Kuran-ı Kerim

Tevbe Suresi 77. Ayet Meali, Arapça Yazılışı, Anlamı ve Tefsiri

Tevbe Suresi 77. Ayet Meali, Arapça Yazılışı, Anlamı ve Tefsiri

Bu paylaşımımızda siz kıymetli okurlarımız için Kuran Meali ve Tefsiri ile alakalı bilgiler sunmaya çalıştık. Kuran Meali ve Tefsiri başlıklı konumuzu dikkatli okumanızı öneririz. Yazımızın detayın Kuran Meali ve Tefsiri ile alakalı geniş bir şekilde bilgilere sahip olacaksınız.

Tevbe Suresi 77. ayeti ne anlatıyor? Tevbe Suresi 77. ayetinin meali, Arapçası, anlamı ve tefsiri…

Tevbe Suresi 77. Ayetinin Arapçası:

فَاَعْقَبَهُمْ نِفَاقًا ف۪ي قُلُوبِهِمْ اِلٰى يَوْمِ يَلْقَوْنَهُ بِمَٓا اَخْلَفُوا اللّٰهَ مَا وَعَدُوهُ وَبِمَا كَانُوا يَكْذِبُونَ

Tevbe Suresi 77. Ayetinin Meali (Anlamı):

Bunun üzerine Allah, kendisine verdikleri sözü tutmamaları ve yalan söylemeyi âdet edinmeleri sebebiyle, kendi huzuruna çıkacakları güne kadar bir daha temizlenmeyecek biçimde, kalplerinin tam ortasına o çirkin nifak hastalığını yerleştirmiştir.

Tevbe Suresi 77. Ayetinin Tefsiri:

Bu
âyetlerin Ensar’dan Sa‘lebe b. Hatıp ile ilgili indiği rivayet edilir. Hâdise
şöyle gerçekleşir:

Sa‘lebe
Peygamberimiz (s.a.s.)’e:

“-
Allah’a dua et de bana bol rızık ihsan etsin” diye talepte bulununca Efendimiz:

“- Yapma ey Sa‘lebe! Şükrünü edâ edebileceğin az bir mal, şük­rünü
eda edemeyeceğin çok maldan daha hayırlıdır”
buyurdu. İkinci defa ge­lerek
yine isteğini tekrarlayınca Peygamberimiz (s.a.s.) şöyle buyur­du:

“- Allah’ın Peygamberi gibi olmaya razı değil misin? Ben, dağların
altın olup benimle birlikte yürümesini isteyecek olsam, hiç kuşkusuz öylece
yürürlerdi.”

 Buna rağmen Sa‘lebe:

“-
Seni hak din ile gönderen Allah adına yemin ederim ki, eğer sen Allah’a dua
edip O da bana bol mal ihsan edecek olursa, hiç kuşkusuz her hak sahibine
hakkını vereceğim” diyerek talebinde ısrar etti. Bunun üzerine Peygamberimiz (s.a.s.)
ona dua etti. O da koyun satın aldı. Solucan ve kurtların çoğalması gibi ço­ğaldılar.
Medine ona dar geldi. Bu sefer Medine’nin dışına çıktı, Medine va­dilerinden
birisine yerleşti. Artık yalnızca öğle ve ikindi namazlarını cemaat­le
kılabiliyordu. Diğerlerini ise terk etti. Zamanla koyunları daha bir artıp ço­ğaldı,
bu sefer, Cuma namazı müstesna, Peygamber ve cemaati büsbütün terk etti.
Koyunları artmaya devam etti, nihayet Cuma’veya gelmez oldu. Resûlullah (s.a.s.)
üç defa: “Yazıklar olsun sana ey Sa‘lebe!” buyurdu. Daha son­ra yüce
Allah’ın: “Onların mallarından bir miktar zekât ve sadaka al” (Tevbe
9/103) ayeti nâzil olunca Peygamberimiz (s.a.s.) zekât toplamak üzere iki
kişiyi gönderdi. On­lara:

“- Sa’lebe’ye ve” Süleym oğullarından bir adamın ismini vererek “filana uğ­rayın
ve onların zekâtlarını alın”
buyurdu. Bunlar Sa’lebe’ye gittiler. Ona, Resûlullah
(s.a.s.)’in gönderdiği mektubu okuttular. Bu sefer O:

“-
Bu cizye de neyin nesi oluyor? Bu istediğiniz şey cizye değilse de onun bir
benzeridir. Hele siz şimdi gidin, ben bir düşüneyim” dedi. Tahsildarlar dönüp
durumu Peygamberimiz’e arzedince: “Eyvah! Yazıklar oldu Sa’lebe’ye” buyurdu.
(Heysemi, VII, 31-32)

Bu vesileyle gelen âyet, Allah Resûlü (s.av)’in Tebûk
seferi için maddi yardım çağrısında bulunduğu zaman münafıkların sergiledikleri
cimrice tavırları haber vermektedir:

Tevbe Suresi tefsiri için tıklayınız…

Ayrıca Bakınız.  A'râf Suresi 102. Ayet Meali, Arapça Yazılışı, Anlamı ve Tefsiri

Kaynak: Ömer Çelik Tefsiri

Tevbe Suresi 77. ayetinin meal karşı karşıya geldirması ve diğer ayetler için tıklayınız…

Kaynak: https://www.islamveihsan.com/

İlgili Makaleler

Bir yanıt yazın