En’âm Suresi 16. Ayet Meali, Arapça Yazılışı, Anlamı ve Tefsiri
En’âm Suresi 16. Ayet Meali, Arapça Yazılışı, Anlamı ve Tefsiri
Bu paylaşımımızda siz kıymetli okurlarımız için Kuran Meali ve Tefsiri ile alakalı bilgiler sunmaya çalıştık. Kuran Meali ve Tefsiri başlıklı konumuzu dikkatli okumanızı öneririz. Yazımızın detayın Kuran Meali ve Tefsiri ile alakalı geniş bir şekilde bilgilere sahip olacaksınız.
En’âm Suresi 16. ayeti ne anlatıyor? En’âm Suresi 16. ayetinin meali, Arapçası, anlamı ve tefsiri…
En’âm Suresi 16. Ayetinin Arapçası:
مَنْ يُصْرَفْ عَنْهُ يَوْمَئِذٍ فَقَدْ رَحِمَهُۜ وَذٰلِكَ الْفَوْزُ الْمُب۪ينُ
En’âm Suresi 16. Ayetinin Meali (Anlamı):
O gün kim azaptan uzak tutulursa, kuşkusuz Allah ona rahmet etmiştir. İşte apaçık kurtuluş budur.
En’âm Suresi 16. Ayetinin Tefsiri:
Allah’ın
isimlerinden bir olan اَلْوَلِيُّ (Velî), “dost,
yardımcı, yönetici, yapılması için işlerin kendine havale edildiği varlık”
demektir. Yine o isimlerden birisi olan “Fâtır” ise “yokluktan varlık sahasına
çıkaran, yoktan vareden” mânasındadır. Allah gökleri, yeri ve onlarda bulunan
her şeyi yoktan var etmiş, bütün fıtratları yaratmış, hem de onların devamları
ve birbiri ardı sıra kesilmeksizin sürmeleri için muhtaç oldukları tabii
gereksinimlerini bahşetmiştir, bahşetmektedir. Kendisi ise her türlü ihtiyaçtan
uzaktır; ikram eder fakat kendine ikram olunmaz; yedirir doyurur fakat kendinin
buna ihtiyacı yoktur. Bir diğer âyet-i kerîmede: “Ben onlardan herhangi bir
rızık istemiyorum; beni doyurmalarını da istemiyorum. Muhakkak ki Allah, evet
O, bütün rızıkları veren, sonsuz kudret ve sarsılmaz kuvvet sahibi olandır”
(Zâriyât 51/57-58) buyrulur.
Müslüman
olmak ve şirkten uzak durmak ilk defa Allah Resûlü (s.a.s.)’e emredilmiş,
bundan dolayı ilk iman eden ve ilk teslim olan o olmuştur. Peygamberler, aynen
diğer insanlar gibi, getirdikleri dinin emirlerini yapmak ve yasaklarından
kaçmakla mesüldürler. Buna karşı gelmek azabı gerekli kıldığından, hemen
ardından Efendimiz’e: “Eğer Rabbime isyan edecek olursam, gerçekten büyük
bir günün azabından korkarım” (En‘âm 6/15) demesi emredilmiştir.
Peygamberlerin bile korkudan titredikleri o günün azabını önemsememek ve
ciddiye almamak büyük bir gafletin işaretidir. Halbuki o günün azabı öyle
dehşetli bir azaptır ki, o gün ondan kurtulabilene muhakkak Allah merhametiyle
muamele etmiştir. O azaptan kurtulmak gerçekten büyük bir başarıdır. Burada
âhirette kurtuluşun fakat Allah’ın rahmeti aracılığıyla olabilecek olabileceğine bir
işaret mevcuttur. Nitekim Resûl-i Ekrem (s.a.s.) de bunu açıklar mâhiyette şöyle
buyurur: “Nefsimi kudret elinde bulunduran Allah’a yemin olsun ki,
insanlardan hiç kimse ameliyle cennete giremez; fakat Allah’ın rahmet ve
lütfuyla girer.” Ashâb-ı kirâm: “Senin amelinde mi seni cennete sokmaz ey
Allah’ın Rasûlü?” diye sorduklarında şöyle yanıt verir. “Benim amelim de
beni cennete sokmaz, meğer Allah rahmetiyle beni korumuş ola.” (Buhârî,
Rikâk 18; Müslim, Munâfikîn 71)
Bu
bakımdan:
En’âm Suresi tefsiri için tıklayınız…
Kaynak: Ömer Çelik Tefsiri
En’âm Suresi 16. ayetinin meal karşı karşıya geldirması ve diğer ayetler için tıklayınız…
Kaynak: https://www.islamveihsan.com/