Yusuf Suresi 109. Ayet Meali, Arapça Yazılışı, Anlamı ve Tefsiri

Yusuf Suresi 109. Ayet Meali, Arapça Yazılışı, Anlamı ve Tefsiri
Bu paylaşımımızda siz kıymetli okurlarımız için Kuran Meali ve Tefsiri ile alakalı bilgiler sunmaya çalıştık. Kuran Meali ve Tefsiri başlıklı konumuzu dikkatli okumanızı öneririz. Yazımızın detayın Kuran Meali ve Tefsiri ile alakalı geniş bir şekilde bilgilere sahip olacaksınız.
Yusuf Suresi 109. ayeti ne anlatıyor? Yusuf Suresi 109. ayetinin meali, Arapçası, anlamı ve tefsiri…
Yusuf Suresi 109. Ayetinin Arapçası:
وَمَٓا اَرْسَلْنَا مِنْ قَبْلِكَ اِلَّا رِجَالًا نُوح۪ٓي اِلَيْهِمْ مِنْ اَهْلِ الْقُرٰىۜ اَفَلَمْ يَس۪يرُوا فِي الْاَرْضِ فَيَنْظُرُوا كَيْفَ كَانَ عَاقِبَةُ الَّذ۪ينَ مِنْ قَبْلِهِمْۜ وَلَدَارُ الْاٰخِرَةِ خَيْرٌ لِلَّذ۪ينَ اتَّقَوْاۜ اَفَلَا تَعْقِلُونَ
Yusuf Suresi 109. Ayetinin Meali (Anlamı):
Senden önce yolladığımız peygamberler de, başka değil, fakat senin gibi şehirlerin halkı içinden kendilerine vahyettiğimiz bir kısım erkeklerdi. İnsanlar yeryüzünde gezip de, kendilerinden öncekilerin sonu nasıl olmuş bakıp ibret almazlar mı? İyi bilin ki âhiret yurdu, Allah’a karşı gelmekten sakınan ve gönlü O’nun korkusu ve saygısıla dopdolu olanlar için kuşkusuz daha hayırlıdır. Hâlâ aklınızı kullanmayacak mısınız?
Yusuf Suresi 109. Ayetinin Tefsiri:
Ehl-i
Sünnet’in anlayışına göre bütün peygamberler erkeklerden ve şehirlerde oturan
medenî insanlar içinden gönderilmiştir. Çünkü kadınlar, fizikî ve ruhî
yapıları itibariyle peygamberlik yükünü kaldırabilecek kuvvet ve iktidara sahip
değillerdir. Bedevîler ise peygamberliğin ifası için gerekli olan hikmet,
nezâhet ve incelikten mahrumdurlar. Medenî bireylerin ahlâkî olgunluklarında
bedevîlere göre daha fazla gelişmişlik ve çekicilik mevcuttur. Onlarda bilgi,
görgü, yumuşak başlılık, uysallık ve ünsiyet öndedir. Bedevîlerde ise
bilgisizlik, görgüsüzlük, kabalık, sertlik, acımasızlık ve karamsarlık önde
gelir. (bk. Tevbe 9/97) Buna göre bedevilik, bir peygamberde bulunması hikmet
gereği olan incelik ve çekiciliğe, olgunluk ve güzelliğe uygun değildir. Bu
nedenle, ilâhî sünnetin bir gereği olarak peygamberler, hep şehir ve kasaba
ahâlisinden, yani medenî kesimin erkekleri içinden gelmiştir. Son Peygamber
Hz. Muhammed (s.a.s.) de, “şehirlerin anası” mânasına gelen “Ümmü’l-kurâ”
adındaki Mekke şehrinde doğmuş ve orada kendisine peygamberlik verilmiştir.
Dolayısıyla ona inanmamak için, kasdî inkâr ve inattan başka hiçbir haklı
gerekçe kalmamaktadır.
O
halde:
Yusuf Suresi tefsiri için tıklayınız…
Kaynak: Ömer Çelik Tefsiri
Yusuf Suresi 109. ayetinin meal karşı karşıya geldirması ve diğer ayetler için tıklayınız…
Kaynak: https://www.islamveihsan.com/