Yunus Suresi 2. Ayet Meali, Arapça Yazılışı, Anlamı ve Tefsiri
Yunus Suresi 2. Ayet Meali, Arapça Yazılışı, Anlamı ve Tefsiri
Bu paylaşımımızda siz kıymetli okurlarımız için Kuran Meali ve Tefsiri ile alakalı bilgiler sunmaya çalıştık. Kuran Meali ve Tefsiri başlıklı konumuzu dikkatli okumanızı öneririz. Yazımızın detayın Kuran Meali ve Tefsiri ile alakalı geniş bir şekilde bilgilere sahip olacaksınız.
Yunus Suresi 2. ayeti ne anlatıyor? Yunus Suresi 2. ayetinin meali, Arapçası, anlamı ve tefsiri…
Yunus Suresi 2. Ayetinin Arapçası:
اَكَانَ لِلنَّاسِ عَجَبًا اَنْ اَوْحَيْنَٓا اِلٰى رَجُلٍ مِنْهُمْ اَنْ اَنْذِرِ النَّاسَ وَبَشِّرِ الَّذ۪ينَ اٰمَنُٓوا اَنَّ لَهُمْ قَدَمَ صِدْقٍ عِنْدَ رَبِّهِمْۜ قَالَ الْكَافِرُونَ اِنَّ هٰذَا لَسَاحِرٌ مُب۪ينٌ
Yunus Suresi 2. Ayetinin Meali (Anlamı):
Kendi içlerinden birisine: “İnsanları azap ile uyar; iman edenlere de, dürüstlükleri ve iyi işler yapmaları sebebiyle kendileri için Rableri katında ötekilerini geçen emin bir makam olduğunu müjdele” diye vahyetmemiz onların çok enteresanına mı gitti ki, kâfirler kalkıp: “Besbelli ki bu adam sihirbazın teki!” diyorlar?
Yunus Suresi 2. Ayetinin Tefsiri:
Allah
Tealâ, Hz. Muhammed (s.a.s.)’i peygamber olarak gönderdiği zaman kâfirler onu
inkâr ettiler ve: “Allah, Muhammed gibi insanlar içinden bir elçiyi
göndermekten uzak ve yücedir” ve “Allah, peygamber olarak göndermek üzere Ebu
Talib’in yetiminden başkasını bulamadı mı?” dediler ve işte bunun üzerine bu
âyet-i kerîme nâzil oldu. (Taberî, Câmi‘u’l-beyân, XI, 107; Vâhidî, Esbâbu’n-nüzûl,
s. 270)
İman
edenlere müjdelenen قَدَمُ صِدْقٍ (kademu sıdk) şudur:
Dünya yaşamında Allah Teâlâ’ya sadâkat, doğruluk, ihlas ve içtenyetle kulluk
eden mü’minler, amellerinin keyfiyetine göre Rableri katında yüksek bir
dereceye nâil olacaklardır. Dünyada hayırda yarışanlar, öne geçenler ve hayırda
çığır açanlar âhirette de mükâfat yönünden öne geçeceklerdir. Bu ifadede,
müttakîleri Allah’a götürmede en güvenilir ve en doğru rehber olan Resûlullah
(s.a.s.)’in şefaat-i uzmâsına da bir işaret mevcuttur.
Takvâ
sahibi talihli kulların cennette varacağı yüksek makamı beyân sadedinde bir
diğer âyet-i kerîmede şöyle buyrulur:
“Allah’a
gönülden saygı besleyen, O’na karşı gelmekten sakınıp emirlerine titizlikle
uyanlar cennet bahçelerinde ve ırmak kenarlarındadırlar. Gücü her şeye yeten ve
hükmü her şeye geçen Hükümdar’ın huzurunda, hoşnut olacakları çok şerefli bir
hak ve dürüstlük meclisindedirler.” (Kamer 54/54-55)
Kâfirler,
Kur’an’ın insan üstü bir kaynaktan geldiğini itiraf ediyor, fakat Allah’tan
geldiğini de inkâr ediyorlardı. Kibir ve inatçılıkları onları imandan
alıkoyuyordu. Zira Allah’ın gönderdiği peygamber ve ona indirdiği kitapla insan
yaşamına müdâhale ve onu istediği gibi düzenleme ytesirini kabullenmek ve bu
imana göre yaşamı yeni baştan tanzim etmek hiç işlerine gelmiyordu. Halbuki
Allah, yarattığı varlıkları kendi haline bırakmamıştır. Onlarla irtibatı ve
onlara müdahalesi her an çok etkili bir biçimde devam etmektedir:
Yunus Suresi tefsiri için tıklayınız…
Kaynak: Ömer Çelik Tefsiri
Yunus Suresi 2. ayetinin meal karşı karşıya geldirması ve diğer ayetler için tıklayınız…
Kaynak: https://www.islamveihsan.com/