Kuran-ı Kerim

Yusuf Suresi 43. Ayet Meali, Arapça Yazılışı, Anlamı ve Tefsiri

Yusuf Suresi 43. Ayet Meali, Arapça Yazılışı, Anlamı ve Tefsiri

Bu paylaşımımızda siz kıymetli okurlarımız için Kuran Meali ve Tefsiri ile alakalı bilgiler sunmaya çalıştık. Kuran Meali ve Tefsiri başlıklı konumuzu dikkatli okumanızı öneririz. Yazımızın detayın Kuran Meali ve Tefsiri ile alakalı geniş bir şekilde bilgilere sahip olacaksınız.

Yusuf Suresi 43. ayeti ne anlatıyor? Yusuf Suresi 43. ayetinin meali, Arapçası, anlamı ve tefsiri…

Yusuf Suresi 43. Ayetinin Arapçası:

وَقَالَ الْمَلِكُ اِنّ۪ٓي اَرٰى سَبْعَ بَقَرَاتٍ سِمَانٍ يَأْكُلُهُنَّ سَبْعٌ عِجَافٌ وَسَبْعَ سُنْبُلَاتٍ خُضْرٍ وَاُخَرَ يَابِسَاتٍۜ يَٓا اَيُّهَا الْمَلَاُ اَفْتُون۪ي ف۪ي رُءْيَايَ اِنْ كُنْتُمْ لِلرُّءْيَا تَعْبُرُونَ

Yusuf Suresi 43. Ayetinin Meali (Anlamı):

Bir gün Mısır kralı ileri gelen bilgin ve kâhinleri toplayıp onlara: “Ben rüyâmda yedi zayıf ineğin yedi besili ineği yediğini görüyorum. Bir de yedi yeşil başak ile bir o kadar da kuru başak görüyorum. Efendiler! Eğer rüyâ tâbirinden anlıyorsanız, bu rüyâmın ne mânaya geldiğini lutfen bana anlatın” dedi.

Yusuf Suresi 43. Ayetinin Tefsiri:

Burada
sözü edilen melik, Mısır kralıdır. Hz. Yûsuf’u satın alan Aziz başka, bu kral
başkadır. Kur’an’ın birine Aziz, diğerine ise Melik ismini vermesi, onların iki
farklı kişi olduğunu açıkça göstermektedir. Buna göre Melik, Mısır kralı; Aziz
ise krala yakın en büyük ygüce sahip bir vezirdir. Bahsedilen rüyayı gören
Mısır kralıdır.

Rüyalar
üç kısımdır:

    Doğrudan
Allah aracılığıyla yahut bir melek vasıtasıyla yaşanan ilâhî bir telkindir
ki asıl ve gerçek olan rüya budur.

    İnsan
benliğinden kaynaklanan bir telkin yahut yaşanan görüntüdür ki, geçmişten
gelen anı ve birikimlerin yeni baştan hayal edilmesinden başka bir kıymeti
yoktur.

    Şeytanî bir
telkin ile yaşanan zihnî görüntülerdir ki, bilinmeyen bir dış tesirden
etkilenerek meydana gelir. Bu, aslı olmayan bir çağrışım ve hayal kurmaktan
ibarettir.

İşte
son iki şıkta bulunan rüyalar “ahlâm” yahut “adğâsü ahlâm” olarak
isimlendirilir.

“Karmakarışık
düşler” diye tercüme edilen اَضْغَاثُ اَحْلَامٍ  (edğâsu ahlâm) ifadesindeki “edğâs” kelimesi
sözlükte “yaşı kurusu birbirine karışmış çeşitli bitki­lerden yaşanan ot
demetleri” mânasına gelir. “Ahlâm” ise uyku halinde görülen, fakat dış dünya çapında
herhangi bir hakikate işaret etmeyen düşlerdir. Buna göre “edğâsü ahlâm”
karışık ot demetine benzeyen karmakarışık rüyalar, de­met demet evham ve hayal
yığını düşler demektir. Sadece dış dünya çapında olup biten hâdiselerin tesiriyle
görülmüş bu rüyaların doğru bir tâbirini yapmak olabilecek olamaz. Bu nedenle
kralın gördüğü rüyayı tâbir etmekten âciz kalan kâhinler, onu karmakarışık ot
demetine benzetmek suretiyle kendi acziyet ve cehâletlerini gizlemek
istemişlerdir.

Tam
bu sırada, zindandan kurtulup kralın hizmetine devam etmekte olan birinin
aklına, aradan uzun bir zaman geçmesine rağmen, birden Hz. Yûsuf geldi. Onun
rüyaları doğru bir biçimde tâbir ettiğine bizzat kendisi şâhit olmuştu. Bu
nedenle hemen zindana gidip Yûsuf’la görüşmesi için kendisine müsaade
etmelerini istedi:

Yusuf Suresi tefsiri için tıklayınız…

Ayrıca Bakınız.  Âl-i İmrân Suresi 132. Ayet Meali, Arapça Yazılışı, Anlamı ve Tefsiri

Kaynak: Ömer Çelik Tefsiri

Yusuf Suresi 43. ayetinin meal karşı karşıya geldirması ve diğer ayetler için tıklayınız…

Kaynak: https://www.islamveihsan.com/

İlgili Makaleler

Bir yanıt yazın