Kuran-ı Kerim

En’âm Suresi 17. Ayet Meali, Arapça Yazılışı, Anlamı ve Tefsiri

En’âm Suresi 17. Ayet Meali, Arapça Yazılışı, Anlamı ve Tefsiri

Bu paylaşımımızda siz kıymetli okurlarımız için Kuran Meali ve Tefsiri ile alakalı bilgiler sunmaya çalıştık. Kuran Meali ve Tefsiri başlıklı konumuzu dikkatli okumanızı öneririz. Yazımızın detayın Kuran Meali ve Tefsiri ile alakalı geniş bir şekilde bilgilere sahip olacaksınız.

En’âm Suresi 17. ayeti ne anlatıyor? En’âm Suresi 17. ayetinin meali, Arapçası, anlamı ve tefsiri…

En’âm Suresi 17. Ayetinin Arapçası:

وَاِنْ يَمْسَسْكَ اللّٰهُ بِضُرٍّ فَلَا كَاشِفَ لَهُٓ اِلَّا هُوَۜ وَاِنْ يَمْسَسْكَ بِخَيْرٍ فَهُوَ عَلٰى كُلِّ شَيْءٍ قَد۪يرٌ

En’âm Suresi 17. Ayetinin Meali (Anlamı):

Eğer Allah sana bir sıkıntı verecek, bir zarar dokunduracak olursa, onu yine kendisinden başka giderecek yoktur. Eğer sana bir iyilik lutfederse, bilesin ki zâten O’nun her şeye gücü yeter.

En’âm Suresi 17. Ayetinin Tefsiri:

Hayrı
ve şerri yaratan Allah’tır. Hastalık, yoksullik, açlık, kıtlık, hüzün, korku, acı
gibi verdiği bir zararı O’ndan başka defedecek kimse olmadığı gibi; sıhhat,
zenginlik, zafer, başarı, huzur, lezzet ve sevinç gibi ihsan ettiği iyilik ve
güzelliklere de mani olacak bir güç yoktur. Çünkü Allah her şeye mutlak güç
yetirendir. O her yönden üstün, daima galip ve kahredici bir kudret sahibidir.
Ne vereceği zarara engel olunabilir, ne de ihsan edeceği iyiliklere mani
olunabilir. Yaptığı her işte sayısız hikmetler mevcuttur, O kullarının her
halinden de haberdardır. Böyle bir Allah bırakılıp başka kim dost edinilebilir?
O’ndan başka gerçek dostluğa kim layık olabilir? Allah Resûlü (s.a.s.)’in,
terkisine aldığı İbn Abbas (r.a.)’ya yaptığı şu nasihatler âdetâ bu âyetlerin
bir tefsiri mâhiyetindedir:

“Allah’ın
buyruklarını gözet ki, Allah da seni gözetip korusun. Allah’ın rızâsını her
işte önde tut ki Allah’ı önünde bulasın. Bir şey isteyeceksen Allah’tan iste.
Yardım dileyeceksen, Allah’tan dile! Ve bil ki, bütün bir ümmet toplanıp sana
fayda elde etmeye çalışsalar, fakat Allah’ın senin için takdir ettiği faydayı
temin edebilirler. Yine eğer bütün ümmet, sana zarar vermeye kalksalar, fakat
Allah’ın senin ile ilgili takdir ettiği zararı verebilirler. Çünkü artık kaderi
yazan kalem yazmaz olmuş, yazıları değişmeyecek biçimde kesinleşmiştir.
(Tirmizî, Kıyâmet 59)

Yine Resûl-i Ekrem (s.a.s.),
bu âyetlerden aldığı ilhamla farz namazlardan sonra şöyle dua ederdi :

“Allahım !
Senin verdiğine engel olacak, vermediğini verecek kimse yoktur. Senin lütfun
olmadan hiçbir zengine serveti fayda vermez
(Buhârî, Ezan 155 ; Müslim, Mesâcid 137,
138)

Nitekim bir kimse
yolculuğa çıkacaktı. Hasan Basrî’ye gelip :

“- Bana bir
tavsiyede bulun
dedi. Hazret ona
şu öğütte bulundu :

“Gittiğin her
yerde, Yüce Allah’ın emrini üstün tut ki, O da seni üstün eylesin.
”(el-Hadâiku’l-Verdiyye,
s. 320)

Her
zaman ve her zeminde Allah’ın kuldan istediği şeyleri bilmenin yolu, tüm
insanlığa bir ikaz olarak gönderdiği Kur’ân-ı Kerîm’i okuyup anlamaktan
geçmektedir:

En’âm Suresi tefsiri için tıklayınız…

Ayrıca Bakınız.  Âl-i İmrân Suresi 11. Ayet Meali, Arapça Yazılışı, Anlamı ve Tefsiri

Kaynak: Ömer Çelik Tefsiri

En’âm Suresi 17. ayetinin meal karşı karşıya geldirması ve diğer ayetler için tıklayınız…

Kaynak: https://www.islamveihsan.com/

İlgili Makaleler

Bir yanıt yazın