Âl-i İmrân Suresi 32. Ayet Meali, Arapça Yazılışı, Anlamı ve Tefsiri
Âl-i İmrân Suresi 32. Ayet Meali, Arapça Yazılışı, Anlamı ve Tefsiri
Bu paylaşımımızda siz kıymetli okurlarımız için Kuran Meali ve Tefsiri ile alakalı bilgiler sunmaya çalıştık. Kuran Meali ve Tefsiri başlıklı konumuzu dikkatli okumanızı öneririz. Yazımızın detayın Kuran Meali ve Tefsiri ile alakalı geniş bir şekilde bilgilere sahip olacaksınız.
Âl-i İmrân Suresi 32. ayeti ne anlatıyor? Âl-i İmrân Suresi 32. ayetinin meali, Arapçası, anlamı ve tefsiri…
Âl-i İmrân Suresi 32. Ayetinin Arapçası:
قُلْ اَط۪يعُوا اللّٰهَ وَالرَّسُولَۚ فَاِنْ تَوَلَّوْا فَاِنَّ اللّٰهَ لَا يُحِبُّ الْكَافِر۪ينَ
Âl-i İmrân Suresi 32. Ayetinin Meali (Anlamı):
De ki: “Allah’a ve Peygamber’e itaat edin.” Eğer yüz çevirirlerse, bilsinler ki Allah, kâfirleri sevmez.
Âl-i İmrân Suresi 32. Ayetinin Tefsiri:
Rivayete
göre, bir önceki âyet-i kerîme nâzil olunca Abdullah b. Ubeyy: “Muhammed
kendine itaati Allah’a itaat gibi kıldı. Bize, hıristiyanların İsa’yı sevdiği
gibi kendisini sevmemizi emrediyor” dedi de bu âyet-i kerîme nâzil oldu. (Râzî,
VIII, 17)
“Allah
ve Rasûlü’ne itaat”, Allah Teâlâ’nın Peygamberi vasıtasıyla bildirmiş olduğu
emirlerine uymak ve yasaklarından kaçınmaktır. Peygamber, Allah’ın emirlerini
tebliğ eden kişidir. Bu nedenle ona itaat vâcip kılınmıştır. “Peygamber’e itâat eden, Allah’a itaat etmiş
olur” (Nisâ 4/80) âyetinin beyânıyla
Peygambere itaat Allah’a itaat; diğer açıdan Peygambere yüz çevirmek de Allah’a
yüz çevirmektir. Allah ve peygamberine yüz çevirmek, küfürdür. Küfre düşen ve
onda ısrar edenleri ise Allah asla sevmez.
Peygamber
Efendimiz (s.a.s.), kendisine itaatin gerekliliği hususunda şöyle
buyurmuşlardır:
“Ümmetimin hepsi cennete gireceklerdir. Lakin inad edenler
müstesna.” Bunun üzerine ashâb: “Cennete girmeyi kim istemez ki?” dediler. Allah
Resûlü (s.a.s.):
“Bana itâat eden cennete girer. Kim de bana âsî olursa o cennete
girmeyi istememiştir.” (Buhârî, İ‘tisâm 2)
Câbir
b. Abdillah (r.a.)’ın rivayet ettiği şu hâdise de dikkat çekicidir:
Peygamberimiz
(s.a.s.) bir defasında uyurken melekler geldiler. Biri diğerine, “O şimdi
uyumaktadır” dedi. Öteki ise, “Onun gözü uyumakta fakat kalbi uyanıktır?” dedi.
Birbirlerine: “Bu arkadaşınızın bir misâli mevcuttur; onu bu misalle anlatınız”
dediler ve şöyle anlattılar:
“O,
bir adama benzer ki bir ev yaptırmış, sonra o evde ziyâfet hazırlamış ve bir davetçi
göndermiştir. Kim davetçiye kulak vermişse o eve girmiş ve hazırlanan yemekten
yemiştir. Kim de davetçiye kulak vermemişse o eve girmemiş ve yemekten de
yememiştir.”
Sonra,
“Bunu açıklayınız da o iyice anlasın” deyip şöyle devam ettiler:
“Bu
ev cennettir. Davetçi Hz. Muhammed (s.a.s.)’dir. Muhammed’e itâat eden Allah’a
itâat etmiş, Muhammed’e âsî olan Allah’a âsî olmuştur…” (Buhârî, İ‘tisâm 2)
Şimdi
de Cenâb-ı Hakk’ın cennet davetine uyan ve insanları da bu davete uymaya
çağıran peygamberler silsilesine dikkat çekmek üzere buyruluyor ki:
Âl-i İmrân Suresi tefsiri için tıklayınız…
Kaynak: Ömer Çelik Tefsiri
Âl-i İmrân Suresi 32. ayetinin meal karşı karşıya geldirması ve diğer ayetler için tıklayınız…
Kaynak: https://www.islamveihsan.com/