Bakara Suresi 249. Ayet Meali, Arapça Yazılışı, Anlamı ve Tefsiri
Bakara Suresi 249. Ayet Meali, Arapça Yazılışı, Anlamı ve Tefsiri
Bu paylaşımımızda siz kıymetli okurlarımız için Kuran Meali ve Tefsiri ile alakalı bilgiler sunmaya çalıştık. Kuran Meali ve Tefsiri başlıklı konumuzu dikkatli okumanızı öneririz. Yazımızın detayın Kuran Meali ve Tefsiri ile alakalı geniş bir şekilde bilgilere sahip olacaksınız.
Bakara Suresi 249. ayeti ne anlatıyor? Bakara Suresi 249. ayetinin meali, Arapçası, anlamı ve tefsiri…
Bakara Suresi 249. Ayetinin Arapçası:
فَلَمَّا فَصَلَ طَالُوتُ بِالْجُنُودِۙ قَالَ اِنَّ اللّٰهَ مُبْتَل۪يكُمْ بِنَهَرٍۚ فَمَنْ شَرِبَ مِنْهُ فَلَيْسَ مِنّ۪يۚ وَمَنْ لَمْ يَطْعَمْهُ فَاِنَّهُ مِنّ۪ٓي اِلَّا مَنِ اغْتَرَفَ غُرْفَةً بِيَدِه۪ۚ فَشَرِبُوا مِنْهُ اِلَّا قَل۪يلًا مِنْهُمْۜ فَلَمَّا جَاوَزَهُ هُوَ وَالَّذ۪ينَ اٰمَنُوا مَعَهُۙ قَالُوا لَا طَاقَةَ لَنَا الْيَوْمَ بِجَالُوتَ وَجُنُودِه۪ۜ قَالَ الَّذ۪ينَ يَظُنُّونَ اَنَّهُمْ مُلَاقُوا اللّٰهِۙ كَمْ مِنْ فِئَةٍ قَل۪يلَةٍ غَلَبَتْ فِئَةً كَث۪يرَةً بِاِذْنِ اللّٰهِۜ وَاللّٰهُ مَعَ الصَّابِر۪ينَ
Bakara Suresi 249. Ayetinin Meali (Anlamı):
Tâlût ordusuyla birlikte hareket edince askerlerine hitâben şöyle dedi: “Allah sizi bir ırmakla imtihan edecektir. Ondan içen benden değildir. Ondan hiç tatmayan ise tabi ki bendendir. Lakin yalnızca eliyle bir avuç alanlara izin var.” Lakin pek azı dışında hepsi ondan içti. Tâlût ve bununla birlikteki mü’minler ırmağı geçince geride kalanlar: “Bu gün bizim Câlût ve ordusuyla savaşacak gücümüz kalmadı” dediler. Allah’ın huzuruna çıkacaklarını kesinlikle bilenler ise: “Az sayıdaki nice topluluk, çok sayıdaki nice kalabalığı Allah’ın izniyle yenmiştir. Allah, sabredenlerle birliktedir” dediler.
Bakara Suresi 249. Ayetinin Tefsiri:
Tâlût,
hükümdar olduktan sonra ordusunu düzene koydu ve Câlût’un üzerine yürüdü.
Mevsimin çok sıcak olması sebebiyle askerin suya ihtiyacı da fazlaydı. Lakin o
dönemin peygamberine Cenâb-ı Hak’tan bir tâlimât geldi. Tâlût’un askerleri bir
nehirle imtihan edileceklerdi. Bu ilâhî emri öğrenen Tâlût:
“–Allah
sizi su ile imtihan edecek. Kim kanıncaya kadar ondan içerse benim askerîm
değildir!” dedi. Önlerindeki ırmaktan fakat bir avuç içmeye izin verilmişti.
Tâlût ve askerleri, sözü edilen ırmağın kenarına geldiler. Rivayete göre ordu
80.000 kişi idi. Bunun 76.000 kişisi tâlimât dışında kana kana su içtiler.
Sadece 4.000 kişi emre itaat etti. Daha sonra bunların pek çoğu da firâr etti.
Geriye 313 kişi kaldı. Bu sayı, Bedir savaşına katılan mü’min askerlerin
sayısıyla aynıdır. Nitekim Berâ (r.a.)’ten şöyle nakledilmektedir: “Biz, Hz.
Muhammed (s.a.v.)’in ashâbı olarak şöyle derdik: «Bedir’de bulunanların sayısı,
Tâlût’un Filistin nehrini birlikte geçtiği mü’min askerlerinin sayısı olan
313’tür.»” (Buhârî, Megâzî 6)
Irmaktan,
bir avuçtan fazla su içenlerin susuzlukları daha da arttı; dudakları kurudu ve
hâlsiz kalıp bîtap düştüler, nihâyetinde perişan oldular. Emri dinleyenlere
ise, aldıkları bir avuç su kâfî geldi. Ayrıca îmanları kuvvetlenip, cesâret ve
güçleri ziyâdeleşti.
Tâlût’un
ordusunda iki farklı insan kişiliği görülmektedir. Birisi verdiği sözü
tutamayan, nefsinin arzularına gem vuramayan ciddiyetsiz bir karakterdir.
Bunlar başlarındaki komutanın ikazlarını kısa bir sürede unuttular ve işin
akıbetinin nereye varacağını düşünmeden endişesızca ırmağın suyundan bol bol
içtiler. İşin enteresan yanı bu yapıda olanların sayıca bi hayli fazla olmalarıdır.
Bunlardan zor da olsa ırmağı geçenler ise yine emre itaatteki ihmalleri
sebebiyle kendilerinde düşman kuvvetlerine karşı savaşacak bir güç
bulamamışlardır. İkincisi ise kararlı ve sabırlı bir karakterdir ki, bunlar
emredileni aynen tatbik etmiş ve başarıya ulaşmışlardır. Lakin bunların kalbi
yapılarının çok metin olduğu görülmektedir. Bunun da sebebi Allah’ın huzuruna
varacaklarına ve O’na hesap vereceklerine yakînen inanmalarıdır. Bu iman ve
güvenin bir neticesi olarak da, kendilerinden kat kat fazla düşman ordusuyla
karşılaşınca, Allah’ın izniyle başarıya erecekleri itminanıyla, “Az sayıdaki
nice topluluk, çok sayıdaki nice kalabalığı Allah’ın izniyle yenmiştir. Allah,
sabredenlerle birliktedir” (Bakara 2/249)diyebilmişlerdir.
Âyet-i
kerîmede askerî disipline dikkat çekilmektedir. Bir ordunun gâlibiyet
sebeblerinden birisi, her şeyden önce kumandanın emirlerine harfiyen riâyet
etmektir. Zafere ulaşmak, sayıya değil, haklı olmaya, doğruluğa, îman ve
mâneviyâta bağlıdır. Zafer, çoğu kez kemiyetten ziyâde keyfiyet sahibi ordulara
lütfedilir. Peygamber Efendimizin yaptığı gazvelerde, bu hâlin en bâriz
tezâhürleri görülmektedir.
Gelen
âyet-i kerîmelerde ise düşman üzerine giden askerlerin sahip olmaları gereken
bir kısım vasıflara manasına gelmektedir:
Bakara Suresi tefsiri için tıklayınız…
Kaynak: Ömer Çelik Tefsiri
Bakara Suresi 249. ayetinin meal karşı karşıya geldirması ve diğer ayetler için tıklayınız…
Kaynak: https://www.islamveihsan.com/