A’râf Suresi 4. Ayet Meali, Arapça Yazılışı, Anlamı ve Tefsiri
A’râf Suresi 4. Ayet Meali, Arapça Yazılışı, Anlamı ve Tefsiri
Bu paylaşımımızda siz kıymetli okurlarımız için Kuran Meali ve Tefsiri ile alakalı bilgiler sunmaya çalıştık. Kuran Meali ve Tefsiri başlıklı konumuzu dikkatli okumanızı öneririz. Yazımızın detayın Kuran Meali ve Tefsiri ile alakalı geniş bir şekilde bilgilere sahip olacaksınız.
A’râf Suresi 4. ayeti ne anlatıyor? A’râf Suresi 4. ayetinin meali, Arapçası, anlamı ve tefsiri…
A’râf Suresi 4. Ayetinin Arapçası:
وَكَمْ مِنْ قَرْيَةٍ اَهْلَكْنَاهَا فَجَٓاءَهَا بَأْسُنَا بَيَاتًا اَوْ هُمْ قَٓائِلُونَ
A’râf Suresi 4. Ayetinin Meali (Anlamı):
Biz nice memleketleri helâk ettik. Geceleyin uyurlarken yahut gündüz vakti dinlenirlerken azabımız ansızın başlarına çöküverdi.
A’râf Suresi 4. Ayetinin Tefsiri:
Allah
Teâlâ nüfusu hayli kalabalık şehirlerden اَلْقَرْيَةُ
(karye) “köy” diye söz etmektedir. İçinde iman eden tek kişi bulunmayan bir
şehirden böyle söz etmesi, ora halkını küçültmek ve horlamak içindir.
Allah
Teâlâ, peygamberlerin davetini reddeden önceki nice toplumları helak etmiştir.
Bunların bir kısmı, Lut kavminde olduğu gibi, geceleyin uyurken; bir kısmı da
Hz. Şuayb’ın kavminde olduğu gibi gündüz istirahat ederken ilâhî azaba
uğramışlardır. Azabın gelmesi için özellikle bu iki vakit belirlenmiştir. Çünkü
bu iki vakit dinlenme ve istirahat zamanı olup bu vakitlerde azap beklentisi
asgari düzeydedir. Ayrıca insanın ummadığı bir nimetle karşılaşması onu daha
çok sevindirdiği gibi, beklemediği bir belâ ile karşılaşması da ona daha fazla
zorluk ve sıkıntı verir. Dolayısıyla
onlar, beklemedikleri bir anda ansızın azapla karşılaşmışlar ve neye
uğradıklarına şaşırmışlardır. Bu halin tabii bir neticesi olarak yaptıklarına
pişman olup, Allah’ın takdirine teslimiyetten başka çare bulunmadığını
anlamışlar ve “Biz, gerçekten zâlimlermişiz” (A‘râf 7/5)diyerek eziyet ve haksızlıklarını
itiraf etmişlerdir. Kurtuluş için çırpınmalarına rağmen, artık iş işten
geçtiğini anlamışlardır.
Buradaki
“Biz, gerçekten zâlimlermişiz” (A‘râf 7/5) ifadesi, muhatapları iki hususta ikaz
vazifesi görmektedir. Birincisi; imtihan için verilen süre bittiğinde bir
kimsenin yaptığı hatayı itiraf edip pişmanlık duymasının bir faydası yoktur.
Eğer insanlar kendilerine ikram edilen mahdut ömrü gaflet içinde geçirir ve kendilerini
Hakk’a davet eden kimsenin ikaz ve tavsiyelerine karşı kulaklarını kapatırlarsa
fert ve toplum olarak tam bir akılsızlık göstermiş olurlar. Bu tutum ve
davranışlarının ne kadar korkunç olduğunu fakat Allah’ın azabı onları kuşattığı
zaman anlarlar. İkinci ikaz, helak edilmiş toplumların hazin akıbetlerini
duyanlar içindir. Onlara âdeta şöyle denilmektedir: “Hadlerini aşmış ve
kendilerine ayrılan sürenin sonuna gelmiş nice toplumların, Allah’ın bir
felâketi ile helâk oluşlarının misallerini bizzat gördünüz ve duydunuz. Yine
siz, onların başına böyle bir felâket geldikten sonra, ondan kurtulmak için
hiçbir çıkar yolun kalmadığını da anladınız. Bu, devamlı tekrarlanan tarihî bir
hakîkat olduğu halde, niçin aynı hatayı tekrar tekrar işleyip de, tevbe etmek
için, hiçbir nedametin fayda sağlamayacağı ve yalnızca çaresizlik, keder ve
pişmanlık getireceği talihsiz bir son anı bekler durursunuz.” Üstelik
sözü edilen bu felaketler, onların yalnızca dünya çapındaki azaplarıdır. Bunun
arkasından bir gün gelecek ve yaptıklarının hesabı bir bir görülecektir:
A’râf Suresi tefsiri için tıklayınız…
Kaynak: Ömer Çelik Tefsiri
A’râf Suresi 4. ayetinin meal karşı karşıya geldirması ve diğer ayetler için tıklayınız…
Kaynak: https://www.islamveihsan.com/