Kuran-ı Kerim

Bakara Suresi 158. Ayet Meali, Arapça Yazılışı, Anlamı ve Tefsiri

Bakara Suresi 158. Ayet Meali, Arapça Yazılışı, Anlamı ve Tefsiri

Bu paylaşımımızda siz kıymetli okurlarımız için Kuran Meali ve Tefsiri ile alakalı bilgiler sunmaya çalıştık. Kuran Meali ve Tefsiri başlıklı konumuzu dikkatli okumanızı öneririz. Yazımızın detayın Kuran Meali ve Tefsiri ile alakalı geniş bir şekilde bilgilere sahip olacaksınız.

Bakara Suresi 158. ayeti ne anlatıyor? Bakara Suresi 158. ayetinin meali, Arapçası, anlamı ve tefsiri…

Bakara Suresi 158. Ayetinin Arapçası:

اِنَّ الصَّفَا وَالْمَرْوَةَ مِنْ شَعَٓائِرِ اللّٰهِۚ فَمَنْ حَجَّ الْبَيْتَ اَوِ اعْتَمَرَ فَلَا جُنَاحَ عَلَيْهِ اَنْ يَطَّوَّفَ بِهِمَاۜ وَمَنْ تَطَوَّعَ خَيْرًاۙ فَاِنَّ اللّٰهَ شَاكِرٌ عَل۪يمٌ

Bakara Suresi 158. Ayetinin Meali (Anlamı):

Safâ ile Merve Allah’ın hac ve umre için tespit ettiği işaretlerdendir. O halde hacceden yahut umre yapan bir kimsenin, bu iki tepe içinde sa‘yetmesinde bir mahzur yoktur. Kim gönlünden gelerek bir hayır işlerse, mutlaka mükâfatını görür. Çünkü Allah, iyiliğin karşılığını bi hayli fazla veren ve her şeyi bilendir.

Bakara Suresi 158. Ayetinin Tefsiri:

Safâ
ile Merve, Kâbe’nin yakınında bulunan iki tepeciğin ismidir. Hz. Hacer, oğlu İsmâil’e
su ararken bu iki tepe içinde koşup durmuştur. Câhiliye zamanında Safâ
tepesinde İsâf, Merve tepesinde ise Nâile isimli iki put yer alıyordu. Putperest
Araplar da bu iki tepe içinde gidip geliyor ve adı geçen putların yanında
kurban kesiyorlardı. Müşriklerin devam ettirdikleri bu çirkin adet sebebiyle müslümanlar,
bu iki tepe içinde sa’y etmenin günah olabileceğini düşündüler ve bundan
çekindiler. Bu hâdise üzerine âyet-i kerîme nâzil olup, böyle davranmada bir sa­kınca
bulunmadığını haber verdi. (Taberî, Câmi‘u’l-beyân, II, 62) Çünkü Allah
bu iki tepeyi, kullarının ibâdet etmesi için kutsal birer işaret kılmıştır.
Zira “şeâir”, “şâira”nın çoğulu olup insana ibâdet etme duygusu telkin eden,
hissettiren alametler, yerler demektir. Bir mânada bunlar Allah’a ibâdet etmeye
vesile olan işaretlerdir. Mü’minler, bu iki tepeyi ziyaret etmek, aralarında
sa’yetmek ve bu sırada Allah’ı zikretmek suretiyle O’na kulluk yapacaklardır.
Müşriklerin sa’yi ile müslümanların sa’yi bir değildir. Onlar kâfir olarak
böyle hareket ederken, müslümanlar, Allah Resûlü’nü tasdik ve Allah’ın emrine
itaat niyetiyle bu vazifeyi ifa ederler. Hadis-i şerifte şöyle buyrulur:

“Safâ ile Merve içinde sa’yedin. Çünkü Allah burada sa’yetmenizi
sizden istemektedir.”
(Ahmed b. Hanbel, Müsned, VI, 422)

اَلْحَجُّ (hac), sözlükte kasdetmek, اَلْعُمْرَةُ (umre) ise ziyâret etmek mânasınadır. Meşrû
olan hac ve umrede hem kasd yâni niyet, hem de ziyâret mevcuttur. “Tatavvû”,
herhangi bir işi zorla değil de, gönül hoşnutluğu ile yapmak demektir. Her kim,
Allah’a yaklaşılabilmek niyetiyle herhangi bir işi gönül hoşnutluğu ile yaparsa
Allah onu mutlaka kabul buyurur. Çünkü Allah Şâkir’dir; kulundan razı olur ve
yapılan taatlerin karşılığını kat kat bi hayli fazla verir. Alîm’dir; kulun yaptığı
ameli de o ameli hangi niyetle yaptığını da bilir. Âyet-i kerîme, bizleri farz
ibâdetlere olduğu gibi nâfile ibâdetlere de teşvik etmektedir. Zira farzlarla
birlikte nafile ibâdetler, kulun Allah’a yaklaşması ve ilâhî muhabbete nâil
olması için çok büyük bir özen arzetmektedir. Bu gerçek, hadîs-i kudside
şöyle beyân buyrulur:

“Her kim be­nim ve­lî bir ku­lu­ma düş­man­lık eder­se, ben ona kar­şı savaş
ilân ede­rim. Ku­lum, ken­di­si­ne em­ret­ti­ğim farz­lar­dan da­ha se­vim­li
her­han­gi bir şey­le ba­na ya­kın­lık sağ­la­ya­maz. Ku­lum ba­na farz­la­ra
ilâ­ve­ten iş­le­di­ği nâ­fi­le ibâ­det­ler­le de dur­ma­dan yak­la­şır; ni­hâ­yet
ben onu se­ve­rim. Ku­lu­mu se­vin­ce de ben onun işi­ten ku­la­ğı, gö­ren gö­zü,
tu­tan eli ve yü­rü­yen aya­ğı olu­rum. Ben­den ne is­ter­se mut­la­ka ve­ri­rim,
ba­na sı­ğı­nır­sa onu ko­ru­rum.”
(Bu­hâ­rî,
Ri­kâk 38)

Kulun bu düzeyye ulaşabilmesi için, dini
bütün hakikatiyle öğrenip yaşaması, sahip olduğu imkânlar nispetinde
sorumluluğunu yerine getirmesi ve “bildiği gerçekleri gizlemek” gibi ilâhî
lânete uğramasına neden olacak yanlış davranışlardan uzak kalması gereklidir:

Bakara Suresi tefsiri için tıklayınız…

Ayrıca Bakınız.  Âl-i İmrân Suresi 111. Ayet Meali, Arapça Yazılışı, Anlamı ve Tefsiri

Kaynak: Ömer Çelik Tefsiri

Bakara Suresi 158. ayetinin meal karşı karşıya geldirması ve diğer ayetler için tıklayınız…

Kaynak: https://www.islamveihsan.com/

İlgili Makaleler

Bir yanıt yazın