A’râf Suresi 40. Ayet Meali, Arapça Yazılışı, Anlamı ve Tefsiri
A’râf Suresi 40. Ayet Meali, Arapça Yazılışı, Anlamı ve Tefsiri
Bu paylaşımımızda siz kıymetli okurlarımız için Kuran Meali ve Tefsiri ile alakalı bilgiler sunmaya çalıştık. Kuran Meali ve Tefsiri başlıklı konumuzu dikkatli okumanızı öneririz. Yazımızın detayın Kuran Meali ve Tefsiri ile alakalı geniş bir şekilde bilgilere sahip olacaksınız.
A’râf Suresi 40. ayeti ne anlatıyor? A’râf Suresi 40. ayetinin meali, Arapçası, anlamı ve tefsiri…
A’râf Suresi 40. Ayetinin Arapçası:
اِنَّ الَّذ۪ينَ كَذَّبُوا بِاٰيَاتِنَا وَاسْتَكْبَرُوا عَنْهَا لَا تُفَتَّحُ لَهُمْ اَبْوَابُ السَّمَٓاءِ وَلَا يَدْخُلُونَ الْجَنَّةَ حَتّٰى يَلِجَ الْجَمَلُ ف۪ي سَمِّ الْخِيَاطِۜ وَكَذٰلِكَ نَجْزِي الْمُجْرِم۪ينَ
A’râf Suresi 40. Ayetinin Meali (Anlamı):
Şüphesiz ki âyetlerimizi yalanlayan ve büyüklenip onlardan yüz çevirenler yok mu, göğün kapıları onlar için açılmayacak ve onlar, deve iğne deliğinden geçinceye kadar cennete giremeyeceklerdir. İşte biz günahkârları böyle cezalandırırız.
A’râf Suresi 40. Ayetinin Tefsiri:
Cenâb-ı
Hakk’ın âyetlerini; tevhid, ulûhiyet, nübüvvet ve âhirete ait delillerini
yalanlayan, büyüklenip bu delillere inanmaya, onları nazar-ı itibara alıp
gereğince davranmaya tenezzül etmeyenlere göğün kapıları açılmayacaktır. Yani
duaları ve iyilik olarak yaptıkları amelleri kabul edilmeyecek, ruhları göğe
yükselemeyecek, üzerlerine feyiz ve bereket inmeyecektir. Çünkü gökler ruhlar
için saadet ve surûr kaynağıdır. Hayır ve bereket göklerden iner. Bu nedenle
ruhlar fakat göklere yükselmek sûretiyle mutlulukların en güzeline erişme imkânı
bulurlar. Yerde yürüyenlerin ayakalrı su topladığı halde, ruhları göklerde
gezenlerin kalplerinde ilâhî feyiz ve bereket şabnemleri birikir. Âyet-i kerîmede
şöyle buyrulur: “Gökte de hem rızkınız mevcuttur, hem de size va‘dedilen
cennetler.” (Zâriyât 51/22) İşte kâfirler bu nimetlerden mahrum kalacak ve
deve iğne deliğinden geçinceye kadar cennete giremeyeceklerdir. Küçüklükte “iğne deliği”, büyüklükte ise
“deve” mesel olmuştur. Dolayısıyla bir şeyin ufaklüğü ve inceliği mübalağa
edileceği zaman “iğne deliği gibi”, irilik ve büyüklükte mübalağa için ise
“deve gibi” denilir. Şu halde kâfirlerin cennete ebediyen giremeyeceklerini
ifade yönünden, irilikte mesel olan olan devenin boynu, hörgücü, ayakları,
özel şekli, bütün eğri büğrülüğü ve acaipliği ile incelikte mesel olan iğne
deliğine girmesiyle verilen misal son derece mübalağalı ve tesirli olmuştur. Bu
haliyle devenin iğne deliğinden geçmesi nasıl olabilecek değilse, kâfirlerin
cennete girmesi de aynı biçimde olabilecek değildir.
“Deve” olarak tercüme edilen âyetteki اَلْجَمَلُ (cemel) kelimesi “cümmel” diye de
okunmuştur. Buna göre kelime “kendirden yapılmış kalın ip” yahut “gemileri
bağlamada kullanılan halat” mânalarına gelmektedir.
Verilen
örnekten anlaşıldığına göre cennete sonsuza dek giremeyecek o kâfirler için,
altlarında cehennem ateşinden döşekler, üstlerine de yine cehennem ateşinden
örtüler mevcuttur. Hâsılı onların döşekleri, yorganları, yatak ve örtüleri yalnızca
ateş olacak, cehennem onları her taraftan kuşatacaktır. Burada çok beliğ bir
biçimde, tasvir edilen bireylerin dünya çapında rahatı, rahat yatakları ve bu
yataklarda yatmayı çok sevdikleri ima edilmektedir. Çünkü ceza daima işlenen
suçun cinsinden olur. Böylelikle rahata ve rahat yataklarda yatmaya düşkün
olanlar, yemeye, içmeye ve şehvetlere de düşkün olurlar. Nitekim Nebiyy-i Ekrem
(s.a.s.): “Ümmetim için kârın büyüklüğü, çok uyku, tembellik ve yakîn
azlığından korkarım” (Kenzü’l-Ummâl, III, 360) buyurarak bu hususta
mü’minleri uyarmaktadır. Çünkü böyle bir hayat iman etmeye mâni olduğu gibi,
başkalarının hakkına tecavüzün de nedenlerindendir. Âyetin sonunda bu
bireylerin zâlim olarak nitelenmesi bu bakımdan mânidardır. Çünkü onlar hem
başkalrına hem de kendilerine zulmektedirler.
Kâfirlerin
bu perişan, feci ve hazin durumlarına karşılık mü’minlerin halleri son derece
güzel ve aydınlıktır:
A’râf Suresi tefsiri için tıklayınız…
Kaynak: Ömer Çelik Tefsiri
A’râf Suresi 40. ayetinin meal karşı karşıya geldirması ve diğer ayetler için tıklayınız…
Kaynak: https://www.islamveihsan.com/