En’âm Suresi 75. Ayet Meali, Arapça Yazılışı, Anlamı ve Tefsiri

En’âm Suresi 75. Ayet Meali, Arapça Yazılışı, Anlamı ve Tefsiri
Bu paylaşımımızda siz kıymetli okurlarımız için Kuran Meali ve Tefsiri ile alakalı bilgiler sunmaya çalıştık. Kuran Meali ve Tefsiri başlıklı konumuzu dikkatli okumanızı öneririz. Yazımızın detayın Kuran Meali ve Tefsiri ile alakalı geniş bir şekilde bilgilere sahip olacaksınız.
En’âm Suresi 75. ayeti ne anlatıyor? En’âm Suresi 75. ayetinin meali, Arapçası, anlamı ve tefsiri…
En’âm Suresi 75. Ayetinin Arapçası:
وَكَذٰلِكَ نُر۪ٓي اِبْرٰه۪يمَ مَلَكُوتَ السَّمٰوَاتِ وَالْاَرْضِ وَلِيَكُونَ مِنَ الْمُوقِن۪ينَ
En’âm Suresi 75. Ayetinin Meali (Anlamı):
Biz İbrâhim’e delille akıl yürütmesi, kesin bir ilme ve imana sahip olması için göklerin ve yerin muhteşem saltanatını öylece gösteriyorduk.
En’âm Suresi 75. Ayetinin Tefsiri:
اَلْمَلَكُوتُ (melekût) kelimesi “mülk, tam anlamıyla malik
olmak, sahip olmak, Allah’ın göklerde ve yerde olan rubûbiyet ve ulûhiyet
tecellileri, hükümranlık ve yönetimi” gibi mânalara gelmektedir. Allah Teâlâ İbrâhim
(a.s.)’ın gözüne, kesin bir bilgi ve imana ulaşabilmesi için yıldızları, ay ve
güneşiyle gökleri ve yeri gösterdikten başka, tümüyle bütün kâinatın sonsuz
kudret sahibi Cenâb-ı Hakk’ın hükümdarlık ve saltanatına tabi olduğunu,
bunlarda cereyan eden rubûbiyet sırlarını ve ulûhiyet tecellilerini onun basîretine
göstermiş, kalbine bildirmiştir. Böylelikle Hz. İbrâhim, gökleri, yerleri ve
bunlarda bulunan bütün varlıklarla birlikte kâinatı yaratan, eşsiz bir nizam
içinde hepsini idare eden, yöneten rabbânî kudretin, hepsinin sahibi ve hâkimi
bulunan ve benzeri olmayan bir tek kudretten ibaret olduğunu kesinlikle
görmüş, bilmiş ve buna yakini olarak iman etmiştir. Kendisinin o sonsuz kudrete
yıldızlardan daha uzak olmadığını, yıldızların gökte birer mevkileri varsa
yeryüzünde yaşayan kendisinin hepsinin üzerinde bir şerefi olduğunu idrak
etmiştir. Dolayısıyla böyle bir şerefi taşıyan akıl ve irade sahibi insanın, o
hakiki mâliki bırakarak herhangi bir mahluka kul ve köle olup alçalması pek
büyük bir sapıklık, pek tehlikeli bir küfür ve büyük bir nankörlüktür.
Âyetteki
“melekût”la alakalı işâri izah şöyledir: Bu âlemdeki her şeyin bir zahiri
mevcuttur. Bazan o cismânî varlık diye ifade edilir. Uzunluk, genişlik ve
derinlikten ibâret olup üç boyutludur. Bir yer tutar, bölünmeyi ve parçalanmayı
kabul eder. Beş duyuyla hissedilmeye yakın olması sebebiyle bazan ona “dünya”
denir. Şekil değiştirmeyi kabul etmesi ve beş duyuyla idrak edilmesi sebebiyle bazan
“sûret” denir. Duyularla müşâhede edilmesinden dolayı bazan “şehâdet” denir. Bazan
de, mülk edinilmesi ve onda duyularla tasarrufta bulunulması sebebiyle, “mülk”
denir. Bu âlemdeki her şeyin bir de
bâtını mevcuttur. Buna da bazan üç boyutlu olmadığı, bir yer tutmadığı ve beş duyuyla
hissedilmediği ve parçalara ayrılamadığı için “ruhânî”, bazan sonradan
hissedilecek olması sebebiyle “âhiret”, bazan şekilsiz ve duyularla
anlaşılmaktan uzak oluşu sebebiyle “mâna” denir. Bazan de duyularla
hissedilemez olduğu için “gayb” denir. Bazan de mülk ve sûret âlemine sahip
olduğu için “melekût” denir. Çünkü mülk melekût ile, melekût ise Hakk’ın
kudretiyle ayakta durur. Nitekim Allah Teâlâ şöyle buyurmuştur: “Her türlü
kusurdan ve ortaktan uzaktır o Allah ki, her şeyin mutlak hâkimiyeti ve
tasarrufu O’nun elindedir. Siz de sonunda O’na döndürüleceksiniz!” (Yâsîn
36/83) Yani, melekût yolundan O’na döndürülürsünüz. Melekût âlemi, Allah’tan
başka hiçbir şey yokken, “ol” emriyle Allah Teâlâ’nın ilk yarattıklarındandır.
Nitekim şu âyet buna delalet eder: “Onlar, göklerin ve yerin nasıl muhteşem
bir hükümranlık altında idare edildiğini görmüyorlar mı?” (A‘râf 7/185) Âyette melekût âleminin bir şeyden
yaratılmadığına dikkat çekilmiştir. Onun dışındakiler ise bir şeyden
yaratılmıştır. Allah Teâlâ, emir ile yarattığına “emir”, bir şeyden yarattığına
“halk” adını vermiş ve şöyle buyurmuştur: “Bilin ki, yaratma da, emir ve
idâre yetkisi de yalnız O’na aittir.”
(A‘râf 7/54)
İşte Allah Teâlâ, İbrâhim (a.s.)’a, izah edilmeye
çalışıldığı gibi eşyanın melekûtunu ve onlardaki Allah’ın birliğine işaret eden
alâmetleri göstermiştir. O da Allah’ın lütfuyla bu büyük hakikati tam anlamıyla
idrak etmiş ve son derece şuurlu bir yaklaşımla putperest kavmini mantikî
yollarla ikna için mücadeleye başlamıştır:
En’âm Suresi tefsiri için tıklayınız…
Kaynak: Ömer Çelik Tefsiri
En’âm Suresi 75. ayetinin meal karşı karşıya geldirması ve diğer ayetler için tıklayınız…
Kaynak: https://www.islamveihsan.com/