Kuran-ı Kerim

Bakara Suresi 243. Ayet Meali, Arapça Yazılışı, Anlamı ve Tefsiri

Bakara Suresi 243. Ayet Meali, Arapça Yazılışı, Anlamı ve Tefsiri

Bu paylaşımımızda siz kıymetli okurlarımız için Kuran Meali ve Tefsiri ile alakalı bilgiler sunmaya çalıştık. Kuran Meali ve Tefsiri başlıklı konumuzu dikkatli okumanızı öneririz. Yazımızın detayın Kuran Meali ve Tefsiri ile alakalı geniş bir şekilde bilgilere sahip olacaksınız.

Bakara Suresi 243. ayeti ne anlatıyor? Bakara Suresi 243. ayetinin meali, Arapçası, anlamı ve tefsiri…

Bakara Suresi 243. Ayetinin Arapçası:

اَلَمْ تَرَ اِلَى الَّذ۪ينَ خَرَجُوا مِنْ دِيَارِهِمْ وَهُمْ اُلُوفٌ حَذَرَ الْمَوْتِۖ فَقَالَ لَهُمُ اللّٰهُ مُوتُوا ثُمَّ اَحْيَاهُمْۜ اِنَّ اللّٰهَ لَذُو فَضْلٍ عَلَى النَّاسِ وَلٰكِنَّ اَكْثَرَ النَّاسِ لَا يَشْكُرُونَ

Bakara Suresi 243. Ayetinin Meali (Anlamı):

Sayıları binlerce olduğu halde ölüm korkusuyla yurtlarını terk edip gidenleri görmedin mi? Allah onlara: “Ölün!” buyurdu; öldüler de sonra onları yeniden diriltti. Doğrusu Allah, insanlara karşı çok lutufkârdır, fakat bireylerin çoğu şükretmez.

Bakara Suresi 243. Ayetinin Tefsiri:

243.
âyette sözü edilen kimselerle alakalı olarak şöyle bir olay anlatılır:

İsrâiloğulları’ndan
Vâsit civarında Dâverdân adı verilen bölgede oturan bir topluluk vardı. Orada vebâ
salgını çıktı. Zenginler ve ileri gelenler kaçıp gitti, yoksul ve çaresizler
kaldı. Geride kalanların çoğu helâk oldu. Kaçanlar ise ölümden kurtulup
hastalık ortadan kalkınca sıhhatli olarak geri döndüler. Kasabada kalıp helâk
olmayanlar, “Kaçan dostlarımız bizden daha ihtiyatlı davrandılar. Eğer biz
de onlar gibi yapsaydık, hepimiz hayatta kalırdık. Şayet ikinci bir kez daha
veba salgını olursa biz de buradan, veba olmayan yere çıkıp gideceğiz” dediler.
Bir yıl sonra tekrar vebâ çıktı. Kasabanın tüm halkı kaçıp iki dağ içinde bir
vâdiye indiler. Buraya yerleşip kurtulduklarını sandıkları sırada, vâdinin alt
ve üst aracılığıyla birer melek onlara, “Ölünüz!” diye nidâ etti. Allah’ın emri
ve dilemesiyle herhangi bir hastalık olmaksızın hepsi, tek bir insanın ölümü
gibi, bir anda öldüler. Hayvanları da öldü. Üzerlerinden sekiz gün geçti.
Cesetleri şişip dağıldı ve koktu. Etraftaki insanlar gelip onları defnetmek
istediler, fakat buna güç yetiremediler. Sonunda yırtıcı hayvanların
parçalamasından korumak için etraflarını duvarla çevirdiler. Bir müddet böylece
kaldılar. Cesetleri çürüdü ve kemikleri ortada kaldı. Hazkîl adında bir
peygamber, bu çürümüş cesetlerin yanına uğradı. Gördüğü şeyin çokluğu sebebiyle
durup hayretler içinde tefekkür etmeye başladı. Bu arada Allah Teâlâ ona, “Sana
bir mûcize göstermemi ister misin?” diye vahyetti. “Evet” deyince Cenâb-ı Hakk
ona: “Ey kemikler! Allah sizin toplanıp bir araya gelmenizi emrediyor” diye
nidâ etmesini dile getirdi. O da böylece nidâ edince vâdide bulunan bütün kemikler
bir araya toplanıp bir kısmı bir kısmına bitişerek etsiz ve kansız, kemikten
cesetler halini aldıler. Sonra Allah Teâlâ ona tekrar: “Ey ruhlar! Allah size
dirilip ayağa kalkmanızı emrediyor” demesini istedi. O da bu biçimde söyleyince
kalktılar ve: سُبْحَانَكَ اللّٰهُمَّ وَ بِحَمْدِكَ لَا
إِلٰهَ اِلَّا أَنْتَ
(Sübhânekellahumme ve bihamdike lâ ilâhe
illâ ente) “Ey Allah! Seni tüm noksan sıfatlardan pak ve uzak tutar, seni
tesbih eder ve sana hamd ederiz. Senden başka ilâh yoktur!” diyerek yeniden
hayata döndüler. (Taberî, Câmi‘u’l-beyân, II, 794-795)

Bu
kıssa, mü’minleri zarûrî bir son olan ölümden korkmamaya ve Allah yolunda cihad
edip şehîd olmaya teşvik etmektedir. Allah’a teslimiyet ve tevekküle çağırmaktadır.
Korkunun ölüme fayda vermeyeceği gerçeğinden hareketle, ölümden kaçmak yerine
üzerimize terettüp eden vazifeleri yapmaya gayret göstermemiz tavsiye
edilmektedir. Zira nerede olursak olalım ölüm mutlaka gelecek ve ondan kaçış
olabilecek olmayacaktır. O halde bunun Allah yolunda gerçekleşmesi en akıllı yoldur.

O
halde mü’minler, hiçbir şeyden korkmadan ve çekinmeden Allah yolunda
savaşmalıdırlar. Onun dinini yüceltmek gayesiyle mücâhede ve mücâdele
etmelidirler. Gerektiğinde mallarını ve canlarını o uğurda cömertçe
harcamalıdırlar. Çünkü böyle yaptıklarında iki güzel neticeden birine mutlaka
kavuşacaklardır. Yâ gâlip gelip zafer elde edecekler yahut şehîd olup Allah’ın
rızâsına ve nimetlerine ereceklerdir. Çünkü Allah her şeyi hakkiyle işitmekte
ve bilmektedir. Yapılan amellerin mükâfatını bi hayli fazla verecektir ki, bir
sonraki âyette özellikle bu konuya temas edilmektedir: 

Bakara Suresi tefsiri için tıklayınız…

Ayrıca Bakınız.  Bakara Suresi 147. Ayet Meali, Arapça Yazılışı, Anlamı ve Tefsiri

Kaynak: Ömer Çelik Tefsiri

Bakara Suresi 243. ayetinin meal karşı karşıya geldirması ve diğer ayetler için tıklayınız…

Kaynak: https://www.islamveihsan.com/

İlgili Makaleler

Bir yanıt yazın