Âl-i İmrân Suresi 83. Ayet Meali, Arapça Yazılışı, Anlamı ve Tefsiri
Âl-i İmrân Suresi 83. Ayet Meali, Arapça Yazılışı, Anlamı ve Tefsiri
Bu paylaşımımızda siz kıymetli okurlarımız için Kuran Meali ve Tefsiri ile alakalı bilgiler sunmaya çalıştık. Kuran Meali ve Tefsiri başlıklı konumuzu dikkatli okumanızı öneririz. Yazımızın detayın Kuran Meali ve Tefsiri ile alakalı geniş bir şekilde bilgilere sahip olacaksınız.
Âl-i İmrân Suresi 83. ayeti ne anlatıyor? Âl-i İmrân Suresi 83. ayetinin meali, Arapçası, anlamı ve tefsiri…
Âl-i İmrân Suresi 83. Ayetinin Arapçası:
اَفَغَيْرَ د۪ينِ اللّٰهِ يَبْغُونَ وَلَهُٓ اَسْلَمَ مَنْ فِي السَّمٰوَاتِ وَالْاَرْضِ طَوْعًا وَكَرْهًا وَاِلَيْهِ يُرْجَعُونَ
Âl-i İmrân Suresi 83. Ayetinin Meali (Anlamı):
Yoksa onlar Allah’ın dininden başka bir din mi arıyorlar? Halbuki göklerde ve yerde bulunan herkes isteyerek yahut istemeyerek Allah’a boyun eğip teslim olmuş durumdadır ve hepsi O’na döndürülüp götürülmektedir.
Âl-i İmrân Suresi 83. Ayetinin Tefsiri:
Allah’ın
dininden başka bir din aramak boşunadır. Zira Hak katında makbul tek din odur.
O da İslâm’dır; Allah’a kayıtsız şartsız teslim olmaktır. Gerçekten de göklerde
ve yerde olan herkes, gerek isteyerek gerekse istemeyerek Allah’a teslim
olmuştur. Dönüş de yine O’nadır. Herkes buna mecburdur. Çünkü varlığı kendinden
olan ve var olmak için bir başka şeye muhtaç olmayan tek zat Allah Teâlâ’dır.
Yani O, “vâcibü’l-vücuttur.” O’nun dışındakilerin varlıkları ise Allah’a
bağlıdır. Allah yaratmadan hiçbir varlığın kendiliğinden var olması olabilecek
olmadığı gibi, Allah yok etmeden de yine hiçbir varlığın kendiliğinden yok
olması imkânsızdır. İşte bu açıdan bütün varlıklar Allah’ın iradesine teslim
olmuş ve kudretine boyun eğmişlerdir. Bu da teslimiyetin zirvesidir.
Bir
başka açıdan âyet-i kerîme şöyle izah edilebilir:
Allah
Teâlâ’nın iki tür kanunu mevcuttur: tekvinî ve teşriî. Tekvinî kanunları, O’nun
insan vücudu ve yaşamı dâhil kâinatın yaratılışı ve işleyişi için koymuş
bulunduğu kanunlardır ki bunlar fizik, kimya, astronomi, biyoloji, zooloji,
botanik, sosyoloji, psikoloji gibi bilimlerin konusunu teşkil eder. Teşriî
kanunlar ise Allah’ın “din” adı altında koymuş bulunduğu kanunlardır. Bu
kanunlardan tekvinî olanlarına bütün varlıklar kayıtsız şartsız itaat eder. Şu
kadar ki, bunlar içinde insan yaşamıyla alakalı olarak insaının iradesine
bırakılmış bazı hayat kanunları da mevcuttur: sabrın selâmet, çalışmanın servet,
tedavinin sıhhat getirmesi gibi. Lakin bu kanunları da neden ve sonuçlarıyla
tespit eden yine Allah’tır. Bunun gibi teşriî kanunlara uyup uymamanın neden ve
neticelerini yaratan da Allah’tır. Dolayısıyla bütün kâinatta Allah’ın hükmü
geçmektedir ve hiçbir varlık, bu hükmün hâricinde değildir. (Ünal, s. 157)
O
halde akılla donatılmış insandan da kâinattaki bu hârikulâde işleyişten, bu
eşsiz teslimiyet ve âhenkten ibret alarak Allah’ın emir ve yasaklarına böyle
bir teslimiyet göstermesi beklenir. Bu teslimiyetin itikat boyutu gelen âyette
şöyle beyân buyrulur:
Âl-i İmrân Suresi tefsiri için tıklayınız…
Kaynak: Ömer Çelik Tefsiri
Âl-i İmrân Suresi 83. ayetinin meal karşı karşıya geldirması ve diğer ayetler için tıklayınız…
Kaynak: https://www.islamveihsan.com/