Âl-i İmrân Suresi 68. Ayet Meali, Arapça Yazılışı, Anlamı ve Tefsiri
Âl-i İmrân Suresi 68. Ayet Meali, Arapça Yazılışı, Anlamı ve Tefsiri
Bu paylaşımımızda siz kıymetli okurlarımız için Kuran Meali ve Tefsiri ile alakalı bilgiler sunmaya çalıştık. Kuran Meali ve Tefsiri başlıklı konumuzu dikkatli okumanızı öneririz. Yazımızın detayın Kuran Meali ve Tefsiri ile alakalı geniş bir şekilde bilgilere sahip olacaksınız.
Âl-i İmrân Suresi 68. ayeti ne anlatıyor? Âl-i İmrân Suresi 68. ayetinin meali, Arapçası, anlamı ve tefsiri…
Âl-i İmrân Suresi 68. Ayetinin Arapçası:
اِنَّ اَوْلَى النَّاسِ بِاِبْرٰه۪يمَ لَلَّذ۪ينَ اتَّبَعُوهُ وَهٰذَا النَّبِيُّ وَالَّذ۪ينَ اٰمَنُواۜ وَاللّٰهُ وَلِيُّ الْمُؤْمِن۪ينَ
Âl-i İmrân Suresi 68. Ayetinin Meali (Anlamı):
İbrâhim’e en yakın insanlar, zamanında ona tâbi olanlarla şu Peygamber ve ona iman edenlerdir. Allah da mü’minlerin dostudur.
Âl-i İmrân Suresi 68. Ayetinin Tefsiri:
Necran
hıristiyanları heyeti ile yahudi hahamları, Allah Resûlü (s.a.s.)’in huzurunda
münâkaşa ettiler. Hahamlar, “İbrâhim fakat bir yahudi idi” dediler. Hıristiyanlar
ise, “İbrâhim fakat bir hıristiyandı”
dediler. İki taraf da iddialarını ispatlayabilmek için deliller getirmeye
çalıştılar. Bu hâdise üzerine Allah Tealâ bu âyet-i kerîmeleri indirdi.
(Taberî, Câmi‘u’l-beyân, III, 414)
Ehl-i
kitabın elinde bulunan Tevrat ve İncil’de Hz. Mûsâ ve Hz. İsa ile ilgili bir
kısım bilgiler mevcuttu. Dolayısıyla onlarla alakalı olarak fikir beyânında
bulunmaları ve münâkaşa etmeleri bir nebze normal karşılanabilirdi. Lakin bu
kitaplarda Hz. İbrâhim ile ilgili hiçbir bilgi mevcut değildir. Çünkü bu
kitaplar, ismi geçen şahıstan uzun zaman sonra indirilmiştir. “Yahudi” ve “hıristiyan”
sözcükleri de sonraları ortaya çıkmış ve Hz. İbrâhim ile hiç alakası olmayan
isimlerdir. O halde birinin, ile ilgili hiçbir bilgiye sahip olmadığı bir hususta
münâkaşa etmesi son derece yanlış ve mantıkî olarak da tutarlı değildir. Aklını
çalıştıran, böyle bir tartışmanın enteresanlığını derhal kavrar ve yanlışından
vazgeçer.
Ehl-i
kitabın Hz. İbrâhim ile ilgiliki iddiaları sağlam bir bilgiye dayanmadığına göre,
bu hususta kuşkusuz en doğru bilgiyi Peygamberimiz’e gelen ilâhî vahiy haber
verecektir. Buna göre Hz. İbrâhim ne yahudi, ne hıristiyan ne de müşrikti. O,
tevhid anlayışına yürekten bağlı, Allah’a teslim olmuş bir mü’mindi.
Dolayısıyla Hz. İbrâhim’e yakın olmak ve onun saygınlığından yararlanmak için,
onun getirdiği ve her zamanda gelen peygamberler aracılığıyla da aynen tebliğ
edilen tevhid inancına dönmek, geniş anlamıyla İslâm dairesine girerek her
haliyle Allah’a teslim olmuş bir kul olmak gerekir. Zira Kur’an’ın da beyân
ettiği gibi, Hz. İbrâhim’e en yakın olanlar, onun tebliğ ettiği dine gönülden
tabi olanlardır. Yine aynı müstakîm çizginin devamı olan İslâm’ı ve Kur’an’ı
bütün insanlığa tebliğ eden son Peygamber Hz. Muhammed (s.a.s.) ve ona bütün
yürekleriyle inanıp tabi olan mü’minler, Allah’ın dostu Hz. İbrâhim’e yakın
olma şerefine eren bahtiyarlardır. Allah’a yakın olabilmenin yolu da budur. Bu
hedef, peygamberin getirdiği mesaja kulak vermek ve onun örneklediği hayat
tarzını benimsemek ve tıpkı peygamberin yaptığı gibi Allah’ın varlığına ve
birliğine yürekten inanarak yalnız O’na kulluk etmekle gerçekleşir. Nihâyetinde
Allah’ın dostluğuna erebilme imkânı doğar.
Lakin
anlaşılan o ki Ehl-i kitabın böylesine hayırlı bir yola girmeye hiç niyetleri
yoktur. Kendileri bunu kabul etmedikleri gibi, mü’minleri de Allah yolundan
uzaklaştırmaya çalışmışlardır:
Âl-i İmrân Suresi tefsiri için tıklayınız…
Kaynak: Ömer Çelik Tefsiri
Âl-i İmrân Suresi 68. ayetinin meal karşı karşıya geldirması ve diğer ayetler için tıklayınız…
Kaynak: https://www.islamveihsan.com/