Kuran-ı Kerim

Âl-i İmrân Suresi 90. Ayet Meali, Arapça Yazılışı, Anlamı ve Tefsiri

Âl-i İmrân Suresi 90. Ayet Meali, Arapça Yazılışı, Anlamı ve Tefsiri

Bu paylaşımımızda siz kıymetli okurlarımız için Kuran Meali ve Tefsiri ile alakalı bilgiler sunmaya çalıştık. Kuran Meali ve Tefsiri başlıklı konumuzu dikkatli okumanızı öneririz. Yazımızın detayın Kuran Meali ve Tefsiri ile alakalı geniş bir şekilde bilgilere sahip olacaksınız.

Âl-i İmrân Suresi 90. ayeti ne anlatıyor? Âl-i İmrân Suresi 90. ayetinin meali, Arapçası, anlamı ve tefsiri…

Âl-i İmrân Suresi 90. Ayetinin Arapçası:

اِنَّ الَّذ۪ينَ كَفَرُوا بَعْدَ ا۪يمَانِهِمْ ثُمَّ ازْدَادُوا كُفْرًا لَنْ تُقْبَلَ تَوْبَتُهُمْۚ وَاُو۬لٰٓئِكَ هُمُ الضَّٓالُّونَ

Âl-i İmrân Suresi 90. Ayetinin Meali (Anlamı):

Önce iman edip sonra inkâr eden ve ardından inkârlarını daha da artıranların tevbeleri asla kabul edilmeyecektir. Onlar, doğru yoldan kayıp sapıklığa yuvarlananların tâ kendileridir.

Âl-i İmrân Suresi 90. Ayetinin Tefsiri:

Rivayete
göre bu âyet yahudiler ile ilgili inmiş; onların Hz. İsa’yı inkâr etmeleri küfür
olarak, peşinden gelen Hz. Muhammed (s.a.s.)’i inkârları da küfürlerini
yükseltmek olarak değerlendirilmiştir. Bir başka rivayete göre âyet hem yahudiler
hem de hıristiyanlar ile ilgili nâzil olmuştur. Bunlar önceden kendi
peygamberlerinin müjdesi üzerine Hz. Muhammed (s.a.s.)’e iman etmişlerdi. O,
peygamber olarak gönderilip, kendilerinden olmadığını görünce hemen küfür
yoluna girmişlerdir. (Kurtubî, el-Câmi‘, IV, 130;Fahreddin er-Râzî, Mefâtîhu’l-gayb,
VIII, 114)

Bu
biçimde inkâr yolunu tutan, sergilediği tutum ve davranışlarıyla gün geçtikçe inkârlarını
daha da artıran kimselerin tevbesi kabul olmayacaktır. Çünkü böyleleri hayattan
ümidini kesmedikçe tevbe edip imana gelmezler. Böyle bir durumda yapılan tevbe
ise makbul değildir. Bu hususla alakalı olarak âyet-i kerîmede şöyle buyrulur:

Yoksa yaşamı
boyunca günah işleyip işleyip de, nihâyet kendisine ölüm gelip çattığında: «Ben
şimdi tevbe ediyorum» diyenlerin ve kâfir olarak ölenlerin tevbeleri kabul
edilmeyecektir. Biz, böyleleri için can yakıcı bir azap bir araya getirdik.”
(Nisâ 4/18)

Dolayısıyla
bu tip bireylerin çok fenâ bir durumda oldukları belirtilmiş ve halleri,
Allah’ın rahmetinden ümid kesenlerin haline benzetilmiştir. Veya dinden
döndükleri ve devamlı inkârları arttığı için yaptıkları tevbelerin içten
olması olabilecek değildir. Samimi olarak yapılmayan tevbelerin ise kabul
edilmeyeceği bir hakikattir. Onlar doğru yolu bırakıp sapıklığa düşenlerin ta
kendileridir. İnkârda devam etmeleri ve kendilerinden artık hidâyet
beklenemeyecek olması, bunların tam anlamıyla dalâlette ve sapıklığın en ileri
derecesinde olduklarının açık bir göstergesidir.

Şu
âyet-i kerîme ise kâfir olarak ölenlerin âhiretteki durumlarıyla alakalı olarak
son derece korkutucu manzaralar sunulmaktadır:

Âl-i İmrân Suresi tefsiri için tıklayınız…

Ayrıca Bakınız.  Mâide Suresi 110. Ayet Meali, Arapça Yazılışı, Anlamı ve Tefsiri

Kaynak: Ömer Çelik Tefsiri

Âl-i İmrân Suresi 90. ayetinin meal karşı karşıya geldirması ve diğer ayetler için tıklayınız…

Kaynak: https://www.islamveihsan.com/

İlgili Makaleler

Bir yanıt yazın