Kuran-ı Kerim

A’râf Suresi 92. Ayet Meali, Arapça Yazılışı, Anlamı ve Tefsiri

A’râf Suresi 92. Ayet Meali, Arapça Yazılışı, Anlamı ve Tefsiri

Bu paylaşımımızda siz kıymetli okurlarımız için Kuran Meali ve Tefsiri ile alakalı bilgiler sunmaya çalıştık. Kuran Meali ve Tefsiri başlıklı konumuzu dikkatli okumanızı öneririz. Yazımızın detayın Kuran Meali ve Tefsiri ile alakalı geniş bir şekilde bilgilere sahip olacaksınız.

A’râf Suresi 92. ayeti ne anlatıyor? A’râf Suresi 92. ayetinin meali, Arapçası, anlamı ve tefsiri…

A’râf Suresi 92. Ayetinin Arapçası:

اَلَّذ۪ينَ كَذَّبُوا شُعَيْبًا كَاَنْ لَمْ يَغْنَوْا ف۪يهَاۚۛ اَلَّذ۪ينَ كَذَّبُوا شُعَيْبًا كَانُوا هُمُ الْخَاسِر۪ينَ

A’râf Suresi 92. Ayetinin Meali (Anlamı):

Şuayb’ı yalanlayanlar, adeta orada hiç yaşamamış gibiydi. Asıl zarara uğrayanlar, Şuayb’ı yalanlayanlar oldu.

A’râf Suresi 92. Ayetinin Tefsiri:

Kavmin
küfürde ısrar eden eşrafı, bu kez, Hz. Şuayb’ın ve ona inananların imandaki salabetlerini,
bağlılıklarını görünce kendi yandaşlarının gerçeği görmesinden korkup onları
imandan alıkoymaya ve uzaklaştırmaya yönelmişlerdir. Yemin ederek, Şuayb’ın
dinine girip atalarının dinini terk ettikleri takdirde din ve dünyalık bakımdan
büyük bir zarara uğrayacakları tehdidinde bulunmuşlardır. Bunun üzerine ilâhî
intikam tecellileri zuhur etmeye başlamış, o azgın kavmi şiddetli bir deprem
yakalamış ve hepsini yüz üstü yere sererek helak etmiştir. Onlar, Hz. Şuayb’ı
yalanlamaları sebebiyle bu belâya maruz kalmışlar, adeta yurtlarında hiç
yaşamamış gibi hâk ile yeksan bir biçimde yok olup gitmişlerdir. Büyük bir
iddia ve yeminle dile getirdikleri “Ey Şuayb! Seni ve sana iman edenleri hiç
şüpheniz olmasın ki memleketimizden sürüp çıkaracağız”
(A‘râf  7/88)kelimeleri karşılığında cezaya
çarptırıldılar ve yurtlarından feci bir biçimde, hem de ebediyen dönüşü olmayan
bir çıkarılma ile çıkarılanlar da onlar oldu.

Şurası
gerçek ki, yalanlayanlar ve büyüklenenler, bir müddet üstünlük ve kuvvete sahip
olsalar da günleri hızlı geçer, güçleri elden gider, adları ve sanları unutulur
ve izleri kaybolur. Hak ile birlikte olan hak ehli ise her hususta galip olur.
Bâtıl, bütün vasıflarıyla yok olup gidicidir. Hak ise değişmez bir biçimde
ebediyen kalıcıdır.

“Asıl zarara uğrayanlar, Şuayb’ı yalanlayanlar oldu” (A‘râf  7/92)sözü ile de onların “Bakın,
eğer Şuayb’ın arkasından giderseniz, o takdirde siz de kesinlikle zarara uğrar,
perişan olursunuz”
(A‘râf  7/90)kelimeleri
karşılığındaki cezaları haber verilmektedir. Onlar bu haksız kelimelerine karşılık
cezalandırılmışlardır. Böylelikle hem din hem dünya yönünden ziyana uğrayanlar
Şuayb (a.s.)’a uyanlar değil, kendileri olmuştur.

Sonuç
olarak Hz. Şuayb, helak edilen kavminden yüz çevirip, tebliğ ve nasihat olarak
üzerine düşen vazifeyi yerine getirdiğini, bundan dolayı küfürleri sebebiyle
helak edilen bir kavme üzülmenin yersiz olduğunu söyleyerek kendini teselli
etmiştir.

Şimdi,
böyle şiddetli bir azap ve ilâhî intikam tecellileriyle kökleri kazınıp yerle
bir olan kavimlerin kıssalarındaki ibret tablolarını ve bunlardan alınması
gereken dersleri hülâsa hâlinde gözler önüne sermek üzere şöyle buyrulmaktadır:

A’râf Suresi tefsiri için tıklayınız…

Ayrıca Bakınız.  A'râf Suresi 131. Ayet Meali, Arapça Yazılışı, Anlamı ve Tefsiri

Kaynak: Ömer Çelik Tefsiri

A’râf Suresi 92. ayetinin meal karşı karşıya geldirması ve diğer ayetler için tıklayınız…

Kaynak: https://www.islamveihsan.com/

İlgili Makaleler

Bir yanıt yazın