Enfâl Suresi 72. Ayet Meali, Arapça Yazılışı, Anlamı ve Tefsiri

Enfâl Suresi 72. Ayet Meali, Arapça Yazılışı, Anlamı ve Tefsiri
Bu paylaşımımızda siz kıymetli okurlarımız için Kuran Meali ve Tefsiri ile alakalı bilgiler sunmaya çalıştık. Kuran Meali ve Tefsiri başlıklı konumuzu dikkatli okumanızı öneririz. Yazımızın detayın Kuran Meali ve Tefsiri ile alakalı geniş bir şekilde bilgilere sahip olacaksınız.
Enfâl Suresi 72. ayeti ne anlatıyor? Enfâl Suresi 72. ayetinin meali, Arapçası, anlamı ve tefsiri…
Enfâl Suresi 72. Ayetinin Arapçası:
اِنَّ الَّذ۪ينَ اٰمَنُوا وَهَاجَرُوا وَجَاهَدُوا بِاَمْوَالِهِمْ وَاَنْفُسِهِمْ ف۪ي سَب۪يلِ اللّٰهِ وَالَّذ۪ينَ اٰوَوْا وَنَصَرُٓوا اُو۬لٰٓئِكَ بَعْضُهُمْ اَوْلِيَٓاءُ بَعْضٍۜ وَالَّذ۪ينَ اٰمَنُوا وَلَمْ يُهَاجِرُوا مَا لَكُمْ مِنْ وَلَايَتِهِمْ مِنْ شَيْءٍ حَتّٰى يُهَاجِرُواۚ وَاِنِ اسْتَنْصَرُوكُمْ فِي الدّ۪ينِ فَعَلَيْكُمُ النَّصْرُ اِلَّا عَلٰى قَوْمٍ بَيْنَكُمْ وَبَيْنَهُمْ م۪يثَاقٌۜ وَاللّٰهُ بِمَا تَعْمَلُونَ بَص۪يرٌ
Enfâl Suresi 72. Ayetinin Meali (Anlamı):
İman edip Allah yolunda hicret eden, mallarıyla ve canlarıyla Allah yolunda cihâd edenlerle onları barındıran ve onlara yardım edenler, işte onlar, birbirlerinin dost ve yardımcılarıdırlar. İman etmiş olmakla birlikte halen hicret etmeyenlere gelince, hicret edinceye kadar sizin onlarla hiçbir dostluğunuz ve yardımlaşmanız olamaz. Buna rağmen eğer onlar dinlerini korumak için sizden yardım isterlerse, aranızda barış anlaşması bulunan bir topluluk aleyhine olmamak şartıyla, onlara yardım etmeniz lâzımdır. Allah bütün yaptıklarınızı görmektedir.
Enfâl Suresi 72. Ayetinin Tefsiri:
Resûlullah
(s.a.s.) zamanında imanları uğruna yurtlarını terk edip Medine’ye hicret eden
muhacirlerle, onlara kucak açan ve her türlü yardımı seve seve yapan Ensar
birbirlerinin dost ve yardımcısı olduğu gibi, asr-ı saadetten ibu yana kıyamete
kadar muhacir ve ensar mevkiinde olan ve bir “Dârü’l-İslâm” yani İslâm’ın
meydana geldiği bölge tesis etmiş mü’minler de birbirlerinin dost ve
yardımcılarıdırlar. Bunların birbirleri üzerinde velâyet hakları mevcuttur. Yani:
Birbirlerini savaş, saldırı ve benzeri her türlü tehlikelere karşı
korurlar,
Haklarını savunurlar,
Eksik kalan, aksayan taraflarını tamamlarlar,
Birbirlerinin işlerini düzene koymaya yardımcı olmaktadırlar.
Lakin
iman ettiği halde halen hicret etmemiş bulunan kimselerin “Dârü’l-İslâm”da
yaşayan mü’minler üzerinde bir velâyet hakları yoktur. Yani mü’minler, onları
korumak ve kollamaktan mesul değildirler. Daha açık bir ifadeyle, yalnızca
Darü’l-İslâm’da yaşayanlar ve oraya hicret edenler, birbirlerine velayet
ilişkisi ile bağlıdırlar. İslâm devletinin sınırları dışında yaşayan
müslümanlar için ise yalnızca İslâm kardeşliği bağı var olacak, fakat onlarla
velayet ilişkisi içinde olunamayacaktır. Bunun yanında eğer bulundukları
yerde azınlık olan o kimseler, dinlerini yaşama yahut kendilerine yapılan dini
baskıları kaldırma maksadıyla yardım isteyecek olurlarsa, mü’minlerin onlara
yardım etme mecburiyetleri mevcuttur. Onları yardımsız bırakmaları asla doğru
değildir. Lakin onlar, Dârü’l-İslâm’daki mü’minlerle kendileri içinde
antlaşma bulunan kâfir bir kavim aleyhine yardım isteyecek olurlarsa, o
kâfirlere karşı onlara yardımcı olmamak ve süresi bitinceye kadar da antlaşmayı
bozmamak gerekir.
Lakin
yardım isteyen mü’minler esir, zayıf ve çaresiz kimselerse, kuşkusuz ki onların
velâyet hakkı bâkîdir ve onlara yardımcı olmak vaciptir. Eğer kuvvet ve imkân
varsa onları kurtarmak maksadıyla maddi-manevî bütün imkânları seferber ederek
onları esaretten kurtarmak için harekete geçip onlara yardımcı olmak gerekir.
Bugün -ne yazık ki- ellerinde hazinelerle servet bulunmakla, ihtiyaç fazlası
malları, savaşma güç ve kudretleri olmakla birlikte, kardeşlerini
düşmanlarının esaretinde bırakan ve mü’min diye geçinen bireylerin mesuliyetini
ve hesaplarının zorluğunu tahayyül etmek lazımdır.
Kâfirlere
gelince:
Enfâl Suresi tefsiri için tıklayınız…
Kaynak: Ömer Çelik Tefsiri
Enfâl Suresi 72. ayetinin meal karşı karşıya geldirması ve diğer ayetler için tıklayınız…
Kaynak: https://www.islamveihsan.com/