Kuran-ı Kerim

Bakara Suresi 246. Ayet Meali, Arapça Yazılışı, Anlamı ve Tefsiri

Bakara Suresi 246. Ayet Meali, Arapça Yazılışı, Anlamı ve Tefsiri

Bu paylaşımımızda siz kıymetli okurlarımız için Kuran Meali ve Tefsiri ile alakalı bilgiler sunmaya çalıştık. Kuran Meali ve Tefsiri başlıklı konumuzu dikkatli okumanızı öneririz. Yazımızın detayın Kuran Meali ve Tefsiri ile alakalı geniş bir şekilde bilgilere sahip olacaksınız.

Bakara Suresi 246. ayeti ne anlatıyor? Bakara Suresi 246. ayetinin meali, Arapçası, anlamı ve tefsiri…

Bakara Suresi 246. Ayetinin Arapçası:

اَلَمْ تَرَ اِلَى الْمَلَاِ مِنْ بَن۪ٓي اِسْرَٓاء۪يلَ مِنْ بَعْدِ مُوسٰىۢ اِذْ قَالُوا لِنَبِيٍّ لَهُمُ ابْعَثْ لَنَا مَلِكًا نُقَاتِلْ ف۪ي سَب۪يلِ اللّٰهِۜ قَالَ هَلْ عَسَيْتُمْ اِنْ كُتِبَ عَلَيْكُمُ الْقِتَالُ اَلَّا تُقَاتِلُواۜ قَالُوا وَمَا لَنَٓا اَلَّا نُقَاتِلَ ف۪ي سَب۪يلِ اللّٰهِ وَقَدْ اُخْرِجْنَا مِنْ دِيَارِنَا وَاَبْنَٓائِنَاۜ فَلَمَّا كُتِبَ عَلَيْهِمُ الْقِتَالُ تَوَلَّوْا اِلَّا قَل۪يلًا مِنْهُمْۜ وَاللّٰهُ عَل۪يمٌ بِالظَّالِم۪ينَ

Bakara Suresi 246. Ayetinin Meali (Anlamı):

Mûsâ’dan sonra İsrâiloğulları’ndan ileri gelenlerin neler yaptığına bir baksana! Hani peygamberlerine: “Başımıza bir hükümdar tâyin et de onun emrinde Allah yolunda savaşalım” diye müracaatta bulunmuşlardı. O da: “Şayet size savaş farz kılınır da ya korkup savaşmazsanız, ne olacak?” diye sorunca, onlar: “Yurdumuzdan sürülmüş, çoluk-çocuğumuzdan edilmişken nasıl olur da Allah yolunda savaşmayız!” dediler. Lakin kendilerine savaş farz kılınınca, pek azı dışında, hepsi kelimelerinden döndüler. Allah, o zâlimleri çok iyi bilmektedir.

Bakara Suresi 246. Ayetinin Tefsiri:

İçinde
“doldurmak” mânası bulunan الْمَلَأ  (mele) ismi, bir topluluk ifade eder.
Toplandıkları zaman göz ve yer dolduran; bireylerin gözlerini mehâbetle,
meclisleri güzelliklerle dolduran bir topluluk ve cemiyet demektir. Daha ziyâde  toplumun ileri gelen, görüşüne müracaat
edilen, şeref ve söz sahibi kimselerini belirtmek için kullanılır. Âyette
zikredilen peygamberin, İşmûyil (a.s.) olduğu söylenir. Lakin Kur’an’ın
anlattığı bu kıssadan maksat, hâdisenin tarihini ve kahramanların isimlerini
bildirmek değil, vuku bulan olayın mânasını idrak edip ondan gerekli ibretleri
alabilmektir. Bu nedenle “peygamberlerden biri” buyrulup isim verilmemiş,
Peygamber Efendimiz’e dahi gizli îmada bulunulmuştur.

İsrâiloğulları’ndan
sözü edilen grup, peygamberlerinden, emrinde savaşmak üzere bir kumandan tayin
etmesini istemişler, o da kavminin hâlet-i ruhiyelerini çok iyi bildiğinden
savaşın emredilmesi durumunda zuhur edebilecek zâfiyetlerle alakalı endişelerini
dile getirmiştir. Onlar, “hangi şartlar altında olursa olsun biz Allah yolunda
savaşa hazırız” diyecekleri yerde, savaşma gerekçeleri olarak, yurtlarından
çıkarılmalarını ve evlatlarından uzak bırakılmalarını ileri sürmüşlerdir.
Himmetlerini ulvî değil, süflî bir gâyeye bağlamışlardır. Dolayısıyla savaş
farz kılınınca da, peygamberin endişesi doğru çıkmış, çok azı müstesnâ hiçbiri
sözünde durmamış, emre riâyet etmemiş ve hepsi dönüvermişlerdir. Bu ise büyük
bir eziyet ve vahim bir hata idi. Allah zâlimleri çok iyi bilmekte ve onlara ona
göre muamele etmektedir.

Olayın
ikinci safhası şöyle:

Bakara Suresi tefsiri için tıklayınız…

Ayrıca Bakınız.  A'râf Suresi 66. Ayet Meali, Arapça Yazılışı, Anlamı ve Tefsiri

Kaynak: Ömer Çelik Tefsiri

Bakara Suresi 246. ayetinin meal karşı karşıya geldirması ve diğer ayetler için tıklayınız…

Kaynak: https://www.islamveihsan.com/

İlgili Makaleler

Bir yanıt yazın