korkusu gibi şer‘î hikmetler mevcuttur. Bu iki
korkunun birleşmesi de şâhitliği hakkiyle yerine getirmeye en fazla sevk edecek
nedentir. Hâsılı mü’minler, vasiyet ve benzeri hususlarda emânete riâyetin,
Allah’ın emrine itaatin bir ge­reği olduğunu idrak etmeli, ispatla alakalı
zorluklardan yararlanarak mal ve menfa­at hırsına kapılmamalı, Allah’a hesap
vereceğinin şuuru içinde her türlü günahtan uzak durmaya çalışmalıdırlar. Zira
Allah günah işleyip isyankârlık yaparak doğru yoldan çıkanları hidâyete
erdirmez. Nihâyet Peygamberleri bile hesaba çekeceği mahşer gününde, bütün bu
haksızlıkların hesabını sorar:  

[1]Tefsirlerde burada geçen namazdan maksadın ağırlıklı
olarak ikindi namazı olduğu kaydedilir. Bu kanaate daha ziyade Resûlullah
(s.a.s.) zamanında bu tür konularda ya­pılan uygulamalar dikkate alınarak
ulaşılmaktadır. Bazı müfessirler ise bunu, ye­min edecek bireylerin kendi
dinlerindeki ibâdet olarak anlamışlardır. Bunun hikmeti, şâhitlik yapanı,
ibâdet şuurunun zinde olduğu bir anda ve­ya kalabalık bir kitlenin önünde
bulunma gibi ağır bir manevî sorumluluk hissi altında tutarak doğru şâhitlik
yapmaya mecbur etmektir. 

Mâide Suresi tefsiri için tıklayınız…

Ayrıca Bakınız.  Yusuf Suresi 64. Ayet Meali, Arapça Yazılışı, Anlamı ve Tefsiri

Kaynak: Ömer Çelik Tefsiri

Mâide Suresi 106. ayetinin meal karşı karşıya geldirması ve diğer ayetler için tıklayınız…

Kaynak: https://www.islamveihsan.com/

İlgili Makaleler

Bir yanıt yazın