Kuran-ı Kerim

Bakara Suresi 155. Ayet Meali, Arapça Yazılışı, Anlamı ve Tefsiri

Bakara Suresi 155. Ayet Meali, Arapça Yazılışı, Anlamı ve Tefsiri

Bu paylaşımımızda siz kıymetli okurlarımız için Kuran Meali ve Tefsiri ile alakalı bilgiler sunmaya çalıştık. Kuran Meali ve Tefsiri başlıklı konumuzu dikkatli okumanızı öneririz. Yazımızın detayın Kuran Meali ve Tefsiri ile alakalı geniş bir şekilde bilgilere sahip olacaksınız.

Bakara Suresi 155. ayeti ne anlatıyor? Bakara Suresi 155. ayetinin meali, Arapçası, anlamı ve tefsiri…

Bakara Suresi 155. Ayetinin Arapçası:

وَلَنَبْلُوَنَّكُمْ بِشَيْءٍ مِنَ الْخَوْفِ وَالْجُوعِ وَنَقْصٍ مِنَ الْاَمْوَالِ وَالْاَنْفُسِ وَالثَّمَرَاتِۜ وَبَشِّرِ الصَّابِر۪ينَۙ

Bakara Suresi 155. Ayetinin Meali (Anlamı):

Sizi mutlaka biraz korku ve açlık ile; biraz da mallardan, canlardan ve ürünlerden noksanlaşmaya vardırmak sûretiyle imtihan edeceğiz. Sabredenleri müjdele!

Bakara Suresi 155. Ayetinin Tefsiri:

Her
insanın imtihana tabi tutulacağı hâdiseler olacaktır. Açlık ve korku; mal, can
ve mahsullerin noksanlaşması gibi hususlar bunların başında gelmektedir.
Rabbimiz bu yolla, belâya sabredip kadere rızâ gösterenlerle göstermeyenleri
birbirinden ayırmaktadır. Çünkü belâlar, iyilerle kötüleri ayırmada ve bireylerin
kıymetlerini belirlemede mühim bir ölçüdür. Bunlara sabredenler imtihanı
kazanacak, sabredemeyenler ise kaybedeceklerdir. Bu nedenle ayetin sonunda
“Sabredenleri müjdele!” buyurmaktadır. Onlar, Allah’tan geldiklerinin, yine
Allah’a döneceklerinin şuurunda olan ve bütün varlıklarının Allah’a ait
olduğunu bilen akl-i selim sahibi kimselerdir. Onlara büyük müjdeler mevcuttur.
Allah Rasulü (s.a.s.) şöyle buyurmaktadır:

“Mü’mine herhangi bir yorgunluk, çaresiz bir hastalık, bir keder,
bir eziyet yahut gam isabet etse hatta bir diken batsa mutlaka bundan dolayı Allah
onun hatalarını bağışlar.”
(Buhârî, Merdâ 1)

Musîbete
uğrayan birinin, “Bizim bütün varlığımız Allah’ındır ve biz fakat O’na
dönüyoruz”
(Bakara 2/156)demesinde
birden fazla fayda ve hikmet bulunmaktadır: Bu sözü söylemekle meşgul olmak o anda
insanın ağzından uygunsuz birtakım kelimelerin çıkmasını önüne geçer. Belâya uğrayan
birinin kalbi tesellî bulur ve üzüntüsü azalır. Şeytanın o insana uygunsuz söz
söyletme arzusu kesilir. Bu sözü duyanlar, aynı şeyi tekrar ederek ona uyarlar.
Diliyle bunu söyleyenin kalbine güzel düşünceler ve Allah’ın kazâ ve kaderine
teslimiyet arzûsu gelir. Hadis-i şerifte şöyle buyrulur:

“Belâya uğrayan bir kul:

اِنَّا
لِلّٰهِ وَاِنّاَۤ اِلَيْهِ رَاجِعُونَ. اَللّٰهُمَّ
أَجِرْن۪ي ف۪ي
مُص۪يبَت۪ي وَأخْلُفْ لي۪ خَيراً منها

«Bizim bütün varlığımız Allah’ındır ve biz fakat O’na dönüyoruz.
Ya Rabbi bu musîbet sebebiyle bana ecir ver ve bana aldığından daha hayırlısını
bağışla» derse, Allah onu bu vesileyle mükâfâtlandırır ve ona daha hayırlısını  verir.”
(Müslim, Cenâiz 4)

Bu
nedenle Allah dostlarından Aziz Mahmut Hüdayi Hazretleri şöyle der:

“Alan sensin veren sensin kılan sen

Ne verdinse odur dahi nemiz var!”

Son
olarak 157. âyet-i kerîme ise sabredenlere müjdelenen ilâhî ihsanları, bağış,
rahmet ve bereketi haber vermektedir. Onlara Rableri katından bol bol
mağfiretler, bağışlanmalar, övgü ve senâlar mevcuttur. “Salavât” kelimesinin çoğul
gelmesi bu mânaları ifade eder. Yine onlara Rableri katından büyük ve
kesintisiz bir rahmet mevcuttur. Allah onlara dünya ve âhirette faydalı ve
sevindirici nimetler ihsan edecek ve hususiyle âhirette onları her türlü
zarardan koruyacaktır. Hidâyete erenler de fakat onlardır. Onlar, Allah’a
teslimiyet ve kadere rızâ göstermek suretiyle en doğru yolu bulmuşlardır.

Şâir
ne güzel söyler:

“Iztırâb-ı hâl bâdî-î sükûnet olduğu

Tıfl iken mâlûmum oldu cünbüş-î gehvâreden.” (Ârif)

“İnsanoğlu
her ıstırap verici durumdan hemen şikâyet etmemelidir. Çünkü bu haller bazan
insana kalp huzuru verecek imkanlar sağlayabilir. Ben bunu, daha küçücük
çocukken ve beşikte sallanırken anladım. Önce beşiğin sallanması biraz başımı
döndürür gibi oldu ama, sonra rahat ve sâkin uykulara daldığımı da inkâr
edemem.”

Önceki
ayetlerde insanı kemale erdirecek ve ilâhî yardımı celbedip kâfirlerle mücadele
azmini kuvvetlendirecek “sabır” ve “namaz” gibi iki mühim mânevî silaha
sarılmanın lüzumundan bahsedildi. Aşağıdaki ayette ise insanın bu yüksek
değerlerden uzaklaşmaması için iç âleminde nefis adı verilen düşman ile de
mücadelenin ihmal edilmemesine işaret buyrulmakta; bunun için sabır ve namazın
yanında hac, umre, tavaf ve sa’y gibi nefis tezkiyesine matuf ibâdetlere de
önem verilmesi gerektiği hatırlatılmaktadır. Bu ayetle bunun yanı sıra yakın bir
tarihte Mekke’nin fethedilip Kâbe’nin putlardan temizleneceği ve İslâm
fetihlerinin genişleyeceği müjdesi verilmektedir:

Bakara Suresi tefsiri için tıklayınız…

Ayrıca Bakınız.  Ra'd Suresi 14. Ayet Meali, Arapça Yazılışı, Anlamı ve Tefsiri

Kaynak: Ömer Çelik Tefsiri

Bakara Suresi 155. ayetinin meal karşı karşıya geldirması ve diğer ayetler için tıklayınız…

Kaynak: https://www.islamveihsan.com/

İlgili Makaleler

Bir yanıt yazın