Tevbe Suresi 44. Ayet Meali, Arapça Yazılışı, Anlamı ve Tefsiri
Tevbe Suresi 44. Ayet Meali, Arapça Yazılışı, Anlamı ve Tefsiri
Bu paylaşımımızda siz kıymetli okurlarımız için Kuran Meali ve Tefsiri ile alakalı bilgiler sunmaya çalıştık. Kuran Meali ve Tefsiri başlıklı konumuzu dikkatli okumanızı öneririz. Yazımızın detayın Kuran Meali ve Tefsiri ile alakalı geniş bir şekilde bilgilere sahip olacaksınız.
Tevbe Suresi 44. ayeti ne anlatıyor? Tevbe Suresi 44. ayetinin meali, Arapçası, anlamı ve tefsiri…
Tevbe Suresi 44. Ayetinin Arapçası:
لَا يَسْتَأْذِنُكَ الَّذ۪ينَ يُؤْمِنُونَ بِاللّٰهِ وَالْيَوْمِ الْاٰخِرِ اَنْ يُجَاهِدُوا بِاَمْوَالِهِمْ وَاَنْفُسِهِمْۜ وَاللّٰهُ عَل۪يمٌ بِالْمُتَّق۪ينَ
Tevbe Suresi 44. Ayetinin Meali (Anlamı):
Allah’a ve âhiret gününe iman edenler, mallarıyla canlarıyla cihat etmekten geri kalmak maksadıyla senden asla izin istemezler. Allah o takvâ sahiplerini çok iyi bilir.
Tevbe Suresi 44. Ayetinin Tefsiri:
Hakiki
mü’minlerin özelliği cihattan geri kalmak için izin istemek değil, seve seve
cihada koşmaktır. Çünkü onlar, cihadın ne kadar faziletli bir ibâdet olduğuna
inanıyorlar. Allah Teâlâ’nın defalarca onu emrettiğini ve ona teşvik ettiğini
biliyorlar. Canlarla ve mallarla durmadan cihâd etmenin, cennetin bedeli
olduğunun şuurundalar. İzin istemek bir tarafa, hatta Medine’de yapılacak işler
sebebiyle Peygamber Efendimiz, onlara kalmalarını, cihada katılmamalarını
emretmiş olsa onların gücüne giderdi. Nitekim Tebük seferinde Hz. Ali’ye Medine’de
kalmasını emrettiğinde Ali (r.a.)’ın gücüne gitmişti. Sonra da: “Ya Ali, sen
bana göre, Mûsâ’nın yanındaki Hârûn gibisin” buyurarak gönlünü almıştı. (Buhârî,
Fezâilü’s-sahâbe 9; Tirmizî, Menâkıb 20) Tevbe sûresinin 92. âyetinde geleceği
üzere niceleri cihada katılamadıkları için üzüntülerinden dolayı ağlayıp göz
yaşı döküyorlardı. Bu durum, kalpte kökleşen imanın açık tezâhürleri idi.
Peki münafıklar ne durumdaydı:
Tevbe Suresi tefsiri için tıklayınız…
Kaynak: Ömer Çelik Tefsiri
Tevbe Suresi 44. ayetinin meal karşı karşıya geldirması ve diğer ayetler için tıklayınız…
Kaynak: https://www.islamveihsan.com/