Nisâ Suresi 50. Ayet Meali, Arapça Yazılışı, Anlamı ve Tefsiri
Nisâ Suresi 50. Ayet Meali, Arapça Yazılışı, Anlamı ve Tefsiri
Bu paylaşımımızda siz kıymetli okurlarımız için Kuran Meali ve Tefsiri ile alakalı bilgiler sunmaya çalıştık. Kuran Meali ve Tefsiri başlıklı konumuzu dikkatli okumanızı öneririz. Yazımızın detayın Kuran Meali ve Tefsiri ile alakalı geniş bir şekilde bilgilere sahip olacaksınız.
Nisâ Suresi 50. ayeti ne anlatıyor? Nisâ Suresi 50. ayetinin meali, Arapçası, anlamı ve tefsiri…
Nisâ Suresi 50. Ayetinin Arapçası:
اُنْظُرْ كَيْفَ يَفْتَرُونَ عَلَى اللّٰهِ الْكَذِبَۜ وَكَفٰى بِه۪ٓ اِثْمًا مُب۪ينًا۟
Nisâ Suresi 50. Ayetinin Meali (Anlamı):
Hele şunlara bak! Nasıl da Allah adına yalan uyduruyorlar! Apaçık bir günah olarak bu onlara yeter.
Nisâ Suresi 50. Ayetinin Tefsiri:
Rivayete göre bazı yahudiler bir gün çocuklarını alıp Resûlullah (s.a.s.)’in huzuruna geldiler. “Ya Muhammed! Bu çocukların günahı var mıdır?” diye sordular. Efendimiz (s.a.s.): “Hayır!” buyurunca, “İşte biz de bunlar gibiyiz. Gece yaptığımız günahlar gündüz, gündüz yaptığımız günahlar gece silinir” diye kendilerini temize çıkarmak istediler. Bunun üzerine yahudiler ile ilgili bu âyetler nâzil oldu. (Fahreddin er-Râzî, Mefâtîhu’l-gayb, X, 102)
Bu âyetler bize, yanlış inanç ve çirkin ameller içinde bocalayan bireylerin kendi kendilerini övmelerinin; nefislerinin günahsız ve kalplerinin temiz olduğunu iddia etmelerinin bir değeri olmayacağını, mühim olanın bizzat Allah aracılığıyla tezkiye edilmek olduğunu öğretmektedir.
Hz. Mevlânâ, tezkiye olmuş nefisle tezkiye olmamış nefsin durumlarını şu misalle ne güzel ifade etmektedir:
“Bir hekîm dedi ki: «Çölde bir karga ile bir leyleği birlikte gördüm. Bu hale şaştım ve aralarındaki birlik, anlaşma nedir; bunu anlayayım diye hallerine dikkat ettim. Şaşkın bir halde onlara yaklaştım. İkisinin de topal olduklarını gördüm.»
Hele yurdu gökyüzü olan iri doğan kuşu yani ârif ile yeryüzü harabeler kuşu olan yarasa yani bilgisiz kişi nasıl dost olabilirler? Biri İlliyyîn’in güneşi, öbürü Siccîn’den kopup gelmiş yarasa.[1] Biri her ayıptan arınmış tertemiz bir nûr, öbürü her kapının dilencisi… Biri Ülker burcunda bir ay, öbürü gübre içinde bir kurt… Biri Yûsuf yüzlü, İsa nefesli bir varlık, öbürü bir kurt, yahut da boynunda çıngırak bulunan bir eşek. Biri mekansızlık âleminde uçmakta, öbürü köpekler gibi samanlıkta yaşamakta.
Gül, gönül diliyle pislik böceğine: «Ey koltuğu kokmuş!» der, «Eğer sen gül bahçesinden kaçarsan, senin bu tiksintin gül bahçesinin kemalini ve üstünlüğünü belirtir. Benim gayretim, yani seni istemeyişim: Ey alçak kişi, buradan uzaklaş! diye kafana bir çomak vurur. Ey alçak! Eğer sen benimle birlikte olursan, bazıları senin, benim aslımdan bir cins olduğunu sanırlar. Bülbüllere yakışan yer, çayırlık ve çimenliktir. Pislik böceğinin yurdu da pisliktir. Allah bana lutfetti de, bir mürşid vasıtasıyle beni pislikten, murdarlıktan pak etti, arıttı. Böyle iken nasıl olur da nefs-i emmâre[2] gibi bir murdarı başıma bela eder? Mürşide ulaşmadan önce, bir damarım, nefsine esir olan o murdarlardan idi. Lakin Hakk, mürşid eliyle o damarı kesip attı. Artık o kötü damar, o kötü huy bana nasıl ve nerede ulaşabilir?” (Mevlânâ, Mesnevî, 2103-2119. beyt)
Devam eden âyetlerde kötü halleri hatırlatılan bir kısım Ehl-i kitap, halen nefisleri tezkiye olmadığı halde böyle bir iddiada bulunanlara ibretli bir misal olarak anlatılır:
[1] İlliyyîn: Yedinci kat gökte bir yerin adı. Cennetlerin en yüksek, en iyi yeridir. Bir rivayete göre de yedinci kat göğün üzerinde Sidretü’l-münteha’nın ve arşın altında bir makam ki, iyi bireylerin amel defterleri orada bulunur. (bk. Mutaffifîn 83/18-21) Siccîn: Cehennemin en alt tabakasında, en kötü yeri. Fasıkların, kâfirlerin, müşriklerin amel defterlerinin bulunduğu yer. (bk. Mutaffifîn 83/7-9)
[2] Nefs-i emmâre: Devamlı kötülük yapmayı emreden nefis mertebesi.
Nisâ Suresi tefsiri için tıklayınız…
Kaynak: Ömer Çelik Tefsiri
Nisâ Suresi 50. ayetinin meal karşı karşıya geldirması ve diğer ayetler için tıklayınız…
Kaynak: https://www.islamveihsan.com/