Kuran-ı Kerim

Bakara Suresi 271. Ayet Meali, Arapça Yazılışı, Anlamı ve Tefsiri

Bakara Suresi 271. Ayet Meali, Arapça Yazılışı, Anlamı ve Tefsiri

Bu paylaşımımızda siz kıymetli okurlarımız için Kuran Meali ve Tefsiri ile alakalı bilgiler sunmaya çalıştık. Kuran Meali ve Tefsiri başlıklı konumuzu dikkatli okumanızı öneririz. Yazımızın detayın Kuran Meali ve Tefsiri ile alakalı geniş bir şekilde bilgilere sahip olacaksınız.

Bakara Suresi 271. ayeti ne anlatıyor? Bakara Suresi 271. ayetinin meali, Arapçası, anlamı ve tefsiri…

Bakara Suresi 271. Ayetinin Arapçası:

اِنْ تُبْدُوا الصَّدَقَاتِ فَنِعِمَّا هِيَۚ وَاِنْ تُخْفُوهَا وَتُؤْتُوهَا الْفُقَرَٓاءَ فَهُوَ خَيْرٌ لَكُمْۜ وَيُكَفِّرُ عَنْكُمْ مِنْ سَيِّـَٔاتِكُمْۜ وَاللّٰهُ بِمَا تَعْمَلُونَ خَب۪يرٌ

Bakara Suresi 271. Ayetinin Meali (Anlamı):

Eğer sadakaları açıktan verirseniz bu da iyidir. Ama onları gizler ve yoksullere gizlice verirseniz bu sizin için daha hayırlıdır. Bunun yanında Allah sizin bir kısım günahlarınızı bağışlar. Zira Allah, yaptığınız her şeyden haberdardır.

Bakara Suresi 271. Ayetinin Tefsiri:

Farz
olan zekâtı ve nafile olan sadakaları bireylerin göreceği biçimde açıktan
vermek caizdir. Nitekim aşağıda gelecek olan 274. âyette geçen övgü sadedindeki
“açıktan da verirler” ifadesi, 
buna temas etmektedir. Böyle davranmak, belli bir noktaya kadar güzel de
karşılanabilir. Hatta farz olan zekâtı açıktan vermek, kişiyi “acaba verdi mi,
vermedi mi” şeklindeki bir töhmet altında bulunmaktan kurtaracağı gibi,
başkaları için de bir teşvik unsuru olacaktır. Lakin iyiliği, gösteriş
korkusundan uzak bir biçimde gizli yapmak, onu yoksulin eline hiçbir biçimde
rencide olmayacağı bir tarzda gizlice ulaştırmak kuşkusuz sevap yönünden daha
hayırlıdır. Şartlarına ve âdâbına riâyet edilerek yapılan harcamalar kuşkusuz
daha büyük faydalar sağlayacaktır. Allah Teâlâ bunları en güzel biçimde kabul
buyuracak, bol bol karşılık verecek ve bu vesileyle sahiplerinin diğer
günahlarını da bağışlayacaktır. Zira Allah yolunda vermenin, günahlardan
arınarak nefsi tezkiye etmede çok büyük bir rolü mevcuttur. Nitekim âyet-i kerîmede
şöyle buyrulur:

“Onların mallarından bir miktar zekât ve sadaka al ki, böylece
kendilerini günahlarından arındırıp tertemiz kılasın.”
(Tevbe 9/103)

İyiliklerin
gizli yapılmasının faziletiyle alakalı olarak Resûlullah (s.a.s.)’in pek mühim
tavsiyeleri bulunmaktadır. Efendimiz, “sağ eliyle verdiği sadakayı sol eli
duymayan kimsenin kıyâmet günü Allah’ın gölgesi altında gölgeleneceklerden biri
bulunacağını”
haber vermiştir. (Buhâri, Hudûd 19; Müslim, Zekât 91)

 Ebû Zerr (r.a.), Peygamber Efendimiz’e:

“–Yâ
Nebiyyallah! Hangi sadaka daha faziletlidir?” diye sorunca Allah Resûlü (s.a.s.):

“–Fakire gizlice verilen ve malı az olan kimsenin zorlanarak
verdiği sadakadır”
buyurmuştur. (Ahmed b. Hanbel, Müsned, V, 265, 178-179;
Ebû Dâvûd, Zekât 40/1677)[1]

Zira
gizli verilen sadaka, gösterişten ve duyulsun arzusundan daha uzaktır. Bu yolla
kişi, “başkaları görsün, duysun ve beni takdir etsin; ne kadar cömert insan
olduğumu bilsin” şeklindeki yanlış ve zararlı düşüncelerden gönlünü koruma imkânı
bulur. Şöhrete giden yolu kapayarak, nefsini kontrol edip daha çok sevap
kazanabilir.

