Kuran-ı Kerim

Enfâl Suresi 42. Ayet Meali, Arapça Yazılışı, Anlamı ve Tefsiri

Enfâl Suresi 42. Ayet Meali, Arapça Yazılışı, Anlamı ve Tefsiri

Bu paylaşımımızda siz kıymetli okurlarımız için Kuran Meali ve Tefsiri ile alakalı bilgiler sunmaya çalıştık. Kuran Meali ve Tefsiri başlıklı konumuzu dikkatli okumanızı öneririz. Yazımızın detayın Kuran Meali ve Tefsiri ile alakalı geniş bir şekilde bilgilere sahip olacaksınız.

Enfâl Suresi 42. ayeti ne anlatıyor? Enfâl Suresi 42. ayetinin meali, Arapçası, anlamı ve tefsiri…

Enfâl Suresi 42. Ayetinin Arapçası:

اِذْ اَنْتُمْ بِالْعُدْوَةِ الدُّنْيَا وَهُمْ بِالْعُدْوَةِ الْقُصْوٰى وَالرَّكْبُ اَسْفَلَ مِنْكُمْۜ وَلَوْ تَوَاعَدْتُمْ لَاخْتَلَفْتُمْ فِي الْم۪يعَادِۙ وَلٰكِنْ لِيَقْضِيَ اللّٰهُ اَمْرًا كَانَ مَفْعُولًاۙ لِيَهْلِكَ مَنْ هَلَكَ عَنْ بَيِّنَةٍ وَيَحْيٰى مَنْ حَيَّ عَنْ بَيِّنَةٍۜ وَاِنَّ اللّٰهَ لَسَم۪يعٌ عَل۪يمٌۙ

Enfâl Suresi 42. Ayetinin Meali (Anlamı):

O vakit siz vâdinin Medine’ye daha yakın yamacında, müşrikler de daha uzak tarafında yer alıyordu. Kervan ise sizden daha aşağıda deniz sahilinde idi. Eğer siz savaşmak için belli bir zaman ve mekan ile ilgili anlaşsaydınız, sözünüzde kesinlikle bu kadar duramazdınız. Lakin Allah, olmasını istediği şeyi gerçekleştirmek için böyle yaptı. Ta ki helâk olan belli bir delile göre helâk olsun, hayatta kalan da belli bir delile göre hayatta kalsın. Şüphesiz ki Allah, hakkiyle işiten ve kemâliyle bilendir.

Enfâl Suresi 42. Ayetinin Tefsiri:

Müslüman
ve düşman ordularının Bedir’deki yerleşimleri, önceden planlanmış bir şey
değildi. Ebu Cehil önderliğindeki düşman ordusu önceden gelip, Medine’ye uzak
Mekke’ye yakın olan yeri tutmuştu. Burası hareket için daha uygun, kumsuz ve
sağlam zeminli idi. Sonra gelen müslüman ordusu da Medine’ye yakın bir alana
yerleşti. Burası ise kumsal olduğundan hareket imkânını zorlaştırıyordu. Kervan
ise müslümanların aşağı bölümünde sahil tarafında yer alıyordu. Aslını söylemek gerekirse zahirî
şartların hepsi kâfirlerin lehine, müslümanların aleyhine gözüküyordu. Gerek
asker sayısı, gerek arazi durumu, gerekse savaş mühimmat ve levâzımı yönünden
görünüşte düşman kuvvetli müslümanlar zayıf idiler. Bunun bunun yanında, savaşma zamanı ve
mekanı ile ilgili iki taraf içinde önceden bir anlaşma olsaydı ve iki ordu
içindeki fark önceden bilinseydi, müslümanlar savaşmaya cesaret edemez, kendi
aralarında anlaşmazlığa düşer ve verdikleri sözden dönerlerdi. Zaferden
ümitlerini keser, düşmana üstün gelmeyi düşünmek bir tarafa, karşılarına
çıkmayı bile göze alamazlardı. Hâsılı iş görünürdeki nedenlere bağlı kalsaydı,
aradaki büyük değişikliktan dolayı zaferin kazanılması olabilecek olmazdı. Lakin
Cenâb-ı Hak müslümanların galip gelmesini murad etmişti ve bütün şartları bu
muradının gerçekleşmesi istikametinde yönlendiriyordu. Bu nedenle, helak olanın
açık bir delile dayanarak helak olması, hayatta kalanın açık bir delile
dayanarak hayatta kalması için, savaş öncesi ve ardından art arda harikulâde
hadiseler meydana gelmeye başladı. Bunlardan en kritik bir anda müslümanları
ipekten bir örtü gibi saran uykuya, üzerinde bulundukları kaygan kumsalı
pekiştiren yağmura ve yardım için peş peşe inen binlerce meleğe önceki
âyetlerde temas edilmişti. (bk. Enfâl 8/11) Şimdi ise savaş öncesinde ve savaş
esnasında yaşanan bir başka mûcize haber verilmektedir:  

Enfâl Suresi tefsiri için tıklayınız…

Ayrıca Bakınız.  Âl-i İmrân Suresi 94. Ayet Meali, Arapça Yazılışı, Anlamı ve Tefsiri

Kaynak: Ömer Çelik Tefsiri

Enfâl Suresi 42. ayetinin meal karşı karşıya geldirması ve diğer ayetler için tıklayınız…

Kaynak: https://www.islamveihsan.com/

İlgili Makaleler

Bir yanıt yazın