Âl-i İmrân Suresi 100. Ayet Meali, Arapça Yazılışı, Anlamı ve Tefsiri

Âl-i İmrân Suresi 100. Ayet Meali, Arapça Yazılışı, Anlamı ve Tefsiri
Bu paylaşımımızda siz kıymetli okurlarımız için Kuran Meali ve Tefsiri ile alakalı bilgiler sunmaya çalıştık. Kuran Meali ve Tefsiri başlıklı konumuzu dikkatli okumanızı öneririz. Yazımızın detayın Kuran Meali ve Tefsiri ile alakalı geniş bir şekilde bilgilere sahip olacaksınız.
Âl-i İmrân Suresi 100. ayeti ne anlatıyor? Âl-i İmrân Suresi 100. ayetinin meali, Arapçası, anlamı ve tefsiri…
Âl-i İmrân Suresi 100. Ayetinin Arapçası:
يَٓا اَيُّهَا الَّذ۪ينَ اٰمَنُٓوا اِنْ تُط۪يعُوا فَر۪يقًا مِنَ الَّذ۪ينَ اُو۫تُوا الْكِتَابَ يَرُدُّوكُمْ بَعْدَ ا۪يمَانِكُمْ كَافِر۪ينَ
Âl-i İmrân Suresi 100. Ayetinin Meali (Anlamı):
Ey iman edenler! Ehl-i kitaptan bir gruba uyacak olursanız, onlar sizi, imanınızdan vazgeçirip yeniden küfre döndürürler.
Âl-i İmrân Suresi 100. Ayetinin Tefsiri:
Bu
âyetlerin iniş sebebiyle alakalı şöyle bir olay anlatılır: Medine’de bulunan
Evs ve Hazrec kabileleri, İslâm gelmeden önce birbiriyle savaş halinde idiler.
Buâs adı verilen bu savaşlarda her iki taraftan çok sayıda insan ölmüş, son
olarak da Evs kabilesi Hazrec kabilesine üstün gelmişti. müslüman olduktan
sonra ise İslâm’ın bereketiyle eski düşmanlıklarından vazgeçmişler ve kardeş
olmuşlardı. Birlik ve birliktelik içinde düşmanlarına karşı tek yumruk haline
gelmişlerdi. Bir gün yahudi ileri gelenlerinden Şâs b. Kays, Evs ve Hazrec’e
mensup bir grubun ülfet ve muhabbetle sohbet ettiklerini gördü. Bu manzara
karşısında içi kin ve öfkeyle doldu. Derhal yanında bulunan genç bir yahudiye,
onların yanlarına varıp, Buâs gününü, önceden vuku bulmuş savaş ve ayrılık
günlerini hatırlatmasını dile getirdi. Genç, kendine verilen vazifeyi başarıyla
yerine getirdi. Karşılıklı okunan şiirler ve yapılan konuşmalar neticesinde
anılar canlandı, tartışmalar ilerledi. Karşılıklı sövüşmeler ve kavga
başladı. Nihayetinde Evsliler ve Hazrecliler toplanıp Medine dışında taşlık bir
yere çıkarak karşılıklı savaş vaziyeti aldılar. Durumu öğrenen Allah Resûlü (s.a.s.)
hemen oraya gelerek: “Ey müslümanlar! Allah aşkına sakin olun. Bu ne
câhiliyet davası! Ben aranızdayken, Allah sizi İslâm’a ulaştırmış, size İslâm’la
ikramda bulunmuşken, sizi câhiliye kötülüklerinden uzaklaştırıp küfürden
kurtarmış ve aranıza bir ülfet vermişken halâ câhiliyet davası güdüp eskiden
olduğu gibi yeniden küfre mi döneceksiniz?” buyurdu. Böylelikle ortalık sakinleşerek
yahudilerin tutuşturduğu fitne ateşi söndü. Bunun üzerine bu âyetler nâzil
oldu. (bk. Taberî, IV, 32-33; Fahreddin er-Râzî, Mefâtîhu’l-gayb, VIII,
139)
Dolayısıyla
burada mü’minler, kendilerine hidâyet rehberi olarak lütfedilen Kur’ân-ı Kerîm’in
ve yine önlerinde en büyük örnek şahsiyet olan Peygamberimiz (s.a.s.)’in
kıymetini bilerek, Ehl-i kitabın tuzaklarına düşmemeleri ve doğru yola
ulaşabilmek için Allah’ın dinine sımsıkı sarılmaları hususunda oldukça önemli
biçimde ikaz edilmektedirler:
Âl-i İmrân Suresi tefsiri için tıklayınız…
Kaynak: Ömer Çelik Tefsiri
Âl-i İmrân Suresi 100. ayetinin meal karşı karşıya geldirması ve diğer ayetler için tıklayınız…
Kaynak: https://www.islamveihsan.com/