Kuran-ı Kerim

Âl-i İmrân Suresi 29. Ayet Meali, Arapça Yazılışı, Anlamı ve Tefsiri

Âl-i İmrân Suresi 29. Ayet Meali, Arapça Yazılışı, Anlamı ve Tefsiri

Bu paylaşımımızda siz kıymetli okurlarımız için Kuran Meali ve Tefsiri ile alakalı bilgiler sunmaya çalıştık. Kuran Meali ve Tefsiri başlıklı konumuzu dikkatli okumanızı öneririz. Yazımızın detayın Kuran Meali ve Tefsiri ile alakalı geniş bir şekilde bilgilere sahip olacaksınız.

Âl-i İmrân Suresi 29. ayeti ne anlatıyor? Âl-i İmrân Suresi 29. ayetinin meali, Arapçası, anlamı ve tefsiri…

Âl-i İmrân Suresi 29. Ayetinin Arapçası:

قُلْ اِنْ تُخْفُوا مَا ف۪ي صُدُورِكُمْ اَوْ تُبْدُوهُ يَعْلَمْهُ اللّٰهُۜ وَيَعْلَمُ مَا فِي السَّمٰوَاتِ وَمَا فِي الْاَرْضِۜ وَاللّٰهُ عَلٰى كُلِّ شَيْءٍ قَد۪يرٌ

Âl-i İmrân Suresi 29. Ayetinin Meali (Anlamı):

De ki: “İçinizdekini gizleseniz de açığa vursanız da Allah onu bilir. O, göklerde ve yerde olan her şeyi bilir. Allah’ın her şeye gücü yeter.

Âl-i İmrân Suresi 29. Ayetinin Tefsiri:

Göklerde
ve yerde olanları bilen Allah, tabi ki kullarının kalplerinden geçenleri de
bilir. Dolayısıyla, ister gizli tutun ister açığa vurun, kalplerinizde
kâfirlere karşı oluşan dostluk meylini Allah mutlaka bilmektedir. Ayrıca o
kâfirlerle dostluk kurmanızı yasaklamasına rağmen, yine de siz bundan
vazgeçmezseniz, Cenâb-ı Hakk’ın sizi cezalandırmaveya gücü yeter. Hâsılı
Allah’ın muttali olmadığı ve cezalandırmaya gücünün yetmediği hiçbir kötülük ve
isyan bulunmadığına göre O’nun emrine aykırı davranmaktan sakınmak gerekir.
Çünkü yapılan bütün ameller en sağlam usullerle kayda geçirilip, kıyamet günü
kulun karşısına çıkarılacaktır. Hayır yahut şer her ne yaptıysa orada onları
hazır halde bulacaktır. Günahlarından uzaklaşmayı ve onlarla kendi içinde çok
uzun mesafeler konmasını isteyecektir. Lakin bu talebin ona bir faydası
olmayacaktır. Nitekim şu âyet-i kerîme bu hususa daha da açıklık getirmektedir:

 “Herkesin amel defteri önüne konulacak; sen
günahkârların o defterde yazılı olanlardan dolayı ödleri patlayacak biçimde
korktuklarını göreceksin. Hayretler içinde: «Yazıklar olsun bize! Bu nasıl
defter ki, ufak büyük demeden, hiçbir şeyi dışarıda bırakmadan ne yapmış, ne
söylemişsek hepsini saymış dökmüş!» diyecekler. Böylelikle yaptıkları her şeyi
amel defterlerinde bulacaklar. Rabbin hiç kimseye zulmetmez.”
(Kehf 18/49)

Yüce
Rabbimiz, gönderdiği ilâhî tâlimatlarla bizleri kendi azabından ve gazabına
uğramaktan sakındırmaktadır. Çünkü O, kullarına karşı sonsuz şefkat ve merhamet
sahibidir. Lakin O’nun şefkat, merhamet ve muhabbetine erişmek için de insanlığa
Üsve-i Hasene[1]
olarak lütfettiği Resûl-i Ekremi’ne ittiba şarttır:

[1]Üsve-i Hasene:
Kendisine uyulması gereken ve son derece yararlı olan en güzel örnek.
Resûlullah (s.a.s.)’in vasfı. Ahzâb sûresi 21. âyette Efendimiz (a.s.) böyle
vasfedilmektedir.

Ayrıca Bakınız.  Enfâl Suresi 28. Ayet Meali, Arapça Yazılışı, Anlamı ve Tefsiri

Âl-i İmrân Suresi tefsiri için tıklayınız…

Kaynak: Ömer Çelik Tefsiri

Âl-i İmrân Suresi 29. ayetinin meal karşı karşıya geldirması ve diğer ayetler için tıklayınız…

Kaynak: https://www.islamveihsan.com/

İlgili Makaleler

Bir yanıt yazın