Kuran-ı Kerim

En’âm Suresi 27. Ayet Meali, Arapça Yazılışı, Anlamı ve Tefsiri

En’âm Suresi 27. Ayet Meali, Arapça Yazılışı, Anlamı ve Tefsiri

Bu paylaşımımızda siz kıymetli okurlarımız için Kuran Meali ve Tefsiri ile alakalı bilgiler sunmaya çalıştık. Kuran Meali ve Tefsiri başlıklı konumuzu dikkatli okumanızı öneririz. Yazımızın detayın Kuran Meali ve Tefsiri ile alakalı geniş bir şekilde bilgilere sahip olacaksınız.

En’âm Suresi 27. ayeti ne anlatıyor? En’âm Suresi 27. ayetinin meali, Arapçası, anlamı ve tefsiri…

En’âm Suresi 27. Ayetinin Arapçası:

وَلَوْ تَرٰٓى اِذْ وُقِفُوا عَلَى النَّارِ فَقَالُوا يَا لَيْتَنَا نُرَدُّ وَلَا نُكَذِّبَ بِاٰيَاتِ رَبِّنَا وَنَكُونَ مِنَ الْمُؤْمِن۪ينَ

En’âm Suresi 27. Ayetinin Meali (Anlamı):

Nihâyet ateşin karşısında durdurulduklarında onların hâlini bir görsen! O zaman: “Ah ne olurdu, dünyaya bir daha geri döndürülsek de Rabbimizin âyetlerini yalanlamasak, mü’minlerden olsak!” diye hayıflanırlar!

En’âm Suresi 27. Ayetinin Tefsiri:

Müşrikler
ve kâfirler âhirette cehennem azabıyla yüz yüze gelip, o korkunç ateşin apaçık
bir gerçek olduğunu gözleriyle gördükleri zaman çok pişman olacaklar, tekrar dünyaya
dönmeyi isteyeceklerdir. “Dönsek de Allah’ın ayetlerini, Kur’an’ın verdiği
haberleri yalanlamasak, mü’minlerden olsak” diye temenni edeceklerdir. Çünkü
önceden beri gizledikleri şeyler; amel defterlerindeki kötülükler; küfür, şirk
ve nifaklarının gerçek yüzü, âhireti, cennet ve cehennemi yalanlamalarının
yanlışlığı hepsi apaçık karşılarına çıkacaktır. Şu âyet-i kerîmede haber
verilen hakikat vuku bulacaktır:

“Herkesin amel defteri önüne konulacak; sen günahkârların o
defterde yazılı olanlardan dolayı ödleri patlayacak biçimde korktuklarını
göreceksin. Hayretler içinde: «Yazıklar olsun bize! Bu nasıl defter ki, ufak
büyük demeden, hiçbir şeyi dışarıda bırakmadan ne yapmış, ne söylemişsek
hepsini saymış dökmüş!» diyecekler. Böylelikle yaptıkları her şeyi amel
defterlerinde bulacaklar. Rabbin hiç kimseye zulmetmez.”
(Kehf 18/49)

İşte
bu gerçek karşısında şaşkına dönecekler ve tekrar dünyaya gelmeyi
isteyeceklerdir. Lakin bu, onların o an ki duydukları korkunun bir neticesidir.
Dünyaya gelseler o hali unutur ve tekrar inkâra saplanırlar, kendilerine
yasaklanan şeyleri yine pervasızca yaparlardı. Onlar bu iddialarında da
yalancıdırlar. Onlar dünya çapında yaşarken dünya ötesini, âhireti inkâr etmişlerdi.
Dünya yaşamından başka bir yaşamın olmadığını sanmışlar, “varsa yoksa hayat bu
hayattır, yaşarız ölürüz, tekrar diriltilmemiz olabilecek değildir” demişlerdi.
(bk. Mü’minûn 23/37) Lakin kıyamet günü bütün zanları, vehimleri boşa çıkıp
değişmez gerçekle yüz yüze gelip hesap vermek üzere Allah’ın huzuruna
çıktıklarında perişan durumlarını bir görmek gerekir. O vakit Allah onlara inkâr
edip durdukları “yeniden dirilişin, âhiret yaşamının” gerçek olup olmadığını
soracak, gözleriyle gördükleri o gerçeği inkâr etme imkânı kalmayacak ve “O
halde inkâr etmeniz sebebiyle tadın azabı!”
(En‘âm 6/30) şeklindeki ağır
bir ilâhî hitabın kahredici ezikliği içinde ebedi azaba düçar olacaklardır.
Çünkü birgün mutlaka Allah’a kavuşacağına inanmayanların kaybedenlerden bulunacağı
kuşkusuzdir:

En’âm Suresi tefsiri için tıklayınız…

Ayrıca Bakınız.  Âl-i İmrân Suresi 164. Ayet Meali, Arapça Yazılışı, Anlamı ve Tefsiri

Kaynak: Ömer Çelik Tefsiri

En’âm Suresi 27. ayetinin meal karşı karşıya geldirması ve diğer ayetler için tıklayınız…

Kaynak: https://www.islamveihsan.com/

İlgili Makaleler

Bir yanıt yazın