Enfâl Suresi 65. Ayet Meali, Arapça Yazılışı, Anlamı ve Tefsiri
Enfâl Suresi 65. Ayet Meali, Arapça Yazılışı, Anlamı ve Tefsiri
Bu paylaşımımızda siz kıymetli okurlarımız için Kuran Meali ve Tefsiri ile alakalı bilgiler sunmaya çalıştık. Kuran Meali ve Tefsiri başlıklı konumuzu dikkatli okumanızı öneririz. Yazımızın detayın Kuran Meali ve Tefsiri ile alakalı geniş bir şekilde bilgilere sahip olacaksınız.
Enfâl Suresi 65. ayeti ne anlatıyor? Enfâl Suresi 65. ayetinin meali, Arapçası, anlamı ve tefsiri…
Enfâl Suresi 65. Ayetinin Arapçası:
يَٓا اَيُّهَا النَّبِيُّ حَرِّضِ الْمُؤْمِن۪ينَ عَلَى الْقِتَالِۜ اِنْ يَكُنْ مِنْكُمْ عِشْرُونَ صَابِرُونَ يَغْلِبُوا مِائَتَيْنِۚ وَاِنْ يَكُنْ مِنْكُمْ مِائَةٌ يَغْلِبُٓوا اَلْفًا مِنَ الَّذ۪ينَ كَفَرُوا بِاَنَّهُمْ قَوْمٌ لَا يَفْقَهُونَ
Enfâl Suresi 65. Ayetinin Meali (Anlamı):
Ey Peygamber! Mü’minleri savaşa hazırlayıp teşvik et. Eğer sizden gerçekten sabırlı yirmi kişi olursa, onlardan iki yüz insana gâlip gelir. Eğer sizden aynı biçimde yüz kişi olursa kâfirlerden bin insana gâlip gelir. Çünkü onlar, ne için savaştığını düşünmeyen beyinsiz bir gürûhtur.
Enfâl Suresi 65. Ayetinin Tefsiri:
65.
âyette bulunan اَلتَّحْر۪يضُ (tahrîd) kelimesi,
enerjik kabiliyetli bireylerin başkalarını bir şeyi yapmaya teşvik etmesi,
cesâretlendirmesi ve yönlendirmesidir. Bu kelimede eğitmek, öğretmek ve
hazırlamak mânası da mevcuttur. Bir insan, fakat kendi yaptığı bir işe başkalarını
da teşvik edebilir. Bizzat içinde bulunmadığı bir şeye teşvik etmesi zordur.
Nitekim âyet-i kerîmede şöyle buyrulur:
“Rasûlüm!
Allah yolunda savaş! Sen fakat kendinden sorumlusun. Müminleri de savaşa teşvik
et.” (Nisâ 4/84)
Bu
nedenle, savaş kızıştığı zaman Peygamberimiz (s.a.s.) düşmana daha çok
yaklaşırdı. Hz. Ali şöyle der: “İki topluluk birbiriyle karşılaşıp savaş
kızıştığı anlarda Allah Resûlü (s.a.s.)’e sığınır, onun kanatları altında
korunurduk. Düşmana ondan daha yakın kimse olmazdı.” (Ahmed b. Hanbel, Müsned,
I, 86)
Allah
Teâlâ mü’minleri ilk etapta bire on ile sorumlu tuttu. Yani müslümanların, bir
mü’mine on kâfir düşecek bir nispetle karşı karşıya geldikları zaman bile savaşmalarını
farz kıldı. Bu nispete kadar düşman karşısında sabır ve sebat göstermelerini,
savaştan vazgeçmemelerini istedi. Bu ilâhî emir, aslında müslümanlara yüksek
bir güven duygusu ve moral vermelidir. Çünkü bir anlamda Rabbimiz, iman
cevherinin, bir mü’mini kâfir karşısında on kat daha kuvvetli kılan bir kuvvet
olduğunu bildirmektedir. Lakin bu nispet, kalplere arız olan zayıflık sebebiyle
müslümanlara ağır gelince Cenâb-ı Hak bunu, katından bir rahmet ve lutuf
tecellisi olarak bire iki nispetine kadar indirdi. Şu halde bir mü’minin asgari
iki kâfire karşı savaşması ve dayanması farzdır. Buna göre iki kişi karşısında
dayanamayıp kaçan savaştan kaçmış ve büyük günah işlemiş olur. Lakin üç kişiyle
karşılaşıp da kaçan savaştan kaçmış sayılmaz.
Hâsılı
bu âyetler, mü’minlerin kâfirlerle yaptıkları savaşlarda, mü’minin sabır, sebat
ve dayanma gücünün azami ve asgari limitlerini belirlemektedir. Bir mü’min
kendisinde, ihlas ve sabrı ölçüsünde on kâfirle savaşacak ve onları yenebilecek
bir ilâhî kuvvet bulabilir. Duruma göre bu nispet bire dokuz, bire sekiz… şeklinde
azabilir. Lakin kesinlikle bire ikinin altına düşmez. İman etmiş olma vasfı
buna manidir.
Savaş
dendiğinde esirler ve ganimetler akla gelir. Şimdi bunların hükmü ile alakalı
buyruluyor ki:
Enfâl Suresi tefsiri için tıklayınız…
Kaynak: Ömer Çelik Tefsiri
Enfâl Suresi 65. ayetinin meal karşı karşıya geldirması ve diğer ayetler için tıklayınız…
Kaynak: https://www.islamveihsan.com/