A’râf Suresi 133. Ayet Meali, Arapça Yazılışı, Anlamı ve Tefsiri
A’râf Suresi 133. Ayet Meali, Arapça Yazılışı, Anlamı ve Tefsiri
Bu paylaşımımızda siz kıymetli okurlarımız için Kuran Meali ve Tefsiri ile alakalı bilgiler sunmaya çalıştık. Kuran Meali ve Tefsiri başlıklı konumuzu dikkatli okumanızı öneririz. Yazımızın detayın Kuran Meali ve Tefsiri ile alakalı geniş bir şekilde bilgilere sahip olacaksınız.
A’râf Suresi 133. ayeti ne anlatıyor? A’râf Suresi 133. ayetinin meali, Arapçası, anlamı ve tefsiri…
A’râf Suresi 133. Ayetinin Arapçası:
فَاَرْسَلْنَا عَلَيْهِمُ الطُّوفَانَ وَالْجَرَادَ وَالْقُمَّلَ وَالضَّفَادِعَ وَالدَّمَ اٰيَاتٍ مُفَصَّلَاتٍ فَاسْتَكْبَرُوا وَكَانُوا قَوْمًا مُجْرِم۪ينَ
A’râf Suresi 133. Ayetinin Meali (Anlamı):
Bunun üzerine biz de, ayrı ayrı mûcizeler olarak onların üzerine tufan, çekirge, haşerât, kurbağa ve kan felâketlerini gönderdik. Yine de iman etmeyi kibirlerine yediremediler ve dâimâ günah işlemekle meşgul inkârcı bir toplum olarak kaldılar.
A’râf Suresi 133. Ayetinin Tefsiri:
Kıtlık
ve açlık Firavun hânedânının başına gelen ilk musibetti. Lakin bundan lazım
gelen ibreti alamadılar. İsyan ve taşkınlıklarına devam ettiler. Allah’a ve
peygamberine meydan okuyacak kadar ileri gittiler. Hz. Mûsâ’yı sihirbazlıkla
itham edip, gözlerini boyamak için ne tür bir mûcize, bir işaret getirirse
getirsin, ona asla inanmayacaklarını dile getirdiler. Bu nedenle 133. âyette beyân
edilen musibetler, Allah’ın birer kudret nişânesi, varlığının apaçık delilleri
olarak onların üzerine peş peşe gelmeye başladı:
اَلطُّوفَانُ (tufan): Bir hafta aralıksız devam eden
şiddetli bir yağmur yağdı, Nil nehri taştı ve büyük bir sel tufanı meydana
geldi. Bu tufan Mısır halkının evlerini basıp hepsini tahrip etti. Lakin İsrâiloğullarına
bir zararı olmadı.
اَلْجَرَادُ (cerâd): Çekirgeler demektir. Bunlar,
bütün yeşil ürünleri yiyip bitirir, araziyi kısa bir sürede çırılçıplak hale
getirirler. Anlaşılan o ki, bu çekirgeler, tufandan sonra biten kuvvetli ve gür
ekinleri yiyip bitirmişlerdir.
اَلْقُمَّلُ (kummel):
Bit, pire ve güve gibi çeşitli cinsteki ufak böceklerdir. Bunlar Firavun
kavminin hem bedenlerine hem ürünlerine Musallat olmuşlar, onları son derece
sıkıntıya sokmuşlardır.
اَلضَّفَادِعُ (dafâdi‘): Kurbağalar demektir. Her tarafı
kurbağalar doldurmuş, âdetâ başlarına kurbağa yağmıştır.
اَلدَّمُ (dem): Kan demektir. İçecekleri bütün
sular ve Nil nehri kan olarak akmaya başlamıştır.
Onlar,
çeşitli isyan ve günaha teşebbüs ettikçe, Allah da onlara çeşitli cezalar
vermiştir. Bir türlü günahlardan kurtulup temizlenmeye yönelememişlerdir.
Esasında onlar, kalp cihetiyle, hakikatin delillerini görmekten uzaklaştırılmak
suretiyle cezalandırılmışlardır. Bu ise, zahirlerine dokunan birden fazla felâketten
daha büyük bir belâdır.
Gelen
bu musibetler karşısında inkarcı halkın sergilediği tavır pek gülünçtür:
A’râf Suresi tefsiri için tıklayınız…
Kaynak: Ömer Çelik Tefsiri
A’râf Suresi 133. ayetinin meal karşı karşıya geldirması ve diğer ayetler için tıklayınız…
Kaynak: https://www.islamveihsan.com/