Tevbe Suresi 75. Ayet Meali, Arapça Yazılışı, Anlamı ve Tefsiri
Tevbe Suresi 75. Ayet Meali, Arapça Yazılışı, Anlamı ve Tefsiri
Bu paylaşımımızda siz kıymetli okurlarımız için Kuran Meali ve Tefsiri ile alakalı bilgiler sunmaya çalıştık. Kuran Meali ve Tefsiri başlıklı konumuzu dikkatli okumanızı öneririz. Yazımızın detayın Kuran Meali ve Tefsiri ile alakalı geniş bir şekilde bilgilere sahip olacaksınız.
Tevbe Suresi 75. ayeti ne anlatıyor? Tevbe Suresi 75. ayetinin meali, Arapçası, anlamı ve tefsiri…
Tevbe Suresi 75. Ayetinin Arapçası:
وَمِنْهُمْ مَنْ عَاهَدَ اللّٰهَ لَئِنْ اٰتٰينَا مِنْ فَضْلِه۪ لَنَصَّدَّقَنَّ وَلَنَكُونَنَّ مِنَ الصَّالِح۪ينَ
Tevbe Suresi 75. Ayetinin Meali (Anlamı):
Onlardan bir kısmı da: “Eğer Allah lutf u keremiyle bizi zengin kılarsa mutlaka zekât ve sadaka verecek, kesinlikle dürüst ve iyi kimseler bulunacağız” diye Allah’a kesin söz vermişlerdi.
Tevbe Suresi 75. Ayetinin Tefsiri:
Bu
âyetlerin Ensar’dan Sa‘lebe b. Hatıp ile ilgili indiği rivayet edilir. Hâdise
şöyle gerçekleşir:
Sa‘lebe
Peygamberimiz (s.a.s.)’e:
“-
Allah’a dua et de bana bol rızık ihsan etsin” diye talepte bulununca Efendimiz:
“- Yapma ey Sa‘lebe! Şükrünü edâ edebileceğin az bir mal, şükrünü
eda edemeyeceğin çok maldan daha hayırlıdır” buyurdu. İkinci defa gelerek
yine isteğini tekrarlayınca Peygamberimiz (s.a.s.) şöyle buyurdu:
“- Allah’ın Peygamberi gibi olmaya razı değil misin? Ben, dağların
altın olup benimle birlikte yürümesini isteyecek olsam, hiç kuşkusuz öylece
yürürlerdi.”
Buna rağmen Sa‘lebe:
“-
Seni hak din ile gönderen Allah adına yemin ederim ki, eğer sen Allah’a dua
edip O da bana bol mal ihsan edecek olursa, hiç kuşkusuz her hak sahibine
hakkını vereceğim” diyerek talebinde ısrar etti. Bunun üzerine Peygamberimiz (s.a.s.)
ona dua etti. O da koyun satın aldı. Solucan ve kurtların çoğalması gibi çoğaldılar.
Medine ona dar geldi. Bu sefer Medine’nin dışına çıktı, Medine vadilerinden
birisine yerleşti. Artık yalnızca öğle ve ikindi namazlarını cemaatle
kılabiliyordu. Diğerlerini ise terk etti. Zamanla koyunları daha bir artıp çoğaldı,
bu sefer, Cuma namazı müstesna, Peygamber ve cemaati büsbütün terk etti.
Koyunları artmaya devam etti, nihayet Cuma’veya gelmez oldu. Resûlullah (s.a.s.)
üç defa: “Yazıklar olsun sana ey Sa‘lebe!” buyurdu. Daha sonra yüce
Allah’ın: “Onların mallarından bir miktar zekât ve sadaka al” (Tevbe
9/103) ayeti nâzil olunca Peygamberimiz (s.a.s.) zekât toplamak üzere iki
kişiyi gönderdi. Onlara:
“- Sa’lebe’ye ve” Süleym oğullarından bir adamın ismini vererek “filana uğrayın
ve onların zekâtlarını alın” buyurdu. Bunlar Sa’lebe’ye gittiler. Ona, Resûlullah
(s.a.s.)’in gönderdiği mektubu okuttular. Bu sefer O:
“-
Bu cizye de neyin nesi oluyor? Bu istediğiniz şey cizye değilse de onun bir
benzeridir. Hele siz şimdi gidin, ben bir düşüneyim” dedi. Tahsildarlar dönüp
durumu Peygamberimiz’e arzedince: “Eyvah! Yazıklar oldu Sa’lebe’ye” buyurdu.
(Heysemi, VII, 31-32)
Bu vesileyle gelen âyet, Allah Resûlü (s.av)’in Tebûk
seferi için maddi yardım çağrısında bulunduğu zaman münafıkların sergiledikleri
cimrice tavırları haber vermektedir:
Tevbe Suresi tefsiri için tıklayınız…
Kaynak: Ömer Çelik Tefsiri
Tevbe Suresi 75. ayetinin meal karşı karşıya geldirması ve diğer ayetler için tıklayınız…
Kaynak: https://www.islamveihsan.com/