Rabbimizin
âyetlerini gönül kulağıyla dinleyip gereğini yapmak isteyenlerin yollarını
aydınlatacak güzel bir örnek olması yönünden İslâm tarihinin göz alıcı
sîmâlarından Zeynelâbidîn (k.s.) Hazretleri’nin şu halini ibretle temâşâ etmek
lâzımdır:

Hulefâ-i
râşidîni takip eden senelerda Medine-i Münevvere’de bâzı yoksullerin kapılarına
meçhûl bir kimse her sabah bir çuval erzak bırakmaktaydı. Bir sabah o yoksuller
uyandıklarında baktılar ki, kapılarına erzak konmamış. Sebebini merak
ederlerken, o esnâda içli bir salâ sesi duyuldu ve Medine-i Münevvere, Hz. Ali (r.a.)’ın
torunu Zeynelâbidîn (k.s.)’un vefâtı haberiyle çalkalandı. Herkes derin bir
mâteme büründü. Peygamberimiz (s.a.s.) bu kıymetli torununa karşı son vazîfeler
îtinâ ile yapılmaya başlandı. Sıra mübârek nâşının yıkanmasına geldiğinde, bu
şerefli vazîfeyi yapacak olan zât, mevtânın sırtında içi su toplamış büyükçe yaralar
görünce şaşırdı. Sebebini anlayamadı. Yakınlarına sorduğunda ise, Ehl-i
Beyt’ten orada bulunup bu sırra âşinâ olan bir kimse, şunları dile getirdi:

“–Zeynelâbidîn
Hazretleri her sabah hazırladığı erzak çuvallarını sırtında taşıyarak erkenden
yoksullerin kapısına götürür ve kimseye görünmeden geri dönerdi. Halk da bu
çuvalları kimin bıraktığını bilmezdi. Sırtında gördüğünüz yaralar, işte o
çuvalları taşımaktan ötürü oluşmuş yaralardır.” (bk. İbn Kesîr, el-Bidâye,
IX, 112, 122; Ebû Nuaym, Hilye, III, 136)

Sadakayı
gizlice vermenin bir örneği de Şâh Abdullah Dihlevî (k.s.)’dan:

Hazret
verdiği sadakayı çok gizli tutardı. Kendisine bir yerden bir şey geldiğinde, o
gelen şey para ise, talebelerine dağıtırdı. Ama bu işi onlar murakabe hâlinde
iken yapardı. Tâ ki, onlara kimin ne verdiğini, kime ne kadar verildiğini ve ne
verildiğini bilmeyeler…” (el-Hadâiku’l-Verdiyye, s. 849)

Bütün
bunlar, İslâm’ı en derin yönleriyle ruhuna sindirmiş gönül ehli bireylerin
güzel hallerinden yansımalardır. Şüphesiz bu güzel hallerin zirvedeki
temsilcisi Peygamberimiz (s.a.s.)’dir. O, sözüyle ve haliyle bize örnek
olmakta, güneş gibi ylumuzu aydınlatmaktadır. Ama hidayeti verecek olan da
yalnız Allah’tır:

[1]Enes b. Mâlik (r.a.)’in
nakline göre ise Resûl-i Ekrem (s.a.s.) şöyle buyurmuştur:

“Allah Teâlâ yeri yarattığı vakit, yer sarsılmaya başladı.
Bunun üzerine Cenâb-ı Hak dağları yaratarak yeryüzüne yerleştirdi ve onu
istikrâra kavuşturdu. Melekler dağların kuvvetine hayran kaldılar. «Ey
Rabbimiz, dağlardan daha kuvvetli bir varlık yarattın mı?» diye sordular. «Evet,
demiri yarattım» buyurdu. «Ey Rabbimiz, demirden daha kuvvetli bir şey yarattın
mı?» dediler. Hak Teâlâ: «Evet, ateşi yarattım» buyurdu. «Ey Rabbimiz, ateşten
daha kuvvetli bir şey yarattın mı?» diye yine sordular. Hak Teâlâ: «Evet, suyu
yarattım!» buyurdu. «Ey Rabbimiz, sudan daha kuvvetli bir şey yarattın mı?»
dediler. Hak Teâlâ: «Evet, rüzgârı yarattım» cevâbını verdi. «Ey Rabbimiz,
rüzgârdan daha kuvvetli bir şey yarattın mı?» diye yine sordular. Bu sefer Hak
Teâlâ: «Evet insanoğlunu yarattım. Eğer o, sağ eliyle sadaka verir ve bunu da
sol eli bilmeyecek kadar gizlerse hepsinden daha kuvvetli olur» buyurdu.”
(Tirmizî,
Tefsir 113-114/3369;
Beyhakî,
Şuab, III, 244
)

 

Ayrıca Bakınız.  Âl-i İmrân Suresi 193. Ayet Meali, Arapça Yazılışı, Anlamı ve Tefsiri

Bakara Suresi tefsiri için tıklayınız…

Kaynak: Ömer Çelik Tefsiri

Bakara Suresi 271. ayetinin meal karşı karşıya geldirması ve diğer ayetler için tıklayınız…

Kaynak: https://www.islamveihsan.com/

İlgili Makaleler

Bir yanıt yazın