Bakara Suresi 207. Ayet Meali, Arapça Yazılışı, Anlamı ve Tefsiri

Bakara Suresi 207. Ayet Meali, Arapça Yazılışı, Anlamı ve Tefsiri
Bu paylaşımımızda siz kıymetli okurlarımız için Kuran Meali ve Tefsiri ile alakalı bilgiler sunmaya çalıştık. Kuran Meali ve Tefsiri başlıklı konumuzu dikkatli okumanızı öneririz. Yazımızın detayın Kuran Meali ve Tefsiri ile alakalı geniş bir şekilde bilgilere sahip olacaksınız.
Bakara Suresi 207. ayeti ne anlatıyor? Bakara Suresi 207. ayetinin meali, Arapçası, anlamı ve tefsiri…
Bakara Suresi 207. Ayetinin Arapçası:
وَمِنَ النَّاسِ مَنْ يَشْر۪ي نَفْسَهُ ابْتِغَٓاءَ مَرْضَاتِ اللّٰهِۜ وَاللّٰهُ رَؤُ۫فٌ بِالْعِبَادِ
Bakara Suresi 207. Ayetinin Meali (Anlamı):
Öyle insanlar da var ki, Allah’ın rızâsına ermek için canını bile verir. Allah ise kullarına çok şefkatlidir.
Bakara Suresi 207. Ayetinin Tefsiri:
Bu
insan, Allah’ın rızâsını her şeyden hatta malından ve öz canından daha üstün
tutmaktadır. Zira o, mülkün hakikatte kendisine değil Allah’a ait olduğunu, en
üstün gayenin mal değil Allah rızâsı olduğunu bilir. Bu nedenle o, o yüksek
gâyeye erebilmek için malını, mülkünü ve hatta canını seve seve verir, fedâ
eder. Böylelikle kendini ebedî olarak satın almış yâni ebedî acılardan, hazin
âkıbetlerden kurtarmış ve en büyük ticarete ermiş olur. Dünya nimetlerinin
tümünü feda ederek varlığını arınmış olarak Allah’a takdim edecek derecede mânevî
bir kemâle ulaşır. Bunlar, din uğrunda sıkıntılara katlanan, savaş
meydanlarında canlarını ortaya atan yahut öldürüleceğini de bilse iyiliği
emredip, kötülükten meneden kimselerdir. Bunların, asıl maksatları Allah rızâsıdır.
Âyetin
iniş nedenini teşkil eden hâdiselerden birini, Mekke’deki müşriklerin elinden
kurtulup Medine-i Münevvere’ye gelen Suheyb b. Sinân er-Rûmî (r.a.) şöyle anlatır:
“Mekke’den
Peygamber Efendimiz’in yanına hicret etmek istediğimde müşriklere: «Ben yaşlı
bir adamım. Burada bulunmam size bir fayda sağlamayacağı gibi, düşmanlarınızın
yanında olmam da size bir zarar vermez. Ben İslâm için bir söz verdim, o sözden
dönmeyi çirkin görüyorum; bırakın Medine’ye gideyim» dedim. Kureyş: «Ey Suheyb,
bize geldiğinde hiçbir şeyin yoktu. Mal olarak ne kazandınsa burada kazandın.
Şimdi bunları alıp gitmene müsaade etmeyiz» dediler. Ben: «Peki, malımı sizlere
versem, malımla nefsimi sizden satın alsam beni gitmekte serbest bırakır
mısınız?» dedim, «olur» dediler. Bunun üzerine malımı onlara verdim ve beni
hicret etmem için serbest bıraktılar. Mekke’den çıkıp Medine’ye geldim.
Durumumdan haberdar olan Peygamberimiz (s.a.s.)’e: «Suheyb kâr etti, Suheyb
kâr etti» buyurdu.” (Taberî, Câmi‘u’l-beyân, II, 437; İbn Kesîr, Tefsîru’l-Kur’ân, I, 247)
Bu
rivayetten anlaşıldığı üzere âyet, her ne kadar ashâb-ı kirâmdan belli
kimselerin, Resûl-i Ekrem (s.a.s.)’in yanına hicret etmek için mallarından
ferağat etmeleri üzerine nâzil olmuşsa da, Allah yolunda hicret ve cihad etmek
üzere malından mülkünden vazgeçen herkes ile ilgili geçerlidir. Dolayısıyla bir
Müslümanın gelen âyetlerin istediği biçimde tüm varlığıyla İslâm’a girebilmesi
ve İslâm dışı tüm inanç ve fiillerden kendini arındırabilmesi için böyle bir
fedakârlığın zaruri olduğu anlaşılmaktadır:
Bakara Suresi tefsiri için tıklayınız…
Kaynak: Ömer Çelik Tefsiri
Bakara Suresi 207. ayetinin meal karşı karşıya geldirması ve diğer ayetler için tıklayınız…
Kaynak: https://www.islamveihsan.com/