Yunus Suresi 47. Ayet Meali, Arapça Yazılışı, Anlamı ve Tefsiri
Yunus Suresi 47. Ayet Meali, Arapça Yazılışı, Anlamı ve Tefsiri
Bu paylaşımımızda siz kıymetli okurlarımız için Kuran Meali ve Tefsiri ile alakalı bilgiler sunmaya çalıştık. Kuran Meali ve Tefsiri başlıklı konumuzu dikkatli okumanızı öneririz. Yazımızın detayın Kuran Meali ve Tefsiri ile alakalı geniş bir şekilde bilgilere sahip olacaksınız.
Yunus Suresi 47. ayeti ne anlatıyor? Yunus Suresi 47. ayetinin meali, Arapçası, anlamı ve tefsiri…
Yunus Suresi 47. Ayetinin Arapçası:
وَلِكُلِّ اُمَّةٍ رَسُولٌۚ فَاِذَا جَٓاءَ رَسُولُهُمْ قُضِيَ بَيْنَهُمْ بِالْقِسْطِ وَهُمْ لَا يُظْلَمُونَ
Yunus Suresi 47. Ayetinin Meali (Anlamı):
Her ümmetin bir peygamberi mevcuttur. Onlara peygamberleri geldiğinde aralarında adâletle hükmedilir ve onlara hiçbir haksızlık yapılmaz.
Yunus Suresi 47. Ayetinin Tefsiri:
Cenâb-ı
Hak: “Biz, peygamber göndermedikçe kimseye azap etmeyiz” (İsrâ 17/15)
hükmü gereği, insanları sorumlu tutmak için her ümmete bir peygamber gönderir.
Peygamberin daveti karşısında iman edenler kurtulurlar; iman etmeyenler ise
azaba uğrarlar. Dünyada olduğu gibi, aynı biçimde kıyamet günü de her ümmetin
kendilerine şâhitlik edecek bir peygamberi mevcuttur. Onlar mahşer günü şâhit
olarak getirilecek ve onların beyânlarına göre ümmetleri ile ilgili adâletle
hüküm verilecektir. Şu âyet-i kerîmeler bu hususa ışık tutmaktadır:
“Kıyâmet günü her ümmetten bir şâhit getirip, Rasûlüm, seni de
bunlar üzerine şâhit kıldığımız vakit o kâfirlerin halleri nice olacak?” (Nisâ 4/41)
“Yeryüzü
Rabbinin nûruyla aydınlanır. Kitap ortaya konur. Peygamberler ve şâhitler
getirilir. İnsanların içinde hak ve adâletle hüküm verilir. Kimseye zerre
kadar haksızlık yapılmaz.” (Zümer 39/69)
Her
ümmete bir peygamber geldiği gibi, âhir zaman ümmetine de Hz. Muhammed (s.a.s.)
gönderildi. Onun ikazlarına karşı münkirlerin cevabı şöyle oldu:
Yunus Suresi tefsiri için tıklayınız…
Kaynak: Ömer Çelik Tefsiri
Yunus Suresi 47. ayetinin meal karşı karşıya geldirması ve diğer ayetler için tıklayınız…
Kaynak: https://www.islamveihsan.com/